16. Hukuk Dairesi 2020/8868 E. , 2021/1619 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
...
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu, ...,... Mahallesi çalışma alanında bulunan temyize konu, yüzölçümleri kadastro tutanaklarında yazılı 532, 87, 135 ve 531 parsel sayılı taşınmazlar ... adına; 560, 89, 117 ve 163 parsel sayılı taşınmazlar ... adına; 121, 145 ve 265 parsel sayılı taşınmazlar 1/4 payla ..., 3/8 payla ... ve 3/8 payla ... adına ve 5, 7, 328, 307, 326, 688 ve 729 parsel sayılı taşınmazlar ise eşit paylarla ... ve ... adlarına ayrı ayrı tapu kaydı, taksim, hibe, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tespit ve hükmen tescil edilmişlerdir. Davacı ... miras yoluyla gelen hakka dayanarak, tapu iptali ve miras payı oranında adına tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, temyize konu 5, 7, 87, 89, 117, 121, 135, 145, 163, 265, 307, 326, 328, 531, 532, 560, 688 ve 729 parsel sayılı taşınmazların ayrı ayrı tapu kayıtlarının iptali ile 1/3 payın davacı adına, kalan payların ise hisseleri oranında malikleri adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı ..., ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve dinlenen tanık beyanları nazara alınarak, davacının davasını kısmen ispat ettiği gerekçesiyle yazılı karar verilmiş ise de, yapılan araştırma inceleme ve uygulama da hüküm için yetersizdir. Davacı ..., çekişmeli taşınmazların müşterek muristen intikal ettiğini ileri sürerek, miras payının adına tescili istemiyle dava açmıştır. Davalılar ise, çekişmeli taşınmazların kendilerine ait olduğunu savunmuşlardır. Buna göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, taşınmazların öncesinin kime ait olduğu, kök muristen kalıp kalmadığı noktasında toplanmaktadır. Çekişmeli taşınmazların müşterek muristen kaldığını ispat yükü davacı taraf üzerindendir. Ne var ki, Mahkemece mahallinde 15.04.2015 tarihinde keşif yapılmış ise de, usule aykırı olarak, yapılan keşifte yerel bilirkişi dinlenilmediği gibi, davacının tek tanığı da duruşmada dinlenilmiş ve bu tanığın beyanları ile yetinilerek hüküm kurulması cihetine gidilmiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için Mahkemece, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte, dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, dava konusu taşınmazların kime ait olduğu, kimden kime ne şekilde intikal ettiği, kim tarafından, ne zamandan beri ve hangi hakka dayalı olarak kullanıldığı, tarafların müşterek murisi İbrahim Borazan’dan gelip gelmediği hususlarında somut olaylara dayalı olarak bilgi alınmalı, beyanlar arasında çelişki oluştuğu takdirde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkinin giderilmesine çalışılmalı, çelişkinin giderilememesi halinde hangi beyana ne sebeple üstünlük tanındığı gerekçeli kararda tartışılarak açıklanmalı ve bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle bir hüküm kurulmalıdır. Mahkemece bu hususlar göz önünde bulundurulmaksızın eksik araştırma ve inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
24.02.2021 gününde oybirliği ile karar verildi.