Esas No: 2015/2939
Karar No: 2016/937
Karar Tarihi: 28.01.2016
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/2939 Esas 2016/937 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 25/11/2014 tarih ve 2013/133-2014/382 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 26/01/2016 günü hazır bulunan davacılar vekili Av. ... ile davalılar vekilleri Av. ... ve Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkili ...."ın davalı şirketin kuruluşundan beri ortağı ve son yıllarda yönetim kurulu üyesi olduğunu, diğer davacının da davalı şirketin ortağı ve diğer davacının eşi olduğunu, müvekkilinin son zamanlarda şirket faaliyetlerinden haberdar edilmemesi ve şirket dışına itilmeye çalışılması üzerine şirkete ihtarname keşide ettiğini, 11/10/2012 tarihinde olağan genel kurul toplantısı çağrısı yapıldığını, bu toplantının amacının müvekkillerinin hisselerinin 3. kişilere devrinin önlenmesi ve pay devrinde ön alım hakkını kazanmak olduğunu, bu toplantının ertelendiğini, bilahare 23/11/2012 tarihinde olağan genel kurul toplantısı çağrısı yapıldığını, bu toplantıda da önceki amacı taşıyan gündem maddesi konulduğunu, müvekkilinin bu toplantıda itiraz ettiği hususları tutanağa geçirdiğini, davalıların hisse devrinde ön alım hakkı tanımak için gündem oluşturmalarının ve bunu karara bağlamalarının TTK 453. maddesine, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, müvekkiller dışındaki ortakların kendi ticari politikaları için başka bir şirket kurmayı planladıklarını, şirketin karlılığının azaltıldığını, gelirlerin düşürüldüğünü, şirket dışına para aktarıldığını, şirkette resmi kayıtlar dışında gayri resmi kayıtlar tutulduğunu, 2006, 2007, 2008, 2009, 2010, 2011 ve 2012 yıllarında şirketin gayrı resmi satışlar yaptığını öğrendiğini bu satışlar karşısında müvekkiline ödeneceği belirtilen kazanç paylarının çok düşük kaldığını, 4 yıldır kar payı ödenmediğini, şirket mallarının düşük bedellerle satıldığını, .... isimli firma ve diğer firmalardan mal alınmadığı halde sadece KDV bedeli ödenerek faturalar alındığını ve faturalara gönderilen paraların haricen geri alınarak şirket dışına para aktarıldığının öğrenildiğini ileri sürerek, TTK"nın 531. maddesi uyarınca haklı nedenlerle davalı şirketin fesih ve tasfiyesine, davalı şirkete kayyım atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, müvekkilleri ...., ... ve..."in pasif husumet ehliyeti bulunmadığını, dayanılan olayların tamamına yakınının 6102 sayılı Yasa"nın yürürlük tarihi 01.07.2012 tarihinden önce gerçekleşmesi nedeniyle 6103 sayılı Yasa"nın 2. maddesi de nazara alındığında işbu davanın dinlenemeyeceğini, haklı sebeplerin ispatı gerektiğini, şirketin feshi için haklı sebep bulunmadığını, davacıların davayı dayandırdıkları genel kurul kararına itiraz etmelerine rağmen iptal davası açmadıklarını, bunun hakkın kötüye kullanılması teşkil ettiğini, davacıların bilgi alamadıkları iddiasının asılsız olduğunu, davacı ..."in katıldığı toplantılarda olumsuz oy kullanmadığını ibra yönünde oy kullandığını, davacı ..."in uzun yıllardır yönetim kurulu üyesi olması nedeniyle şirket ile ilgili her konuda bilgi sahibi olduğunu, davacı ..."in yönetim kurulu üyeliğinin son bulduğu 23.11.2012 tarihinden geriye doğru 22 yıl boyunca yönetim kurulu üyesi olup haklı sebep olarak dayandığı hususları yeni öğrendiğini belirtmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi MK"nun 2. maddesine de aykırı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, bilgi alma hakkına ilişkin ihlaller yönünden yönetim kurulu üyesi olarak davacının bilgi alma hakkının ihlal edildiği iddiasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, incelemek istediği bilgi ve