16. Hukuk Dairesi 2015/9570 E. , 2016/1421 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KULLANIM KADASTROSU
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kullanım kadastrosu sırasında .... Mahallesi çalışma alanında bulunan 154 ada 12 parsel sayılı 107.45 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve ... ile ..."un fiili kullanımında bulunduğu şerhi yazılarak bahçe vasfıyla ... adına tespit edilmiştir. Davacı ... taşınmazın sadece kendi fiili kullanımında bulunduğu ve yüzölçümünün eksik tespit edildiği iddiasına dayanarak dava açmış; eksikliğin 109 ada 1 parsel sayılı taşınmazda kaldığı anlaşılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, çekişmeli taşınmazın bahçe vasfıyla ... adına tapuya tesciline, tapu kaydının beyanlar hanesine, taşınmazın 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve 1/4 hisse ile ..., 3/4 hisse ile ..."un fiili kullanımında bulunduğu şerhinin yazılmasına, yüzölçümün artırılmasına ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece; dava konusu 154 ada 12 sayılı parsel üzerinde sadece davacının zilyet olmadığı, üzerindeki bir daireyi davalının kullandığı, ayrıca bu taşınmazın bir kısmının kadastro tespiti sırasında 109 ada 1 parsel olarak sınırlandırılan taşınmaz içerisinde kaldığı, bu taşınmazın Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/82 Esas sayılı dava dosyasında mülkiyetinin dava konusu olması nedeniyle kadastro tespitinde malik ve kullanıcı tespiti yapılmadığı, davalı alanda bulunan bu kısmın 5831 sayılı Yasa uyarınca yapılan kadastro çalışmasında çalışma alanı içerisine alınmaması gerekirken, tutanak tutulmasının hatalı olduğu, davacının genel mahkemelerde dava açabileceği gerekçeleri ile yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Ne var ki, taşınmaz başında yapılan keşifte mahalli bilirkişi ve tanık dinlenilmemiş, usule aykırı şekilde duruşmada dinlenen tanık beyanları arasındaki çelişki de giderilmemiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz. Hal böyle olunca, doğru sonuca varılabilmesi için; öncelikle 154 ada 12 sayılı parselin kullanıcısının kim ya da kimler olduğunun kesin olarak belirlenmeli, bu amaçla mahallinde mahalli bilirkişiler ve taraf tanıkları hazır olduğu halde yeniden keşif yapılarak, dava konusu taşınmazın tespit tarihinde kimin zilyetliğinde olduğu, taşınmaz üzerindeki zilyetliğin kim tarafından ne zamandan beri ne suretle ve neye istinaden sürdürüldüğü taşınmaz üzerindeki binanın niteliği, apartman şeklinde olup olmadığı belirlenmeli ve bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilmeli, öte yandan davacının fiilen kullanımında olduğunu iddia ettiği taşınmazın bir bölümünün Asliye Hukuk Mahkemesi"nde davalı olan 109 ada 1 parsel sayılı taşınmazda kaldığı anlaşılmış olduğuna göre, kullanım kadastrosuna ilişkin davanın görülebilmesi için 109 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi gereğince ... adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olup olmadığının, başka bir ifade ile mülkiyet durumunun kesinleşmesinin zorunlu olduğu göz önüne alınarak sözü edilen mülkiyete ilişkin dava, bu dava yönünden bekletici mesele yapılmalı, davanın sonucuna göre davaya devamla deliller değerlendirilip hüküm kurulmalıdır. Mahkemece bu yön göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine, 16.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.