18. Ceza Dairesi 2019/23628 E. , 2020/7573 K.
"İçtihat Metni"
KARAR
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda Mudurnu Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 18/07/2019 tarihli ve 2019/221 soruşturma, 2019/85 esas, 2019/85 sayılı iddianamenin iadesine dair Mudurnu Asliye Ceza Mahkemesinin 18/07/2019 tarihli ve 2019/83 iddianame değerlendirme sayılı kararına karşı Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin mercii Bolu 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 15/08/2019 tarihli ve 2019/350 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
İstem yazısında; "Dosya kapsamına göre, Mudurnu Asliye Ceza Mahkemesinin 18/07/2019 tarihli kararı ile, "soruşturma dosyasında bulunan Bolu İzzet Baysal Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi sağlık kurulu tarafından tanzim edilen 16/06/2014 tarihli rapor incelendiğinde de ifadelerine itibar edilemeyeceği tıbbi kanaatine varıldığını bildirir rapor düzenlendiği görülmüş, ancak soruşturma aşamasında bu bilgi ve belgelerden yola çıkarak şüphelinin tam teşekküllü bir devlet hastanesinden veya adli tıp kurumunun ilgili ihtisas dairesinden işlemiş olduğu iddia edilen suçun hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğinin bulunup bulunmadığı, cezai ehliyetinin olup olmadığı konusunda rapor aldırılmadığı, bu raporun aldırılmasının soruşturmanın ve kovuşturmanın selahiyeti açısından zaruri olduğu" gerekçesi ile iddianamenin iadesine karar verildiği,
Mudurnu Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/177 esas, 2014/299 sayılı kararı ile şüphelinin kısıtlandığı,
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun "Akıl Hastalığı" başlıklı 32. maddesinin ; " (1) Akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez. Ancak, bu kişiler hakkında güvenlik tedbirine hükmolunur. (2) Birinci fıkrada yazılı derecede olmamakla birlikte işlediği fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği azalmış olan kişiye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yirmibeş yıl, müebbet hapis cezası yerine yirmi yıl hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek ceza, altıda birden fazla olmamak üzere indirilebilir. Mahkûm olunan ceza, süresi aynı olmak koşuluyla, kısmen veya tamamen, akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri olarak da uygulanabilir." şeklinde olduğu,
Benzer bir olay nedeni ile Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 06/07/2017 tarihli ve 2017/2503 esas, 2017/3752 karar sayılı ilamı ile; "... Konu ile ilgili olarak Yagıtay 13. Ceza Dairesinin 30/11/2011 tarih ve 2011/17629 esas, 2011/6976 karar sayılı ilamında yeni Türk Ceza Adalet sisteminde benimsenen kişilerin lekelenmeme hakkı ile eksiksiz soruşturma ve tek celsede duruşma prensipleri uyarınca soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcılığının makul sürede bütün delilleri toplamaları, sadece mahkumiyetle sonuçlanacağını değerlendirdikleri hususları dava konusu yapmaları, beraatle sonuçlanacağını değerlendirdikleri hususları dava konusu yapmamaları yani bir nevi fitre görevi yapmaları gerektiği, .... Dosya kapsamına göre suça sürüklenen çocuk hakkında işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişip gelişmediği hususunda rapor aldırılması gerekliliği ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının düzenlenen iddianamede müşteki olarak gösterilmesi gerektiği hususlarındaki iade sebepleri yerinde olup bu iki nedene ilişkin kanun yararına bozma talebinin kabulü gerektiği ve diğer iade nedenlerine yönelik talebin ise yerinde olmadığı anlaşıldığından," şeklinde de belirtildiği üzere,
Şüpheli hakkında soruşturma evresinde, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamadığı veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olduğu yönünde rapor alınsa dahi, bu durumda olan şüpheli hakkında akıl hastalarına güvenlik tedbirine hükmedilmesi gerekeceği, bu yöndeki araştırma ve değerlendirmenin ise mahkemesine ait olduğu gözetilmeksizin, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir." denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesinde, kanun koyucu, kanunun kapsamını; ceza muhakemesinin nasıl yapılacağı hususundaki kurallar ile bu sürece katılan kişilerin hak, yetki ve yükümlülüklerini düzenlemek şeklinde belirtmiştir. Ceza yargılaması içerisinde iddia faaliyetini yürüten savcılık makamını ülkemizde Cumhuriyet Başsavcılıkları temsil etmektedir. Cumhuriyet Savcısı"nın soruşturma aşamasındaki bazı görev ve yetkileri de CMK"nın 160 vd maddelerinde düzenlenmiştir. Yürüttüğü soruşturmadan bir sonuç çıkartmak görevi olan savcı, CMK"nın 170/2. maddesine göre “soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı bir iddianame düzenler” şeklindeki düzenlemeden Cumhuriyet Savcısı"nın yaptığı soruşturma neticesinde çıkardığı sonuçlardan birinin İddianame düzenlemek olduğu anlaşılmaktadır.
