10. Hukuk Dairesi 2016/13385 E. , 2018/10124 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun geçici 7/1. maddesi uyarınca uygulama alanı bulan mülga 506 sayılı Kanunun 79. maddesidir. Davanın yasal dayanağı, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçiş hükümlerini içeren Geçici 7. maddesi gereğince 506 Sayılı Yasanın 79/10. maddesi olup, maddenin 10. fıkrasında; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalıların, hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile çalışmalarını ispatlayabilecekleri öngörülmüştür. Anılan Yasanın 6. maddesinde ifade edildiği üzere “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve feragat edilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi karşısında, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzenine ilişkin olduğu, bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğunun gözetilmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Somut olayımıza dönüldüğünde davacının, 01.06.2000 - 12.09.2011 tarihleri arasında geçen çalışmaları yönünden yapılan inceleme yetersizdir. Mahkemece, re"sen araştırma ilkesi ışığında; öncelikle belirtilen dönem kapsamında davacının çalıştığı işyerinin mevsimlik olup olmadığı araştırılmalı, varsa bordrolu tanıklar ile komşu işyeri tanıkları re"sen belirlenerek bilgi ve görgülerine başvurulmalı; yine varsa davacıya yapılan ödemelere ait kayıtlar ile davacının çalışmasına ilişkin belgeler getirtilerek incelenmeli, alınan tanık ifadeleri somut ve çelişkileri giderecek şekilde tutanağa geçirilmeli ve bu suretle davacının çalışma süresi belirlenmelidir.
2-Anayasamızın 72. maddesinde vatan hizmeti her Türkün hak ve ödevi olarak sayılmış, 1111 sayılı Askerlik Kanunun 1. maddesine göre “Türkiye Cumhuriyeti tebaası olan her erkek, işbu kanun mucibince askerlik yapmaya mecburdur.” hükmüne yer verilmiştir. Yasalarla çerçevesi belirlenen askerlik hizmetini yerine getiren her kişi, hizmet süresi içerisinde ikametinden ayrı kalacak olması nedeniyle, genellikle birliğine teslim olmadan önce askerliğe hazırlık ve askerlik hizmetini tamamladıktan sonra da sivil hayata intibak süreci yaşamaktadır. Bahsedilen bu hazırlık ve intibak süreci içerisinde, genel olarak mesleki faaliyetlere ve çalışma hayatına ara verilmekte ve bu durum makul bir süre devam etmektedir.
Açıklamalar çerçevesinde; dava dosyası içerisinde yer alan belgeden, davacının, 21.08.2003 - 21.11.2004 tarihleri arasında askerde olduğunun bildirilmiş olması karşısında, terhisten bir gün sonrası hizmet akdinin tekrar başladığına dair mahkeme kabulü isabetsizdir. Mahkemece, askerlik dönüşü iş akdinin başlangıç tarihi ile askerlik dönüş sonrası sivil hayata intibak sürecine ilişkin makul süre tespit edilmeli, şayet davacının, askerden erken terhis olduğuna dair iddiası bulunursa buna ilişkin yazılı belgesi varsa sunması sağlanarak irdelenmeli ve sonuca göre karar verilmelidir.
3-Kabule göre; davacıya ait hizmet döküm cetveli incelendiğinde 2003/1. dönemden 3 gün, 2003/2. dönemden 120 gün ve 2003/3. dönemden 120 gün olmak üzere toplam 243 günlük bildiriminin bulunduğu anlaşılmış bu sürenin mahsubunun gözetilmemesinde isabetsizlik bulunmuştur.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalılar avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan ... Kuyumculuk Kalıp Mak. San. Tic. Ltd. Şti."ne iadesine, 03/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.