19. Hukuk Dairesi 2019/2565 E. , 2019/5041 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali ile birleşen alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden asıl davanın reddine birleşen davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi,gereği görüşülüp düşünüldü.
- KARAR -
Asıl davada davacı vekili, davacı ile davalı arasında, davalı site yönetimine 650.000 kg kömür teslimi konusunda sözleşme akdedildiğini, davalıya 602.900 kg kömür teslim ettiğini, davalının zamanında ödeme yapmadığını ve en son teslimat tarihi itibariyle yapılan ödemelerden sonra 133.944,44 TL borçlu olduklarını, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine haksız itiraz edildiğini, dava tarihi itbariyle borcun 18.071,10 TL"ye düştüğünü belirterek, itirazın iptali ile davalı aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı vekili, davacı ile aralarındaki asıl ve ek sözleşme gereği kömürün zamanında ve istenilen miktarda teslim edilmediğini, davacıya bu konuda ihtarname çekildiğini zamanında teslim edilmeyen ve eksik teslim edilen kömür nedeniyle maddi zarara uğranıldığını, takip tarihi itibariyle muaccel bir borcun olmadığını ve uğranılan zararın alacak tespit edilirse mahsup edilmesi gerektiğini savunarak, davanın reddi ile davacı aleyhine kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Birleşen davada davacı vekili, davalı ile aralarında yapılan kömür alım sözleşmesi uyarınca yüklenilen edimin davalı tarafından yerine getirilmediğini, bu nedenle sözleşmenin davacı site yönetimince haklı olarak feshedildiğini, davacı site yönetiminin dava dışı bir şirketten kömür alımı yaptığını ve bu nedenle de yüksek bedel, nakliye, istif ve analiz gibi giderler nedeniyle zararlarının oluştuğunu, davalıdan alacakları bulunduğunu belirterek, 18.500 TL alacağın ihtarname tarihinden itibaren davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili, davacının sözleşme gereği ödemeleri süresinde yapmadığını, bu nedenle kömür teslimatının yapılmadığını, dava dışı bir şirketten kömür alımı nedeniyle doğan zarardan davalının sorumlu olamayacağını, davacının talep ettiği kömür istif, nakliye ve analiz rapor bedellerinin davalı tarafından teslim edilen kömürle ilgisinin olmadığını, analiz yapılırken davacı tarafından haber verilmediğini ve analizin hangi kömürden alındığının bilinmediğinden istenilen cezai şartın haksız olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, asıl dava bakımından, davalı site yönetiminin sözleşme gereğince taksitle ödeme seçeneğini kabul ettiği, mevcut ödemelerin de bu taksitli ödeme seçeneği kapsamında yapıldığı, icra takip tarihi itibariyle muaacel olan bir borç bulunmadığı, muaccel hale gelmemiş taksitlerden dolayı davacı tarafın takip yapma hakkının bulunmadığı gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleşen dava bakımından davalı şirketin sözleşme gereği teslim etmesi gereken istenilen ölçülerdeki kömürü zamanında teslim etmeyip eksik teslim etmesi nedeniyle davacının sözleşmeyi fesihte haklı olduğu ve sözleşme gereği cezai şartı talep hakkı bulunduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1)Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asıl davaya yönelik taraf vekillerinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddine,
2)Birleşen davaya ilişkin davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, davalı vekilinin ise aşağıdaki bend kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
Davacı, davalı satıcının borcunu haksız olarak süresinde ifa etmemesi nedeniyle uğradığı zararı talep etmiştir. TBK"nın 213/1. maddesi uyarınca borcu ifa etmeyen satıcı, alıcının bu yüzden uğradığı zararı gidermekle yükümlüdür. Aynı maddenin 2. fıkrasına göre de satıcı borcunu ifa etmez ise, alıcı satış bedeli ile kendisine devredilmeyen satılanın yerine bir başkasını satın almak için dürüstlük kurallarına uygun olarak ödediği bedel arasındaki farka göre hesaplanacak zararın giderilmesini isteyebilir. 3. fıkra uyarınca da zararın nasıl hesaplanacağı belirtilmiş olup, satılan borsada kayıtlı veya piyasa fiyatı bulunan mallardan ise alıcı onun yerine bir başkasını satın almak zorunda olmaksızın satış bedeli ile belirlenmiş ifa günündeki piyasa fiyatı arasındaki farka göre hesaplanacak zararın giderilmesini isteyebilir.
Mahkemece, bu madde hükmü uyarınca konusunda uzman bir bilirkişiden rapor alınarak davacı alıcının uğramış olduğu zararların tespiti ile bu zarara hükmedilmesi gerekirken, davacının bu isteminin reddi doğru görülmemiştir.
Ayrıca davaya Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla bakıldığı halde karar başlığında tüketici mahkemesi sıfatıyla bakıldığının ve birleşen davanın tarafları ve bilgilerinin de yazılmamış olması da doğru olmamış, bu nedenle de hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bendde açıklanan nedenlerle asıl davaya yönelik taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bendde açıklanan nedenlerle hükmün birleşen dava bakımından davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, 07/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.