Abaküs Yazılım
5. Ceza Dairesi
Esas No: 2013/5039
Karar No: 2014/9805
Karar Tarihi: 16.10.2014

Tefecilik - Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2013/5039 Esas 2014/9805 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Altıntaş Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen bir tefecilik davası sonucunda, sanık Ne.. hakkında 2005 öncesi ve sonrası eylemleri ayrı değerlendirilerek suçlamalarla ilgili tüm açıklamalar yapılana kadar karar verilmesi gerektiğine karar verilmiştir. Karar, zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili 5377 sayılı Kanun'un 6. maddesi ve 5237 sayılı TCK'nın 241. maddesiyle ilgili ayrıntılı açıklamalar da içermektedir. Sanığın cezasına, temel cezaların zararın ağırlığı ve suçun işlenme şekli gibi faktörlere göre belirlenmesi gerektiği vurgulanarak, alt sınırdan belirlendiğine dair eleştiri yapılmıştır. Kararda ayrıca, vekalet ücreti ile ilgili hüküm de yer almaktadır. Kanun maddeleri olarak, 5377 sayılı Kanun'un 6. maddesi, 5237 sayılı TCK'nın 241. maddesi, TCK'nın 61. maddesi, TCK'nın 3. maddesi ve CMUK'nın 321. maddesi belirtilmiştir.
5. Ceza Dairesi         2013/5039 E.  ,  2014/9805 K.

    "İçtihat Metni"

    Tebliğname No : 4 - 2011/135528
    MAHKEMESİ : Altıntaş Asliye Ceza Mahkemesi
    TARİHİ : 28/12/2010
    NUMARASI : 2008/156 Esas, 2010/90 Karar
    SUÇ : Tefecilik

    Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
    19/01/2011 havale tarihli dilekçesinin içeriğine göre Hazine vekilinin temyiz itirazının katılan M.. H.. lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin yanısıra temyiz incelemesi sırasında resen tespit edilecek usul ve yasa hükümlerine aykırı hususlara da ilişkin olduğu anlaşılmakla, tebliğnamede “katılan vekilinin temyiz itirazının vekalet ücreti ödenmesi istemi ile sınırlı olduğu” şeklindeki görüşe iştirak edilmemiş, yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sair temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
    Ancak;
    Tefecilik suçunun, 765 sayılı TCK"nın yürürlükte olduğu dönemde, YCGK"nın 03/07/1995 tarih ve 1995/207-236 sayılı Kararında da belirtildiği üzere birden fazla kişiye sürekli ve sistemli bir şekilde faiz karşılığı ödünç para vermek suretiyle çıkar sağlanması, başka bir anlatımla ödünç para verme işinin meslek haline dönüştürülmesi durumunda oluştuğu, suçun yaptırımının ise 2279 sayılı Yasanın 17. maddesinde düzenlendiği,
    01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK"nın 241. maddesinde ise atılı suçun; “Kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para veren kişi,...” biçiminde tanımlandığı, bu düzenlemeye göre suçun oluşması için sanığın yalnızca bir kişiye ödünç para vermesi yeterli olup, bu işi meslek haline dönüştürüp dönüştürmemesinin öneminin bulunmadığı, tefecilik suçunun ekonomi, sanayi ve ticarete ilişkin suçlar bölümü içerisinde yer aldığı, bu bölümün de topluma karşı suçlar kısmı içinde bulunduğu, 5237 sayılı Yasanın 43/1. maddesi, suçun mağdurunun aynı kişi olmasını suçun zorunlu unsuru haline getirmiş iken, 08/07/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5377 sayılı Kanunun 6. maddesi ile anılan madde ve fıkraya eklenen “Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra
    hükmü uygulanır.” hükmü ile zincirleme suçun kapsamının genişletildiği ve mağduru aynı kişi olsun ya da olmasın maddenin son fıkrasındaki istisnalar dışındaki tüm suçlarda zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasının mümkün hale getirildiği, bu nedenle suçun temadi ettiğinden ve birden fazla kişiye ödünç para verilmesinin tek suç oluşturduğundan bahsedilemeyeceği, ancak suçun zincirleme olarak işlenmesinin olanaklı olduğu,
    Ayrıca, kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği anda suçun işlendiği kabul edilmekle birlikte 5237 sayılı Yasanın 241. maddesinde düzenlenen tefecilik suçunun maddede yazılı tipik hareketin bir kez işlenmesiyle oluşan sırf hareket suçu niteliğinde bulunduğu, bu suçun ivaz karşılığında ödünç paranın borç alana verilmesiyle tamamlandığı, suçun tamamlanması için ivazın temin edilmiş olmasının şart olmadığı, hatta ödünç olarak alınan paranın vadesinde geri ödemesinin yapılmamış olmasının da suçun oluşması üzerinde bir etkisinin bulunmadığı, 5237 sayılı Yasa ile getirilen yeni düzenlemenin suçun unsurları bakımından sanıklar aleyhine olması karşısında 01 Haziran 2005 tarihi öncesi ve sonrasındaki eylemlerin ayrı değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğu,
    Tüm bu açıklamalar ışığında dava konusu somut olayda; sanık Ne.. hakkında düzenlenen vergi inceleme raporunda adı geçenin bir kısım şahıslara kazanç elde etmek amacıyla borç para verdiğinin, ancak bu borç para alıp verme işlemlerinin bir kısmının 5237 sayılı TCK"nın yürürlüğe girdiği 01/06/2005"den önceki tarihlere tekabül ettiğinin belirtilmiş olması karşısında, bu raporda ismi geçen tüm şahısların tanık sıfatıyla beyanlarına başvurulup, sanıkdan ivaz karşılığı borç para alıp almadıkları, almışlar ise hangi tarihlerde aldıkları, aralarında yakın akrabalık veya ticari münasebet bulunup bulunmadığı hususlarında açık ve net beyanları tespit edildikten ve buna göre 01/06/2005"ten önce işlenmiş eylemler yönünden dava zamanaşımı sürelerinin dolup dolmadığı da tartışıldıktan sonra sanığın hukuki durumunun tespit edilmesi gerekirken yetersiz gerekçe ile aynı Kanunun 241. maddesi gereğince mahkumiyet kararı verilmesi,
    Kabule göre de;
    Sanığın eylemine uyan yasa maddesinde hapis cezası ile birlikte adli para cezası da öngörülmesine rağmen, sadece hapis cezasına hükmedilmesi,
    TCK"nın 61. maddesi uyarınca temel ceza belirlenirken söz konusu maddenin 1. fıkrasında yedi bent halinde sayılan hususlarla aynı Kanunun 3. maddesinin 1. fıkrasındaki "suç işleyen kişi hakkında fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur" şeklindeki yasal düzenlemeler ile dosyaya yansıyan bilgi ve kanıtlar birlikte ve isabetle değerlendirilip, olayın oluş şekli, meydana gelen zararın ağırlığı, sanığın suçu sürdürmedeki ısrarlı tutumu göz önüne alınarak temel cezaların hak ve nesafete uygun bir şekilde belirlenmesi gerekirken, TCK"nın 3/1. maddesindeki orantılılık ilkesine aykırı olacak şekilde takdirde hataya düşülüp sanık hakkındaki cezanın alt sınırdan belirlenmesi,
    Kendisini vekille temsil ettiren M.. H.. lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi,
    Kanuna aykırı, katılan vekili ve sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 16/10/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi