Abaküs Yazılım
11. Daire
Esas No: 1995/1156
Karar No: 1995/3190
Karar Tarihi: 20.11.1995

Danıştay 11. Daire 1995/1156 Esas 1995/3190 Karar Sayılı İlamı

Daire : ONBİRİNCİ DAİRE
Karar Yılı : 1995
Karar No : 3190
Esas Yılı : 1995
Esas No : 1156
Karar Tarihi : 20/11/995
TASFİYE HALİNDE OLAN ŞİRKET ADINA DÜZENLENEN İHBARNAMENİN ŞİRKET ORTAĞINA TEBLİĞ EDİLMİŞ OLMASI BU KİŞİ HAKKINDA HUKUKİ SONUÇ DOĞURMAYACAĞINDAN DAVA AÇMA EHLİYETİ BULUNMADIĞI HK.
Dava, davacının tasfiye haline girmeden önce ortağı olduğu ... İlaç Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi adına katma değer vergisi beyannamelerini vermemesi nedeniyle 1990 yılı Şubat, Mayıs ayları için resen tarhedilen kaçakçılık cezalı katma değer vergisi ile hiçbir hukuki bağı bulunmadığı halde anonim şirketin nevi değiştirmesi sonucu kurulan ... İlaç Tıbbi Malzeme Sanayi Ticaret ve Pazrlama Limited Şirketi adına aynı nedenle 1990 yılı Nisan-Haziran ayları için resen tarh edilen kaçakçılık cezalı katma değer vergisinin terkini istemiyle açılmıştır. ...Vergi Mahkemesi ... gün ve ... sayılı kararı ile; uyuşmazlığın, 1990 yılı Şubat-Mayıs dönemlerine ait katma değer vergisi beyannamelerinin verilmemesi nedeniyle resen takdir yoluyla davacı adına cezalı katma değer vergisi tarh edilmesinden kaynaklandığının anlaşıldığı, olayda, uyuşmazlık dönemlerine ait beyannamelerinin verilmediği hususu ihtilafsız olduğundan dönem matrahının tespiti için 213 sayılı Kanunun 30/1.maddesi hükmü uyarınca resen takdire gidilmesinin yerinde olduğu, ancak aynı Kanunun takdir komisyonu kararlarında bulunması gerekli hususları düzenleyen 31.maddesinin 8. fıkrasında, takdirin dayanağı ve yapılan takdir hakkında açıklamaların takdir kararlarında yer alması gerektiğine işaret edilmesine karşın cezalı tarhiyatın dayanağı olan takdir komisyonu kararında hiçbir somut bulgu gösterilmeden ve 3065 sayılı Kanunun 10/(a) maddesine göre de vergiyi doğuran mal teslimi ve hizmet ifasının bulunup bulunmadığı araştırılmadan sadece genel ifadelere dayanılarak matrah takdiri yoluna gidildiği anlaşıldığından davacı adına resen takdir yolu ile yapılan cezalı tarhiyatta isabet görülmediği gerekçesiyle kaçakçılık cezalı katma değer vergisini terkin etmiştir. Vergi dairesi müdürlüğü, ilgili vergi ve ceza ihbarnamelerinin şirketin tasfiye işlemlerini sürdürdüğü adreste tasfiye memuruna tebliğ edilemediğinden şirketin baş-
kan yardımcısı davacı ... tebliğ edildiğini, diğer taraftan 17.4.1992 tarih ve ..., ..., ... sayılı ihbarnamelerin ise yanlışlıkla anonim şirkete tebliğ edildiğini belirterek yükümlü adına, beyannamelerin verilmemesi nedeniyle resen takdir sonucu yaptıkları cezalı tarhiyatta isabetsizlik olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.
