11. Hukuk Dairesi 2015/2882 E. , 2016/908 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 04/11/2014 tarih ve 2012/187-2014/248 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 26/01/2016 günü hazır bulunan asıl ve birleşen davada davacı vekili Av. ... ile asıl ve birleşen davada davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl ve birleşen davada davacı vekili, müvekkilinin “şekil+ ....” ibareli .... nolu markasının 7. sınıfta tescilli olduğunu ve bu ibareyi 14.11.1986 yılından beri ticaret unvanı olarak kullandığını, bu ibareyle piyasada tanındığını, davalının ise aynı ibareyi ticaret unvanı olarak kullanıp ..... no ile marka tescilini sağlamasının müvekkilinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek, davalı markasının hükümsüzlüğüne, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, men’ine, davalı ticaret unvanının terkinine, fazlaya ilişkin haklar saklı olarak şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminat, 25.000,00 TL manevi tazminat ile 5.000,00 TL itibar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, marka hakkına tecavüz ile ilgili istemin kabulüne ilişkin verilen karar Dairemizce bozulmuş, bozmaya uyulmuş, dava konusu olayda sessiz kalma sebebiyle hak kaybının gerçekleşmesi için bütün koşulların oluştuğu, bu sebeple davacının açmış olduğu davanın, dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiği, dava açma hakkının kötüye kullanılması olduğu, aynı gerekçe ile davacının ticaret unvanına tecavüzden ve haksız rekabetten de söz edilemeyeceği, davacının usulüne uygun bir şekilde 1997 yılında tescil ettirilmiş davalı ticaret unvanını basiretli tacir olmanın bir gereği olarak uzun yıllardır bildiği halde 10 yıldan fazla bir süre terkin talebinde bulunmadığı, bu durumun davacının sessiz kalma sebebiyle hak kaybına uğramasına sebep olduğu, dolayısıyla davacının davalının ticaret unvanının terkinine ilişkin dava açmasının MK"nın 2. madesi anlamında hakkın kötüye kullanılması olarak kabul edildiği gerekçesiyle asıl davada maddi ve itibar tazminatı ile ilgili talepler müracaata bırakıldığından bu istemler yönünden davanın açılmamış sayılmasına, markaya tecavüz, haksız rekabet vs. ilişkin taleplerin uzun süreli sessiz kalma nedeniyle hak kaybına uğraması nedeniyle reddine, yine manevi tazminat talebinin reddine, birleşen davada, davalı markasının hükümsüzlüğü ile ilgili talep yönünden, davalı adına tescilli bir marka olmaması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, ticaret unvanı terkin talebinin uzun süreli sessiz kalma nedeniyle hak kaybına uğraması nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararı, asıl ve birleşen davada davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, takdir olunan 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin asıl ve birleşen davada davacıdan alınıp asıl ve birleşen davada davalıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 30,70 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl ve birleşen davada davacıdan alınmasına, 28/01/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.