18. Ceza Dairesi 2019/23596 E. , 2020/7575 K.
"İçtihat Metni"
KARAR
İmar kirliliğine neden olmak suçundan sanık ..."in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 184/1, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 6.000,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair Milas 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 03/04/2014 tarihli ve 2014/49 esas, 2014/177 sayılı kararının Yargıtay 18. Ceza Dairesinin 02/04/2018 tarihli ve 2016/4806 esas, 2018/4767 karar sayılı ilâmı ile onanarak kesinleşmesini müteakip, 18/05/2018 tarihli ve 30425 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 7143 sayılı Kanun"un 16. maddesi ile 3194 sayılı İmar Kanunu"na eklenen geçici 16. maddesi uyarınca yapı kayıt belgesi alındığından bahisle hükümlünün hukukî durumunun yeniden değerlendirilmesine yönelik talep üzerine anılan mahkûmiyet hükmünün ortadan kaldırılmasına ilişkin Milas 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 03/08/2018 tarihli ve 2014/49 esas, 2014/177 sayılı ek kararına karşı yapılan itirazın reddine dair Bodrum Ağır Ceza Mahkemesinin 12/09/2018 tarihli ve 2018/735 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
İstem yazısında; "Dosya kapsamına göre, sanık hakkında imar kirliliğine neden olmak suçundan sonuç olarak 6.000,00 Türk lirası adlî para cezası verilmesine ilişkin kararın, 02/04/2018 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın 26/06/2018 tarihli dilekçesiyle, 7143 sayılı Kanun"a eklenen 3194 sayılı Kanun"un geçici 16. maddesi uyarınca yapı kayıt belgesi suretini ibraz etmesi üzerine, 5237 sayılı Kanun"un 184/5. maddesi uyarınca cezanın ortadan kaldırılmasına dair Milas 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 03/08/2018 tarihli ek kararına karşı yapılan başvuru, merciince itirazen esastan incelenerek reddedilmiş ise de, benzer bir olaya ilişkin Bursa Bölge Adliye Mahkemesinin 23/10/2019 tarihli ve 2018/4794 esas, 2019/2069 sayılı kararında, imar kirliliğine sebep olma suçundan verilen ceza kesinleştikten sonra yapı kayıt belgesi ibraz edilmesi üzerine davanın düşmesine dair ek kararın, itiraz yolu ile değil istinaf kanun yoluna tâbi olarak incelendiği ve yerel mahkemece verilen hükmün, cezanın tüm sonuçları ile birlikte ortadan kaldırılmasına karar verilerek düzeltilmesi suretiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği nazara alındığında, her ne kadar sanık hakkında verilen cezanın, 5237 sayılı Kanun"un 184/5. maddesi kapsamında ortadan kaldırılmasına ilişkin Milas 1. Asliye Ceza Mahkemesinin ek kararı; yapı kayıt belgesinin, kişinin ruhsata aykırı olarak yaptığı veya yaptırdığı binayı imar planına uygun hâle getiren bir belge niteliğinde olmaması sebebiyle yerinde ise de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun "itiraz olunabilecek kararlar" başlıklı 267. maddesindeki "Hakim kararları ile kanunun gösterdiği hallerde, mahkeme kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir" şeklindeki düzenleme uyarınca mahkeme kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilmesinin, yalnızca kanunun açıkça gösterdiği hallerde mümkün bulunduğu, 5237 sayılı Kanun"un 185/4. maddesi kapsamında etkin pişmanlık nedeniyle verilen cezanın tüm sonuçları ile ortadan kaldırılmasına ilişkin hükmün ise uyuşmazlığı sonuçlandıran nitelikte bir mahkeme kararı olduğu ve kanunda itiraza tabi olduğuna dair açık bir hüküm bulunmadığı cihetle, bu karara karşı itiraz yoluna gidilebilmesi 5271 sayılı Kanun"un 367. maddesi uyarınca yerinde olmadığından, mercii Bodrum Ağır Ceza Mahkemesince itirazın usulden reddine karar verilerek dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir." denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı CMK"nın "Kanun Yollarına Başvurma Hakkı" başlıklı 260. maddesi;
(1) Hâkim ve mahkeme kararlarına karşı Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık ve bu Kanuna göre katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar için kanun yolları açıktır.
