Abaküs Yazılım
18. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/17067
Karar No: 2014/564
Karar Tarihi: 16.01.2014

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 2013/17067 Esas 2014/564 Karar Sayılı İlamı

18. Hukuk Dairesi         2013/17067 E.  ,  2014/564 K.
  • NÜFUS KAYDININ DÜZELTİLMESİ SOY BAĞININ REDDİ GÖREVLİ MAHKEME
  • TÜRK MEDENİ KANUNU (TMK) (4721) Madde 282
  • TÜRK MEDENİ KANUNU (TMK) (4721) Madde 36
  • TÜRK MEDENİ KANUNU (TMK) (4721) Madde 39
  • TÜRK MEDENİ KANUNU (TMK) (4721) Madde 285
  • TÜRK MEDENİ KANUNU (TMK) (4721) Madde 286
  • TÜRK MEDENİ KANUNU (TMK) (4721) Madde 291
  • AİLE MAHKEMELERİNİN KURULUŞ, GÖREV VE YARGILAMA USULLERİNE DAİR KANUN (4787) Madde 4
  • NÜFUS HİZMETLERİ KANUNU (5490) Madde 35
  • NÜFUS HİZMETLERİ KANUNU (5490) Madde 36
  • HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU (HMK) (6100) Madde 33

"İçtihat Metni"

