11. Hukuk Dairesi 2015/2679 E. , 2016/959 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
(FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ SIFATIYLA)
Taraflar arasında görülen davada Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 04.03.2014 tarih ve 2011/210-2014/140 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 26.01.2016 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan asıl davada davacı-karşı davada davalı vekili Av...... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin uzun yıllardır çiftçilerce kullanılan taş toplama makinesini üretip sattığını, davalının 18.12.2009 tarihinde ....."ne başvurarak 2009/09574 numaralı faydalı model belgesi ile bu makineyi kendi adına tescil ettirdiğini, müvekkilinin bu durumdan mahkemenin 2011/19 D.İş sayılı tespit dosyası ile haberdar olduğunu, davalının piyasada tekel yaratmaya ve haksız menfaat elde etmeye çalıştığını, çeşitli firmalarca üretilen taş toplama makineleri ile ilgili olarak birçok üniversite tarafından 2009 yılından çok önce, 2004-2005 yıllarında deney raporları düzenlendiğini, davalının buluşunun yeni olmadığını ileri sürerek, davalı adına tescilli faydalı model belgesinin hükümsüzlüğünü, hüküm özetinin ilanını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin benzer makinelere göre farklı gereksinimleri karşılayan, tüm dezavantajları ortadan kaldıran ve ilave bazı avantajlar getiren, çalışma randımanı artırılan ve kullanıcıyı maliyet bakımından menfi yönde en az etkileyen taş toplama makinesini ürettiğini, müvekkilinin ürününün yenilik unsurunu taşıdığını savunarak davanın
reddini istemiş, birleşen davada ise davalının müvekkilinin büyük bir emek ve çabayla oluşturduğu ürün ve müşteri kitlesinden haksız olarak yararlanmak istediğini, müvekkilinin ürettiği ve yaygınlaştırdığı üründeki aynı tekniği baz alarak, ürünün taklitlerini piyasaya sürdüğünü ve müvekkilinin müşteri kitlesini yanıltarak, müvekkilinin ürünleriyle kendi ürünlerinin karıştırılmasına ve satışlarının azalmasına yol açtığını ileri sürerek, davacı-birleşen davalının müvekkilinin faydalı modelden doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden fiillerinin tespitini, önlenmesini, 20.000,00 TL maddi tazminatın davacı-birleşen davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davacı-birleşen davada davalı vekili, birleşen davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dosyaya sunulan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak, asıl davada hükümsüzlüğü istenen faydalı model belgesinin 1, 8-15 no"lu istemlerinin yeni olmadığı, 2 no"lu istemin ana istem ve buna bağlı 3-7 no"lu istemlerin “bağlı istem” olduğundan, 2 ile paralel olarak yeni olduğu, birleşen davanın ise ispat edilemediği gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulüne, davalının faydalı model belgesinin 1, 8-15 no"lu istemlerinin hükümsüzlüğüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekilinin birleşen davaya yönelik tüm ve asıl davaya yönelik aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddi ile yerel mahkemece birleşen davada verilen hükmün onanması gerekmiştir.
2- Ancak asıl dava, faydalı model belgesinin hükümsüzlüğü, birleşen dava, faydalı modelden kaynaklanan haklara tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden fiillerin tespiti, önlenmesi ve maddi tazminatın tahsili istemlerine ilişkindir.
Asıl davada hükümsüzlüğü istenen dava konusu faydalı model belgesinin 1-15 numaralı istemlerden oluştuğu, mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne, 1 ve 8-15 numaralı istemlerin hükümsüzlüğüne karar verildiği halde, davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmemiş olması ve yine asıl davada yapılan yargılama giderlerinin, davanın kabul/ret oranı nazara alınmadan, tümünün davalıdan tahsiline karar verilmiş bulunması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle asıl davada davalı şirket yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekilinin, birleşen davaya yönelik tüm ve asıl davaya yönelik diğer temyiz itirazlarının REDDİ ile yerel mahkemece birleşen davada verilen hükmün ONANMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekilinin, asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile yerel mahkemece asıl davada verilen kararının davalı şirket yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin asıl davada davacı ..."dan alınarak, asıl davada davalı Şirket"e verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden birleşen davada davacı Şirket"e iadesine, alınmadığı anlaşılan 143,50 TL temyiz başvuru harcı ile 29,20 TL temyiz ilam harcının birleşen davada davacı Şirket"ten alınmasına, 28.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.