
Esas No: 2015/4610
Karar No: 2016/608
Karar Tarihi: 20.01.2016
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2015/4610 Esas 2016/608 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, ... Mahallesi, 525 ada 22 parsel sayılı 5963,34 m² yüzölçümlü taşınmaz, kargir ev ve çay bahçesi niteliği ile davalı ... adına tesbit edilmiştir.
Davacı ... Yönetimi, 03.03.2008 havale tarihli dilekçesiyle, ... Mahallesinde 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesine göre yapılan kadastro çalışmaları sırasında, 502 ada 1 sayılı orman parselinin kuzey kısmı ile 503 ada 1 sayılı orman parselinin kuzey ve doğu kısımlarının orman sınırları dışında bırakılmasına rağmen, eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarında orman olarak gözüktüğünü iddia ederek; tesbitin iptali ve taşınmazların orman olarak sınırlandırılması talebi ile dava açmıştır.
Mahkemece 31.12.2010 tarihli celse de, davacının tek dilekçe ile 90 ayrı parsele dava açtığı hususu değerlendirilerek tefrik kararı verilmiş; 525 ada 22 parsel sayılı taşınmaz için bu dosya üzerinden yapılan yargılama sonucu, davanın reddi ile çekişmeli taşınmazın tesbit gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi ve davalılardan Hazine tarafından esasa yönelik olarak temyiz edilmiştir. Temyiz incelemesi üzerine yerel mahkeme hükmü Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 30/05/2013 tarih ve 2013/2909 E. - 6326 K. sayılı ilâmı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma ilâmında özetle; “Mevcut dava nedeniyle kadastro tutanağının malik haneleri açık bırakılması gerekirken, dava konusu taşınmazın yanılgı sonucu davalı adına tesbit edilmiş olması bu taşınmazın tesbitten önce davalı olduğu gerçeğini değiştirmez. Mahkemece dava konusu taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki; mahkemece öncelikle, dayanılan tapu kayıtlarının ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ve krokileri ile dayanılan tapu kaydının kadastro sırasında başka parsellere revizyon görüp görmediği araştırılarak, bir orman mühendisi, bir fen ve bir ziraat mühendisi marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; orman kadastrosu kesinleşmediğine göre fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmelidir, yapılacak araştırma sonucu, taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, davalı tarafından dayanılan tapu kaydı yerel bilirkişi eliyle (harita ve krokisi veya tevzi yahut iskan haritası) mahallinde uygulanmalı, sınır denetimi yapılmalı, dayanılan tapu kaydının mahalline uyup uymadığı tesbit edilerek tapu kaydı mahalline uyuyor ise, tapu kaydının kapsadığı taşınmazı gösterir fennî bilirkişi tarafından düzenlenecek denetlemeye elverişli krokili rapor alınmalı, taşınmazın orman bilirkişi raporu ve memleket haritası ve hava fotoğraflarındaki konumu dikkate alınarak tapu kaydının 4785 ve 5658 sayılı kanunlar kapsamında hukukî değerini yitirip yitirmediği araştırılmalı, taşınmaz, tapu kaydının (harita veya krokisinin) kapsamı dışında kalmakta ise, iradî terk olgusunun oluşup oluşmadığı, taşınmazda imar ve ihya yapılıp yapılmadığı, davalı yararına zilyetlikle kazanma şartlarının oluşup oluşmadığı hususları araştırılmalı, ziraat bilirkişisinden dava konusu taşınmazın niteliğini belirleyici rapor alınmalı ve oluşacak sonuca göre karar verilmelidir. Kabule göre de; dava konusu taşınmaza ait kadastro tutanağının malik hanesi açık olarak düzenlendiği kabul edildiğinden, hüküm kısmında çekişmeli taşınmazın “tespit gibi tesciline” karar vermek yerine, tescil hükmü kurulacak ise, adına tespit yapılan kişinin kimlik bilgileri yazılmalıdır.” denilmiştir.
Mahkemece bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonunda; davanın reddi ile; ... ili, ... ilçesi, ... mahallesi 525 ada 22 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile, ‘’kargir ev ve çay bahçesi’’ vasfı ile, ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm dacavı ... Yönetimi vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, kısmî ilân süresi içinde açılan kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde 3402 sayılı Kadastro Kanununun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi gereği yapılan kadastro çalışmaları sırasında dava konusu parsel orman sınırları dışında bırakılmış, kısmî ilân süresi içinde ... Yönetimince dava açılmış olması nedeni ile kadastro çalışmaları kesinleşmemiştir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırma sonucunda çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 20/01/2016 gününde oy birliği ile karar verildi.