(2) (Değişik fıkra: 18/06/2014-6545 S.K./73. md) Ağır ceza mahkemelerinde bulunan Cumhuriyet savcıları, ağır ceza mahkemesinin yargı çevresindeki asliye ceza mahkemelerinin; bölge adliye mahkemesinde bulunan Cumhuriyet savcıları, bölge adliye mahkemelerinin kararlarına karşı kanun yollarına başvurabilirler.
(3) Cumhuriyet savcısı, sanık lehine olarak da kanun yollarına başvurabilir.",
anılan Kanun"un "İtiraz Usulü ve İnceleme Mercileri " başlıklı 268. maddesinin birinci fıkrası;
"Hâkim veya mahkeme kararına karşı itiraz, kanunun ayrıca hüküm koymadığı hâllerde 35 inci maddeye göre ilgililerin kararı öğrendiği günden itibaren yedi gün içinde kararı veren mercie verilecek bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt kâtibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır. Tutanakla tespit edilen beyanı ve imzayı mahkeme başkanı veya hâkim onaylar. 263 üncü madde hükmü saklıdır."şeklindedir.
5271 sayılı CMK"da kanun yoluna başvurma hakkı, Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık ve bu Kanuna göre katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlara, müdafiliğini veya vekilliğini üstlendiği kişilerin açık arzusuna aykırı olmamak koşuluyla avukatlara, şüpheli veya sanığın yasal temsilcisi ve eşine tanınmıştır. İtiraz kanun yolu olağan kanun yollarından olup CMK"nın 267 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. CMK"nın 267. maddesinde; hâkim kararları ile kanunun gösterdiği hâllerde, mahkeme kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebileceği hüküm altına alınmıştır.
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun"un ""Mahkûmiyet Hükmünün Yorumunda ve Çektirilecek Cezanın Hesabında Duraksama" başlıklı 98. maddesinin birinci fıkrasında, sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar isteneceği, anılan Kanun"un "İnfaz Sırasında Verilecek Kararların Mercii ve Usulü" başlıklı 101. maddesinin birinci fıkrasında, cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100. maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararların duruşma yapılmaksızın verileceği, anılan maddenin son fıkrasında ise, bu madde uyarınca verilen kararlara karşı itiraz yoluna gidilebileceği düzenlenmiştir.
İncelenen somut olayda; sanık ... hakkında 19/12/2012 suç tarihli imar kirliliğine neden olma eylemi nedeniyle TCK"nın 184/1. maddesi uyarınca yargılanıp cezalandırılması talebiyle 13/01/2014 tarihinde kamu davasının açıldığı, yargılama neticesinde Milas 1. Aliye Ceza Mahkemesinin 03/04/2014 tarihli ve 2014/49 esas, 2014/177 sayılı kararıyla sanığın, TCK"nın 184/1, 62/1. ve 50. maddeleri uyarınca 6000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, hükmün sanık müdafii tarafından temyizi üzerine Dairemizin 02/04/2018 tarihli ve 2016/4806 esas, 2018/4767 sayılı ilamı ile onandığı, hükmün infazı sırasında sanığın verdiği dilekçesiyle 7143 sayılı Kanun"la yapılan değişiklik çerçevesinde imar barışından faydalanma talebinde bulunduğu, Milas 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 21/06/2018 tarihli ve 2014/49 esas, 2014/177 sayılı ek kararıyla infazın durdurulmasına, yapı kayıt belgesi alıp alınmadığının ve ödeme belgelerinin istenilmesine karar verildiği, belgelerin gelmesinin ardından Milas 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 03/08/2018 tarihli ve 2014/49 esas, 2014/177 sayılı ek kararıyla sanık hakkındaki 6000 TL adli para cezasını içeren hükmün ortadan kaldırılmasına, TCK"nın 184/5, 7/2 ve CMK"nın 223/8. maddeleri gereğince davanın düşürülmesine karar verildiği, bu karara katılan vekili tarafından itiraz edildiği ve Bodrum Ağır Ceza Mahkemesinin 12/09/2018 tarihli ve 2018/735 değişik iş sayılı kararı ile itirazın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Tüm açıklamalar ışığında, 7143 sayılı Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun 16. maddesi ile 3194 sayılı İmar Kanununa eklenen geçici 16. madde uyarınca verilen kararlar, 5275 sayılı CGTİK"nın 98 ve 101/3. maddeleri gereğince itiraza tabi olup, bu karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması olanaklı bulunmadığından itirazın reddine yönelik kararda bir isabetsizlik görülmediğinden kanun yararına bozma talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden, CMK"nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE, dosyanın Yüksek Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 17/06/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.