
Esas No: 2015/19701
Karar No: 2017/5681
Karar Tarihi: 19.04.2017
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2015/19701 Esas 2017/5681 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki ziynet eşyası alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili; tarafların 2008 yılında evlendiklerini, düğünde 11 adet bilezik takılmış olduğunu bunlardan 9 tanesinin boşanma karşılığı köy muhtarı ...’e davalının babası tarafından teslim edildiğini, 2 tanesinin davalı tarafından satılarak harcandığını, 10 adet reşat altının ve 1 adet 1 dolayım zincirin davalının anne ve babasında bulunduğunu, 12 adet küçük altının da yine davalının annesi ve babasında iken davalı tarafından satılarak harcandığını belirterek davalı tarafta bulunan 11 adet bilezik, 10 adet reşat altın, 12 adet küçük altın, 1 dolayım zincirin mevcut ise aynen teslimine mevcut değil ise bedellerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacının evden kaçarak ayrıldığını, ayrılırken de eşyalarını ve ziynet eşyalarını da alarak gitmiş olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davacının ispatlanamayan davasının reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak;
2-Dava, ziynet alacağı istemine ilişkindir.
Türk Medeni Kanunu’nın 6. maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin iddia ettiği olayları kanıtlaması gerekir.
Davacı, 11 adet bilezik, 10 adet reşat altın, 12 adet küçük altın, 1 dolayım zincir talebinde bulunmuş, davalı ise davacının evi terk ederken altınları beraberinde götürdüğünü savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, her ne kadar ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiş ise de davalının aynı zamanda babası olan tanık ..., kendisinin tarafların barışması halinde davacıya iade edilmek üzere 4 adet bileziği muhtara teslim ettiğini beyan etmiş, tanık olarak dinlenen muhtar ... ise bu beyanı doğrulamıştır.
Hal böyle olunca kabul edilen 4 bilezik yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken tümden reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olmuş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle davacı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.