3. Hukuk Dairesi 2015/19767 E. , 2017/5733 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kişisel eşyanın iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, boşanma dosyasından tefrik edilen karşı dava dilekçesi ile; davalının davacıya düğün sırasında takılan ziynet eşyalarını iade etmediğini, bu ziynetlerin davalının abisinin ihtiyaçları için satılıp bir daha geri verilmediğini, ziynet eşyalarının bedellerinin 24.975,00 TL olduğunu, ziynet eşyalarının aynen iadesini, aynen iade mümkün olmadığı takdirde bedelinin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davetlilerce düğünde takılan takıların ailesinin yöresinde adetleri gereği davalıya takılmış olduğunu, boşanma dosyasında dinlenen tanık beyanlarından da anlaşılacağı üzere davacının evden planlı ve programlı bir şekilde ayrıldığını, giderken altınların tamamını götürdüğünü, kendisinde hiçbir ziymet eşyası kalmadığını, şahsi eşyalarını almak için tanık Mustafa"yı gönderdiğini, davacının kamyon tutup eşyalarla birlikte kendisini göndermesini istediğini, hazırlanıp tüm ev ve ziynet eşyalarıyla evden ayrıldığını, davalının altınların abisinin ihtiyaçları yüzünden satılmadığını, abisinin ihtiyacının olmadığını ve ona vermediğini ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davacı kadının evden ayrılırken şiddet görmediği, eşyaları eşinin çağırdığı araçla taşıdığı, kişisel eşyalarını ve ev eşyalarının kendine ait olanlarını aldığının çekişmesiz olduğunu, iddiasına göre tüm ziynet eşyalarının eşinin abisinin ihtiyaçları için satıldığını ispatlayamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1) Dava, ziynet eşyalarının aynen, aynen iadesinin mümkün olmaması halinde bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardan olduğu için evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Hayat deneyimlerine göre olağan olan bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz.
Somut olayda, davacı kadının, evden ayrılırken ev ve kişisel eşyalarının kendisine ait olanlarını eşinin temin ettiği araçla taşıdığının anlaşılmasına ve dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2) Ancak, davalı tanıklarından.... beyanında; tarafların evlendikten sonra Yüksekova"ya tayinleri çıkınca kardeşi olan davalının nakliye parası ve eşya ihtiyaçları için davacıdan bir ve iki tane bileziğini vermesini istediğini, davalının bir iki bilezik bozdurarak bu ihtiyaçlarını karşıladığını, ifade etmiştir.
Bu durumda 2 adet bileziğin davacının rızası ile bozdurulup, geri verilmemek üzere kendisine verildiği ve harcandığı hususu kanıtlanmadığından, davalı bu ziynetleri iade ve tazminle yükümlü olup, 2 adet bilezik hakkında davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, bu ziynetler yönünden de davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.