8. Hukuk Dairesi 2013/14908 E. , 2014/1232 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
... ile ... ve ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair ... Mahkemesi"nden verilen 06.06.2012 gün ve 31/90 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava konusu 107 ada 15, 107 ada 46, 109 ada 19, 109 ada 64, 109 ada 83, 109 ada 148, 109 ada 188, 110 ada 19 ve 130 ada 5 parsel sayılı taşınmazların davalı ... adına kadastro yoluyla tapuya tescil edildikten sonra, mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla diğer davalı ..."e tapuda satıldığını, usulsüzlüğü bilerek gerçek bir satın alma amacı gütmeden taşınmazların gerçek değerinin çok altında satıldığını, diğer davalı ..."in kötü niyetli olduğunu, taşınmazların davalı ... ile ortak kök muris Sadık Gökkaya"dan tüm mirasçılarına kaldığını, kadastro sonucu oluşan yolsuz tescilin ve usulsüzlüğü bilerek satın alan kötü niyetli Cemil adına olan tapu kayıtlarının iptaliyle adına tapuya tescilini, bu iddia sabit görülmediği takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, tapuda gösterilen satış değeri dışında dava konusu taşınmazların gerçek değeri tespit edilerek, miras payı oranında faiziyle birlikte kendisine verilmesini talep etmiş ve 8900 TL dava değeri göstermiştir .
Davalılar, ayrı ayrı davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
Mahkemece, yapılan yargılama, toplanan deliller ve dinlenilen tanık beyanlarından davalı ..."ün iyi niyetli olmadığını kanıtlayacak herhangi bir delil elde edilemediği, Hukuk sistemimizin tapuya güven ilkesi gereğince iyi niyetli üçüncü şahsın tapuya güvenerek yaptığı işlemleri koruduğu, kaldı ki, davacı, muvazaa iddiasına dayansa dahi muvazaanın varlığını ispatla mükellef olup, senede bağlı bir sözleşmeye karşı muvazaa iddiasının ancak yazılı delil ile kanıtlanabileceği, davacının iddiasını doğrulayan yazılı bir belgesinin bulunmadığı ve bu nedenle de davacının muvazaa iddiasını da kanıtlayamadığı anlaşıldığı gerekçesiyle açılan davanın reddine ve davacının alacak davası açmakta muhtariyetine, karar verilmiştir. Hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacının yerinde olmayan sair temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün tapu iptali ve tescil davasının reddine ilişkin bölümünün ONANMASINA, .//..
2013/14908-2014/1232 -2-
Davacının terditli olarak açtığı iptal ve tescile ilişkin isteğinin kabul edilmemesi halinde taşınmazların gerçek bedelinin, yasal faiziyle birlikte miras payı oranında tahsiline yönelik, alacak isteğine ilişkin temyiz itirazlarına gelince; Olayları anlatmak taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak ise, HMK"nun 25, 26, 31 ve 33. maddeleri (1086 sayılı HUMK"nun 74, 75 ve 76. maddeler) gereğince, Hakime aittir. Şöyle ki; “taleple bağlılık ilkesi” başlığını taşıyan HMKnun 26. (HUMK"nun m. 74) maddesine göre “hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.” HUMK.nun 74, 75 ve 76. maddeleri uyarınca (6100 sayılı HMK"nun 26, 33 m.) hakim, tarafların hukuki tavsifi ile bağlı olmayıp, Türk Kanunlarını re"sen uygulamakla yükümlüdür. Hâkimin tarafların bildirdikleri vakıalar ile bağlı olması bu kurala aykırı değildir. Çünkü, tarafların bildirdikleri vakıalara uygulanacak hukuk kaidesini bulmak ve uygulamak tamamen Hâkimin işidir. Taraflar ileri sürdükleri vakıaların mahiyeti hakkında yapmış oldukları hukuki tavsif ve sebepler hâkime yardımcı olursa da bunlarla asla bağlı değildir.
Davacı, dava dilekçesinde ve yargılama oturumlarındaki beyanlarında terditli olarak yukarıda açıklandığı şekilde alacak isteğinde bulunduğu halde, davacı tarafın ve davalı tarafın karşılıklı delilleri toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, "davacının alacak davası açmakta muhtariyetine..." karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Davacının temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün, davacının Alacak davası açmakta muhtariyetine ilişkin bölümünün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve aşağıda dökümü yazılı 21,15 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 4,05 TL"nin temyiz eden davacıdan alınmasına, 28.01.2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(Muhalif)
KARŞI OY
Dava irsen intikal, taraf muvazaası, yolsuz tescil ve son kayıt malikinin kötü niyetli olduğu iddialarına dayalı miras payı oranında iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, kanıtlanamadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki, davacı taraf söz konusu taşınmazların kök miras bırakandan kaldığını, mirasçıları arasında taksim, pay devri olmadığını ve murisin sağlığında herhangi bir mirasçısına özgüleme yapmadığı, dolayısıyla nizalı taşınmazların kök muristen kalıp kalmadığı, yeterli şekilde araştırılmış, taraf muvazaası kanıtlanamadığı için ve son kayıt .//..
2013/14908-2014/1232 -3-
malikinin de iyi niyetli olduğundan dava reddedildiğine göre, asıl istekle ilgili kanıtlanamayan dava nedeniyle terditli istek olan tazminata da hükmedilemeyeceğinden Mahkeme"nin tazminatla ilgili olarak olumlu ya da olumsuz bir karar yazmaması ve asıl davanın reddedilmesi nedeniyle Yerel Mahkeme kararı sonucu itibariyle doğru olup, onamada oybirliği, bozmada ise sayın çoğunluğun görüşlerine katılmayarak Yerel Mahkeme kararının asıl talep ve terditli talep yönünden onanması gerektiği kanaatindeyim. 28.01.2014