belgeler ile tarih ve saatinin bildirilmesi durumunda incelemek için hazır bulundurulacağının davacıya bildirildiği, davacının bilgi alma ve özel denetim hakkına ilişkin TTK"nın 437. ve 438. maddelerdeki haklarını kullanmaya yönelik fesih davası öncesinde herhangi bir talepte bulunmadığı, bilgi alma hakkının ihlal edildiğinin ispatlanamadığı, davacının şirket dışına çıkarılmak istendiği, kendisine manevi baskı uygulandığı yönündeki beyanlarının da ispata muhtaç olduğu, devir yasakları bakımından anasözleşmesinde devir yasağı bulunan şirketlere Yür. Kan. 28/7 maddesi uyarınca belirli süre içerisinde TTK"nın 492-498 hükümlerinde yer alan yeni sisteme uyum sağlama zorunluluğu getirildiği ve buna uygun olmayan tüm devir sınırlamalarının kendiliğinden geçersiz olacağının hükme bağlandığı, bu hükme istinaden devir yasaklarına ilişkin değişiklik yapılmadığı gibi halihazırda kanundaki şartları taşımayan böyle bir bağlam hükmünü içeren anasözleşme değişikliklerinin de geçersizliği ileri sürülebilecekken bu yönteme başvurulmadan tali bir yöntem olan şirket feshi müessesine doğrudan doğruya başvurulmasının uygun görülmediği, kar payı dağıtılmaması ve mali hakların ihlal edilmesi iddiası ile ilgili olarak da davacının bu süre zarfında yönetim kurulu üyesi olması ve kar dağıtımında yönetim kurulunun 6762 sayılı TTK"nın 327. maddesi uyarınca yetkili olmasının somut olay yönünden nazara alınması gerektiği, davacıların haklı sebep teşkil ettiğini iddia ettiği olguların varlığını ispat edemediği, TTK"nın 531. maddesinin uygulama şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davalılar ...... ve ... hakkındaki davanın husumet nedeniyle reddine, davalı şirket hakkındaki davanın ispat edilememesi nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
Dava, 6102 sayılı TTK"nun 531. maddesi hükmü uyarınca davalı anonim şirketin haklı sebeplerle feshi istemine ilişkindir.
6762 sayılı TTK"nın 549/1.b.4. maddesi ile 551/2. maddesi hükmünde öngörülen şartların gerçekleşmesi ve haklı nedenlerin bulunması halinde limited şirketler bakımından şirketin feshi, ortağın şirketten çıkması veya çıkarılmasının istenebileceği kabul edilmişken, anonim şirketler bakımından haklı nedenlelerle anonim şirketin feshine olanak tanıyan bir düzenleme bulunmamakta idi. 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK"nın 531. maddesi hükmü ile anonim şirketler bakımında da haklı sebeplerle şirketin feshine olanak tanıyan düzenleme getirilmiştir.
6102 sayılı TTK"nın 531. maddesi “Haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir” hükmünü havidir. Anılan hüküm uyarınca sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden pay sahipleri ancak haklı sebeplerin varlığını kanıtlamaları halinde şirketin feshine karar verilmesini isteyebileceklerdir. Haklı nedenler kanunla tanımlanmadığı için her somut olayın özelliğine göre mahkemelerce taktir edilecektir.
Davalılar vekili “davacı tarafça dayanılan olayların tamamına yakınının 6102 sayılı Yasa"nın yürürlük tarihinden önce gerçekleşmesi nedeniyle 6102 sayılı TTK"nın 531. maddesi hükmünün somut uyuşmazlığa uygulanamayacağını” savunmuştur. Dairemizin yerleşik içtihatlarında (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi"nin 02.06.2014 tarih, 2014/3669 E. 2014/10238 K. sayılı ilamı, 13.06.2013 tarih, 2011/14131 E. 2013/12400 K. sayılı ilamı) “6103 sayılı TTK"nın Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 3. maddesinin "Tarafların iradelerinden bağımsız olarak, kanunla düzenlenen hukukî ilişkilere, bunlar Türk Ticaret Kanunu"nun yürürlüğe girmesinden önce kurulmuş olsalar bile, Türk Ticaret Kanunu hükümleri uygulanır.” hükmü uyarınca anonim şirketin haklı nedenlerle feshini düzenleyen 6102 sayılı TTK’nun 531. maddesi hükmünün yürürlüğünden önceki olaylara uygulanmasının mümkün olduğu kabul edilmiştir. Buna göre 6762 sayılı TTK döneminde meydana gelen hukuki olay ve işlemlerden dolayı haklı sebeple fesih davası açılabilmesi için bu olay ve işlemlerin 6102 sayılı TTK yürürlüğe girdikten sonra da devam etmesi veya etkilerini devam ettirmesi ya da 6762 sayılı yasa döneminde meydana gelen olay, olgu ya da işlemlerin 6102 sayıl Yasa zamanında meydana gelen olay ve olgularla bağlantılı olması gerekmemektedir. 