11. Hukuk Dairesi 2015/6017 E. , 2016/1035 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada...10. Asliye Ticaret Mahkemesi"nce verilen 12/03/2014 gün ve 2012/109 - 2014/35 sayılı kararı bozan Daire"nin 22/12/2014 gün ve 2014/10427 - 2014/20205 sayılı kararı aleyhinde davacı-karşı davalı vekili tarafından karar düzeltmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında imzalanan 08/01/2007 ve 29/09/2010 tarihli acentelik sözleşmeleri ile davalının müvekkilinin ...acentesi olarak faaliyet gösterdiğini, acentelik sözleşmesinde 50.000 USD"lik cezai şart kararlaştırılarak sözleşmenin sona ermesinden itibaren davalının iki yıl boyunca müvekkili ile rekabet etme yasağı öngörüldüğünü, davalının acentelik sözleşmelerini 06/09/2011 tarihinde sebepsiz olarak sona erdirdikten sonra 26/03/2012 tarihinde sözleşmeye aykırı olarak Sürat Kargo Muğla acenteliği yapmaya başladığını ileri sürerek, 50.000 USD cezai şartın faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı-karşı davacı vekili, TTK"da acentelik sözleşmesinin sona ermesinden sonra acentenin müvekkiliyle rekabet etmesini engelleyecek bir düzenlemenin bulunmadığını, cezai şartın hakkaniyete aykırı olduğunu, müvekkilinin giderlerin her yıl artmasına rağmen hakediş oranının yükselmemesi sebebiyle acentelik sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini savunarak davanın reddini istemiş, karşı davada ise, müvekkilinin davacı-karşı davalıdan 7.186 TL demirbaş alacağının bulunduğunu, müvekkilinin davacının portföyünü geliştirdiğini, sözleşmenin feshedilmesi sebebiyle 8.432,50 TL isim hakkı bedeli alacağının bulunduğunu, sözleşme sonrası rekabet etmemekle yükümlü tutulduğundan bu durumun hakkaniyete aykırı olduğunu, haksızlığı gidermek amacıyla 50.000 TL portföy tazminatı hakkının bulunduğunu ileri sürerek, 7.186 TL bakiye demirbaş bedeli, 8432,50 TL isim hakkı bedeli, 50.000 TL portföy tazminatının davacı-karşı davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine dair verilen karar, davalı-karşı davacı vekilinin temyiz istemi üzerine Dairemizce asıl dava yönünden bozulmuş, karşı dava yönünden de onanmıştır.
Bu kez davacı-karşı davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Asıl dava, acentelik sözleşmesinde kararlaştırılan rekabet yasağına aykırı davranmaktan kaynaklanan cezai şart alacağının tahsili, birleşen dava, aynı sözleşmeye dayalı demirbaş bedeli, isim hakkı bedeli ve portföy tazminatı istemlerine ilişkindir.
Taraflar arasında imzalanan acentelik sözleşmesinin 36. maddesinde, davalı acentenin, acentelik ilişkisinin bitimini izleyen iki yıl içinde, davalı müvekkili şirket ile aynı iş kolunda, bu ilişki nedeniyle elde ettiği avantajı kullanarak, üçüncü kişilerle bir bağ kuramayacağı, bu yükümlülüğe aykırı davranması halinde (50.000) USD cezai şartı davalıya ödeyeceği düzenlenmiştir. Davalı acentenin sözleşmeyi haksız bir şekilde feshettiği, sözleşmenin feshinden altı ay geçtikten sonra, kendisine bırakılan bölgede, davalı ile aynı iş kolunda faaliyet gösteren bir başka şirketin acenteliğini üstlendiği, böylelikle acentelik sözleşmesinin anılan hükmüne aykırı davrandığı, dosya kapsamı ile sabittir. Tarafların tacir olduğu da uyuşmazlık konusu bulunmadığı gibi, acentenin faaliyetlerini, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonrası için sınırlandıran anlaşmanın, iki yıllık süre için yapılması, yalnızca acenteye bırakılmış bölgeye veya müşteri çevresine ve aracılık ettiği sözleşmenin taalluk ettiği konuya ilişkin olması nedeniyle, 6102 sayılı TTK"nın 123. maddesine uygun bulunduğu da açıktır. Zira, 6103 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunu"nun 14. maddesinde, anılan hükmün tüm acentelik sözleşmeleri için uygulanacağı düzenlenmiştir. Yine tacirler arasında imzalanan bu rekabet yasağı hükmünün içeriğinin, 818 sayılı BK."nın 19/1. (6098 sayılı TBK."nın 26.) maddesinde belirlenen sözleşme özgürlüğü sınırları içinde kaldığı ve 818 sayılı BK"nın 19/2, 20. (6098 sayılı TBK"nın 27.) maddelerinde düzenlenen Kanun"un emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı olmadığı gibi, T.C. Anayasası"nın 48. maddesinde teminat altına alınan çalışma özgürlüğünü kısıtlayan bir yanının da bulunmadığı, bu yüzden de anılan hükmün geçerli olduğu kabul edilmelidir. Ayrıca taraflar arasında işçi işveren ilişkisi olmadığından, 818 sayılı BK"nın 348 vd. (6098 sayılı TBK"nın 444 vd.) maddelerinde düzenlenen rekabet yasağı hükümlerinin de, somut uyuşmazlıkta uygulanma yeri bulunmamaktadır.
Bu durum karşısında, mahkemece asıl davada verilen hükmün onanması gerekirken Dairemizce bozulduğu anlaşıldığından, davacı-karşı davalı vekilinin karar düzeltme itirazının kabulü ile Dairemizin 22.12.2014 tarih ve 2014/10427 E.-20205 K. sayılı ilamının 1. ve 2. bendinin kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün asıl dava bakımından da onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı-karşı davalı vekilinin karar düzeltme itirazının kabulü ile Dairemizin 22.12.2014 tarih ve 2014/10427 E.-20205 K. sayılı ilamının 1. ve 2. bendi ile bu bentlere dayanılarak "diğer temyiz itirazlarının reddine" ve "bozulmasına" dair sonuç kısmının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün belirtilen ilamda karşı davaya ilişkin onama sonucuna ilaveten asıl dava bakımından da ONANMASINA, peşin harcın onama harcından mahsubu ile bakiye 3.220,47 TL temyiz ilam harcının davalı-karşı davacıdan alınmasına, ödediği karar düzeltme harcının isteği halinde karar düzeltme isteyen davacı-karşı davalıya iadesine, 04/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.