CMK"nın tanımlar başlıklı 2. maddesinden; soruşturma aşamasının, Kanuna göre yetkili mercilerce suç şüphesinin öğrenilmesinden iddianamenin kabulüne kadar geçen evreyi, kovuşturma aşamasının ise iddianamenin kabulüyle başlayıp, hükmün kesinleşmesine kadar geçen evreyi kapsadığı anlaşılmaktadır. O halde iddianamenin düzenlenip mahkemeye verilmesinden mahkemece iddianamenin kabulüne kadar geçen süre de soruşturma aşaması içerisinde kabul edilmelidir.
CMK"nın 174. maddesinde iddianamenin iadesi müessesi düzenlenmiştir. Bu kurumla, kamu davasının açılmasından evvel kanuni şartları taşımayan, yeterli bilgileri içermeyen ve hatalı düzenlenen iddianamelerin bir nevi süzgeçten geçirilip filtrelenerek yargının faaliyetinin hızlandırılması, makul sürede yargılamanın gerçekleştirilmesi, gereksiz davaların önüne geçilmesi, lekelenmeme hakkının korunması amaçlanmaktadır.
CMK’nın 174. maddesinde iddianamenin iadesi sebepleri sınırlı sayıda gösterilmiştir. Bu sebepler dışında iddianamenin iade edilmesi ceza adalet sistemimizde kabul edilmemiştir.
İnceleme konusu somut olayda; şüpheli ... hakkında kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan iddianame düzenlendiği, Mudurnu Asliye Ceza Mahkemesi"nin 18.07.2019 tarih ve 2019/83 İddianame değerlendirme numarası ile "Bolu İzzet Baysal Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi sağlık kurulu tarafından tanzim edilen 16/06/2014 tarihli rapor incelendiğinde de ifadelerine itibar edilemeyeceği tıbbi kanaatine varıldığını bildirir rapor düzenlendiği görülmüş, ancak soruşturma aşamasında bu bilgi ve belgelerden yola çıkarak şüphelinin tam teşekküllü bir devlet hastanesinden veya adli tıp kurumunun ilgili ihtisas dairesinden işlemiş olduğu iddia edilen suçun hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğinin bulunup bulunmadığı, cezai ehliyetinin olup olmadığı konusunda rapor aldırılmadığı" gerekçesiyle iddianamenin iade edildiği, iade kararına itiraz edildiği ve bu vaki itirazın da reddedildiği anlaşılmaktadır.
Soruşturma aşamasında şüphelinin Türk Ceza Kanunu’nun 32. maddesi kapsamında işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin önemli derecede azalıp azalmadığına ilişkin olarak rapor aldırılmamasının iddianamenin iadesi sebebi yapılamayacağı, şüpheli hakkında soruşturma evresinde işlediği suçun hukukî anlam ve sonuçlarını algılamayacak durumda olup, davranışlarını yönlendirme yeteneğinin önemli ölçüde azalmış olduğu ve 5237 sayılı Kanunun 32/1. maddesinden istifade edebileceği yönünde rapor alınsa dahi, bu durumda olan kişiye ceza verilmeyeceğinin anılan fıkrada düzenlenmiş bulunması karşısında, akıl hastası olan şüpheli hakkında Cumhuriyet Başsavcılığınca kovuşturmaya yer olmadığına karar verilemeyeceği, mahkemesince yapılacak yargılama sonucunda, suçun sabit olması halinde anılan madde kapsamında kaldığı anlaşılan sanık hakkında ceza verilmeyip, güvenlik tedbirine hükmedilmesi gerekeceği, suçun sabit olmaması halinde ise beraat kararı verileceği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, Kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- Şüpheli ... hakkındaki Bolu 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 15/08/2019 tarihli ve 2019/350 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2- CMK’nın 309/4-a fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, dosyanın Yüksek Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 17/06/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.