6762 sayılı yasa döneminde gerçekleşen haklı sebeplere dayalı olarak 6102 sayılı TTK’nın 531. maddesi uyarınca anonim şirketin feshi davası açılabilmesi mümkündür. Bu itibarla yapılan açıklamalar karşısında mahkemenin “6762 sayılı TTK’nın yürürlükte olduğu zamanlarda meydana gelmiş olan, ancak 6102 sayılı TTK"nın yürürlüğe girmesinden sonra gerçekleşmiş olan olgularla bağlantılı olan hukuki olay veya işlemlerin 6102 sayılı TTK"nın 531. maddesi kapsamında haklı sebepler çerçevesinde ele alınabileceği”ne yönelik gerekçesi yerinde değil ise de somut uyuşmazlık bakımından 6102 sayılı Yasa"nın 531. maddesinde öngörülen haklı sebeplerin varlığının davacı tarafça kanıtlanamamış olmasına göre sonucu itibariyle doğru olan kararın açıklanan bu gerekçe ile onanması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile sonucu itibariyle doğru olan kararın gerekçesi yazılı şekilde değiştirilerek ONANMASINA,, takdir olunan 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınıp davalılara verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 1,50 TL temyiz ilam harcının temyiz edenlerden alınmasına, 28/01/2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dava, 6102 sayılı Yasa"nın 531. maddesi uyarınca davalı anonim şirketin haklı sebeple feshine ilişkin olup, dava 6102 sayılı Yasa"nın 01/07/2012 tarihinde girmesinden sonra 06/03/2013 tarihinde açılmıştır. Davacıların ileri sürdükleri fesih sebeplerinin tamamının Yasa"nın yürürlük tarihinden önce gerçekleştiği uyuşmazlık konusu değildir.
6103 sayılı TTK"nın Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un 2/1. maddesinin a-b-c bentlerine göre eski kanun zamanında gerçekleşen hukuki olaylara eski kanun, yeni kanun zamanında gerçekleşen olaylar ise yeni kanuna göre değerlendirelecektir. Dolayısıyla kanunların geriye etkili olarak uygulanmaması kuralı bu maddede bir kez daha ifade edilmiştir. Kural bu olmakla birlikte anonim şirketin haklı nedenle feshinin eski TTK"da düzenlenmeyip ilk defa yeni TTK"da düzenlenmiş olması nedeniyle Yürürlük Yasa"sının 3. maddesi gözetildiğinde eski TTK zamanında meydana gelen sebeplere dayanarak anonim şirketin feshinin mümkün olup olmadığının somut davada değerlendirilmesi gerekmektedir. Yasa"nın 3. maddesine göre, eski kanun zamanında kurulan ancak yeni kanun zamanında da varlığını devam ettiren hukuki ilişkiler bakımından eğer hukuki ilişkinin içeriği taraf iradelerinden bağımsız olarak kanun tarafında düzenlenmişse bu hukuki ilişkinin yeni kanunun yürürlüğe girmesinden sonra meydana getireceği hukuki sonuçlar yeni kanuna göre değerlendirelecektir. İçeriği taraf iradeleriyle serbestçe belirlenmiş hukuki ilişkilere (örneğin sözleşme) ise yeni kanun değil, hukuki ilişkinin kurulduğu tarihteki yasa uygulanacaktır. Ancak tarafların iradelerinden bağımsız olarak kanunla düzenlenen hukuki ilişkilere yeni kanunun uygulanacak olması ancak yeni kanunun yürürlüğe girdiği dönemden sonra meydana gelen hukuki olay ve işlemler için söz konusu olacaktır. Yoksa eski yasa zamanında gerçekleşen ve tamamlanan olaylara yeni yasanın uygulanması söz konusu değildir. Buna Yasa"nın 2. maddesi engeldir.