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
İzmir 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin ihbarı üzerine İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı 04.10.2012 tarihli davanamesinde; davalılardan R... D..."in, E.. S.. isimli şahıstan evlilik dışı doğmuş olan 01/10/2000 doğumlu çocuğu TC No ile Ö...S... ismi ile, diğer davalı M.. B.."ün ölmüş olan Y... B... ile evliliğinden olma 01/10/2000 doğumlu çocuğu 33676624300 TC No ile M... S... ismi ile, davalılar A... ve E.. S.."nun evliliklerinden olma ikiz çocukları olarak evlilik hanelerinde nüfusa kaydettirdikleri, haklarında nesep değiştirmek ve memura yalan beyanda bulunmak, suçlarından dolayı İzmir 15. Asliye Ceza Mahkemesinin 2004/58 esas ve 2005/357 karar sayılı mahkeme kararı ile mahkum oldukları, Ö... ve M... S..."nun davalılar A... ve E.. S.."nun Konya İli K... İlçesi H.. Y... M... Mahallesi cilt:36 hane:123 deki kayıtlarının iptali ile, Ö... S..."nun davalılar R.. S.. (Demir) ve E.. S.."nun evlilik hanelerine, M... S..."nun davalı M.. B.. ile 14/10/2010 tarihinde ölmüş olan eşi Y... B..."ün evlilik hanelerine tesciline karar verilmesi istenmiş, mahkemece istemin soybağını ilgilendirdiği değerlendirilerek aile mahkemesinde görülmesi gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun 33. maddesi uyarınca olayları açıklamak taraflara hukuki niteleme hakime aittir. Davada öncelikle çözümlenmesi gereken husus; davanın soybağı ya da nüfus kayıtlarının düzeltilmesi davası olup olmadığı meselesidir. Bilindiği üzere nesep, birbirinin soyundan gelen kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Bu kavram içerisinde kan bağının yanında hukuki münasebetin de bulunması, diğer bir ifadeyle kan bağının hukuk düzeninin aradığı koşullar içerisinde oluşması zorunludur. Türk Medeni Kanunu"nun 282. maddesi uyarınca ""Çocuk ile ana arasında soybağı doğumla kurulur. Çocuk ile baba arasında soybağı, ana ile evlilik, tanıma veya hakim hükmüyle kurulur. Soybağı ayrıca evlat edinme yoluyla da kurulur."" Ayrıca kısaca af kanunları olarak nitelendirilen “Bir evlenme aktine dayanmayan birleşmelerden doğan çocukların neseplerinin düzeltilmesine” ilişkin kanunlara göre de soybağı düzeltilebilir. (HGK 30.01.2008 gün 2008/2-36-47 sayılı kararından) Çocuk ile ana arasında soybağı, doğumla kendiliğinden kurulur. Çocuk ile annesi arasındaki soybağının tesisi için, hükme gerek bulunmadığından, çocuğun annesi ile soybağı ilişkisinin kurulması değil, çocuğu doğuran kadının kim olduğunun tespiti dava konusu edilebilir.
Öte yandan Türk Medeni Kanunu"nun 36/1. maddesine göre kişisel durum, bu amaçla tutulan resmi sicille belirlenir. Aynı Kanunun 39. ve Nüfus Hizmetleri Kanunu"nun 35/1. maddesi uyarınca ""Kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiçbir kaydı düzeltilemez ve kayıtların anlamını ve taşıdığı bilgileri değiştirecek şerhler konulamaz. Ancak olayların aile kütüklerine tescili esnasında yapılan maddî hatalar nüfus müdürlüğünce dayanak belgesine uygun olarak düzeltilir.""
Kişisel durumlardaki değişikliklerin nüfus kaydında belirtilmesi ve doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi ile “nüfus kayıtlarının düzeltilmesi” anlaşılır (Ergun Özsunay, Gerçek Kişilerin Hukuki Durumu, İstanbul 1982, s:243). “Kayıt düzeltilmesi”, aile kütüğüne düşürülmüş nüfus kaydının bir kısmının “düzeltilmesi” veya “değiştirilmesi”dir. Nüfus kütüklerindeki “doğru olmayan kayıtların” düzeltilmesi için mahkemeden karar alınması zorunludur. İşte bu noktada, nüfus kütüğünde yer alan “doğru olmayan kayıtlar”, ilgilileri veya Cumhuriyet Savcısı tarafından açılacak olan “kayıt düzeltme davası” ile gerçek durumuna uygun hale getirilebilir ki, bu dava uygulamada “nüfus kaydının düzeltilmesi davası” olarak adlandırılmaktadır. Önemle vurgulanmalıdır ki; zamanaşımı ve hak düşürücü süreye bağlı olmayan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda, her türlü kanıta başvurulabilir (YHGK, 11.02.1998, 2-87/77). Şu durumda; nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davada resmi kayıt ve belgelere başvurulabileceği gibi, tanık da dinlenebilecektir (Özsunay, age. S:244; Bilge Öztan, Şahsın Hukuku Hakiki Şahıslar, Ankara 1997, s:210). Görüldüğü üzere; nesebin reddi davası ile kayıt düzeltme davası, sonuçları (hane dışına çıkarmak) bakımından benzerlik göstermekte ise de, içerik ve yargılama kuralları açısından kendi özel hükümlerine bağlıdır. Nesebin reddinde, kişisel duruma ilişkin nüfus kaydında yer alan bilgi “doğru” olarak doğmuş ve kütüğe tescil edilmiştir. Ancak bu doğru daha sonra “nesebin reddi davası” ile teknik anlamda bir yanlışlığa dönüştürülmüştür. Nüfus kadının düzeltilmesi davasında ise, nüfus kaydının “gerçek durumu” yansıtmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirildiğinden söz edilmesi gereklidir. (HGK 30.01.2008 gün 2008/2-36-47 sayılı kararından)
Somut olayda; davalılar A... ve E.. S.."nun 22.10.2003 tarihinde evlendikleri ve davalı A..."ın hem İsveç hem de Türkiye Devleti pasaportu taşıdığı, davalı A..."ın ağabeyi E.. S.. ile onun gayriresmi eşi olan R... D..."in (18.07.2012 tarihinde evlenmişler) çocukları Ö... ile yine davalı A..."ın ablası M.. B.."ün ölmüş olan eşi Y...B... ile evliliğinden olma M.... adlı çocuğu 01.10.2000 tarihinde ikiz doğmuş ve kendi çocukları gibi nüfusa kaydettirdikleri, bu eylemleri sebebiyle nesep değiştirmek ve memura yalan beyanda bulunmak suçlardan dolayı İzmir 15. Asliye Ceza Mahkemesinin 2004/58 esas ve 2005/357 karar sayılı mahkeme kararı ile mahkum oldukları anlaşılmaktadır. Davanamenin kabulü halinde, yukarıda da açıklandığı gibi; çocukların kayden baba ve annesi görünen A... ve E...yönünden nüfus kaydının “gerçek durumu” yansıtmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirildiğinden ve tarafların bundan haberdar olduklarından söz edilmesi gereklidir. Bu yönlerden dava soybağı davası değil, nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır. Anne olduğu iddia edilen R...ve M... yönünden soybağının olamayacağı tartışmasızdır. Baba olduğu iddia edilen E... yönünden; R..."ın Ö..."ın annesi olduğunun tespiti halinde adı geçenler yönünden soybağı hakim hükmüyle değil Türk Medeni Kanunu"nun 282. maddesi uyarınca evlilik ile kurulmuş olacaktır. Yine baba olduğu iddia edilen Y... yönünden M..."in M..." annesi olduğunun tespiti halinde adı geçenler evli olduğuna göre ""evlilik içi doğum"" olacağından Türk Medeni Kanunu"nun 285/1. maddesindeki babalık karinesi geçerli olacaktır. Bu karine uyarınca ""koca"" yasa gereği ""baba"" olacağından ayrıca koca yönünden soybağı incelenemeyecektir. Bu halde aynı yasanın 286 ve 291. maddeleri uyarınca koca, çocuk veya koşulların gerçekleşmesi halinde diğer ilgililerin soybağının reddi davası açmaları gerekir. Davanamedeki iddialarının kabulü halinde baba olduğu iddia edilen E... ile Y..." yönünden soybağı ilişkisi R... ve M...in anne olduklarının tespiti halinde yasa gereği kendiliğinden gerçekleştiğinden bu halde de soybağı davasından sözedilemez. Açıklanan nedenlerle davada görevli mahkeme 4787 sayılı Kanunun 4. maddesi gereğince aile mahkemesi olmayıp 5490 sayılı Yasanın 36. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesidir. Görev kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden gözetilir.
Mahkemece; işin esasının incelenmesi, davanın kabulü halinde hakları etkilenecek muhtemel mirasçılarının davaya katılımı sağlanması, delillerin toplanması, DNA incelemesi de yapıldıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 16.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi