23. Hukuk Dairesi 2014/2513 E. , 2014/5072 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 17/12/2013
NUMARASI : 2010/525-2013/382
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili Av. G.. O.. ile davacı vekili Av. B.. K.."nın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, müvekkili kooperatifin 44 kooperatifin biraraya gelmesinden oluştuğunu ve 1949 yılından beri faaliyette bulunduğunu, müvekkilinin anasözleşme gereğince çalışmalar yaptığını ve krediler kullandığını, bu kredileri de birlik üyesi kooperatiflere aktardığını, bu nedenle taraflar arasında cari hesap ilişkisi bulunduğunu, davalı kooperatifin yönetim kurulu kararı uyarınca hazırlanan borç ve alacak tablosunda davalının 28.02.2010 tarihi itibari ile faiz dışında müvekkiline 9.048.677,99 TL borçlu olduğunun tespit edildiğini, ancak şimdilik bu alacaktan 5.998.639,20 TL"nin tahsilini talep ettiklerini ileri sürerek, bu bedelin dava tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava dilekçesinde davalı olarak "S.S ... Aydın Tarım Satış Kooperatifi"ni gösterdiğini oysa müvekkilinin ünvanının "S.S 46 nolu .... Pamuk Satış Kooperatifi" olduğunu, bu nedenle husumet itirazında bulunduklarını, tarafların arasında yazılı cari hesap sözleşmesi olmamasına rağmen, fiili olarak cari hesap ilişkisi içinde çalışıldığını, davacının cari hesap ortaklık ilişkisi devam ettiği sürece cari hesabı kesmeden talepte bulunamayacağını, davacının kendisine borcu olan diğer kooperatiflerden bir talepte bulunmadan, müvekkili hakkında açtığı davanın Kooperatifler Kanunu"nun 23. maddesindeki eşitlik ilkesine aykırı olduğunu, müvekkili kooperatifin 01.09.2010 tarihli genel kurulda ortaklarından ürün alması için borçlanılmasına izin alındığını, bu kararın kanun ve anasözleşmeye uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiş, davalı vekili 25.12.2012 tarihli dilekçesi ile cevap dilekçesinin ıslah edilerek 10.12.2010 tarihinde zamanaşımı def"i ileri sürdüklerini, davacının buna itiraz etmediğini, ancak HMK"nın 176. maddesi, BK"nın 147/5. maddesi uyarınca davacının ileri sürdüğü alacakların büyük kısmının zamanaşımına uğradığını ifade etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi kurulu raporları ve tüm dosya içeriğine göre; taraflar arasında yazılı olarak yapılmış bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığı, TTK"nın 87/2. maddesi uyarınca cari hesap sözleşmesinin yazılı olarak yapılması gerektiği, bu nedenle
tarafların tuttukları borç-alacak kayıtlarının "açık hesap" niteliğinde olduğu, davacı birlik üyesi olan davalıdan alacağını talep etmesi için ortaklıktan çıkarılmanın zorunlu olmadığı, birlik anasözleşmesinin 15. maddesinin ortaklıktan ayrılmanın sonuçları ile ilgili olduğu, davacının ortağını çıkarmadan da alacağını talep etmesinin mümkün olduğu, dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 133/1. maddesinde borçlunun borcunu ikrar etmesi veya kısmi ödeme yapması yahut kefil göstermesi halinde zamanaşımının kesileceğinin hüküm altına alındığını, aynı düzenlemenin 6098 sayılı mer"i TBK"nın 154. maddesinde de yer aldığı, somut olayda davalı yönetim kurulunun 07.04.2010 tarih 24/1 nolu kararı ile 01.08.2000-28.02.2010 dönemine ilişkin olarak, davacıya olan borcunun 9.048.677,99 TL olduğunun belirtildiği ve bunun davacıya bildirildiği, bu nedenle zamanaşımının kesildiği, davalının zamanaşımının itirazının yerinde olmadığı, 4572 sayılı Yasa"da 6455 ve 6456 sayılarla Yasa"larla yapılan değişikliğin somut olayda uygulanma imkanının olmadığı, davacının alacaklı olduğu miktardan fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 5.998.639,20 TL talep ettiği gerekçesi ile taleple bağlılık ilkesi gereği davanın bu miktar üzerinden kabulüne, dava tarihinden itibaren avans faizi yürütülmek üzere davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 304/1. maddesi uyarınca davalının ismindeki yapılan yanlışlığın mahkemece ve mahallinde düzeltilebilecek olmasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.