Somut davada, davalı şirket eski yasa zamanında kurulmuş olmasına ve o tarihte anonim şirketin haklı nedenle feshi yasada yer almamasına rağmen yeni yasanın yürürlüğe girmesiyle birlikte Yürürlük Yasası"nın 3. maddesi gereğince davalı şirketin de haklı nedenle feshi talep edilebilecek ise de haklı nedenle fesih sebeplerinin Yürürlük Yasası 2. maddesi gereğince yeni yasanın yürürlüğe girmesinden sonra gerçekleşmesi veya en azından eski yasa zamanında gerçekleşen sebebin yeni yasa döneminde de devam ediyor olması gerekir. Söz konusu olay eski yasa zamanında gerçekleşmiş ve tamamlanmışsa anonim şirketin feshinin tamamlanan olaya dayalı olarak talep edilmesine 3. madde cevaz vermemektedir. Somut davada maddi vakıalar eski yasa zamanında gerçekleşmiş ve tamamlanmış olup bu maddi vakıaların yarattığı olumsuz sonuçlar yeni yasa döneminde ve dava tarihinde hissedilse dahi bu durum şirketin feshi için yeterli olmadığından yasanın yürürlüğe girmesinden sonra açılan işbu davanın bu nedenle reddedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından çoğunluğun mahkeme kararının gerekçesini değiştirerek verdiği onama kararına katılmıyorum.
KARŞI OY
6102 sayılı TTK ile TTK"nın zaman yönünden uygulanma alanları, 6103 sayılı Uygulama Kanun"un 2. maddesinde belirlenmiştir. 6103 sayılı Kanun m. 2/a gereğince, TTK"nın yürürlüğe girdiği tarihten önce meydana gelen olayların hukuki sonuçlarına, bu olaylar hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişlerse, o kanun hükümleri uygulanır. 6103 sayılı Kanun m. 2/b gereğince TTK"nın yürürlüğe girdiği tarihten önce gerçekleşmiş hukuki fiiller, bağlayıcılıkları ve hukuki sonuçları itibariyle, bu tarihten sonra dahi, gerçekleştikleri tarihte yürürlükte bulunan kanuna tabidir. 6103 sayılı Kanun m. 2/c gereğince, TTK"nın yürürlüğe girdiği tarihten sonra meydana gelen olaylara TTK hükümleri uygulanır.
6103 sayılı Kanun"un öngördüğü bu kurallar gereğince, anonim ortaklığın haklı sebeple feshi davasının, ancak TTK"nın yürürlüğe girdiği tarihten sonra meydana gelen hukuki olgulara dayalı olarak açılması mümkün olabilecektir. eTTK döneminde meydana gelen hukuki olay ve işlemlerden dolayı haklı sebeple fesih davası açılabilmesi, ancak bu olay ve işlemlerin, 6102 sayılı TTK yürürlüğe girdikten sonra da devam etmesi halinde sözkonusu olabilir. (Şahin, A: Anonim Ortaklığın Haklı Sebeple Feshi, sh. 49. vd.)
Somut olayda, dava 15/11/2012 tarihinde açılmış ve 6102 sayılı TTK"nın yürürlük tarihinden önceki nedenlere dayanılmıştr. Öncelikle yukarıda açıklanan nedenlerle bu davadan TTK madde 531"in uygulanma olanağı yoktur.
6102 sayılı TTK"nın yürürlük tarihi olan 01/07/2012"den önceki olaylara uygulanma olanağı, tarafların iradesinden bağımsız olarak kanunla düzenlenen hukuki ilişkilerde sözkonusu olmaktadır. (6103 s. Uygulama Kanunu m. 3/1) Anonim ortaklıklar bakımından haklı sebeple feshe ilişkin eTTK"da hüküm bulunmadığı, ancak esas sözleşmenin ortaklığın haklı sebeplerle fesih edilebileceği yönündeki hükümlerinin eTTK madde 434/b. 6 gereğince geçerli olduğu görüşünü Yargıtay"ın bu kabulü karşısında, haklı sebeple feshi düzenleyen TTK m. 531 hükümleri karşısında tarafların iradesinden bağımsız, kanunla düzenlenen hukuki ilişki olarak değerlendirilemez. Başka bir anlatımla şirket esas sözleşmesi ile haklı sebeple fesih ve sonuçlarının düzenlenmesi mümkündür. Bu durum karşısında TTK"nın 531 maddesini, 6103 s. Uygulama Kanunu m. 3/1 kapsamında değerlendirme ve somut olaya uygulama olanağı yoktur.
Tüm bu nedenlerle, davada eTTK"ya göre değerlendirme yapılarak davanın reddine karar verilmesi gerekir. Bu durum karşısında somut olaya TTK m. 531"in uygulanması doğru olmadığından çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.