Temyiz konusu; tasfiye haline girmeden önce kurucu ortağı olduğu ... İlaç Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi adına ve hiçbir bağlantısı olmadığı halde anonim şirketinin nevi değiştirmesi sonucu kurulan ... İlaç Tıbbi Malzeme Sanayi Ticaret Pazarlama Limited Şirketi adına ilgili dönem beyannamelerinin verilmemesi nedeniyle resen takdir yolu ile tarh edilen kaçakçılık cezalı katma değer vergisini, limited şirket adına düzenlenen ihbarnamelerle ilgili olarak hüküm tesis etmeyip, davayı, salt anonim şirket ile ilgili kaçakçılık cezalı katma değer vergisi açısından irdeleyerek söz konusu cezalı tarhiyatı kaldıran mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun "Kanuni temsilcilerin ödevi" başlıklı 10.maddesinde, tüzel kişilerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri tarafından yerine getirileceği belirtilmiş olup, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun "Tasfiye halinde vazifeliler" başlıklı 32.maddesinde, hükmi şahısların tasfiyesinde bunların borçlu bulundukları amme alacaklarını ödeme ve bu kanun hükümlerinin tatbikiyle ilgili vecibelerin tasfiye memurlarına geçeceği hükmüne yer verilmiştir.
213 sayılı Kanunun "Tebliğ yapılacak kimseler" başlıklı 94.maddesinde ise, tebliğin, mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılacağı, tüzelkişilere yapılacak tebliğin de, bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerine yapılacağı hususu hüküm altına alınmış, aynı Kanunun "Vergi mahkemesinde dava açmaya yetkili olanlar" başlıklı 377.maddesinin 1.fıkrasında da, mükelleflerin ve kendilerine vergi cezası kesilenlerin, tarh edilen vergilere ve kesilen cezalara karşı vergi mahkemesinde dava açabilecekleri belirtilmiştir.
Olayda, 5.12.1989 gün ve 2415 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde de ilan edildiği üzere anonim şirketin 7.10.1989 tarihinde akdedilen olağanüstü genel kurul toplantısında şirketin fesih ve tasfiyesine karar verildiği, aynı genel kurul toplantısında alınan kararla tasfiye memurluğuna ... adlı şahsın getirildiğinin anlaşılmasına karşın, şirket adına tasfiye halinde bulunduğu dönemlerden olan 1990 yılı Şubat Mayıs ayları için düzenlenen vergi ve ceza ihbarnamelerinin 7.10.1989 tarihinde tasfiyeye girmesi nedeniyle şirketi temsile yetkisi bulunmayan ve tasfiyeden önceki dönemde şirket kurucu ortağı olan davacı ...'e tebliğ edildiği, adı geçen kişinin de kendi adına açtığı dava sonucu söz konusu vergi ve ceza ihbarnamelerinde yer alan cezalı tarhiyatın kaldırılması isteminde bulunduğu anlaşılmıştır.
Yukarıda sözü edilen kanun hükümleri ve olayın meydana geliş biçimi gözönüne alındığında, ... İlaç Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi adına düzenlenen uyuşmazlık konusu vergi ve ceza ihbarnameleri davacıya tebliğ edilmiş ise de, şirket adına düzenlenen ihbarnamenin davacıya tebliğ edilmiş olması, davacı yönünden hüküm ifade etmemektedir. Zira adına düzenlenmeyen vergi ve ceza ihbarnamelerinde yer alan vergi ve cezaların terkini isteminde, davacının menfaatinden söz edilemez. Bu itibarla, adına düzenlenmeyen ve yasal olarak kendisine tebliğ edilmemesi gereken ihbarnamelere karşı davacının dava açma hakkı bulunmamaktadır. Söz konusu ihbarnamelere dayanılarak davacının vergi ve cezadan sorumlu tutulması ve takip edilmesi de mümkün değildir.
Aynı ilkeler, 213 sayılı Kanunun 371/1.maddesi gözönünde bulundurulduğundan,... İlaç, Tıbbi Malzeme Sanayi Ticaret ve Pazarlama Limited Şirketi ile hiç bir hukuksal bağı olmayan davacının anılan limited şirket adına düzenlenen vergi ve ceza ihbarnamelerinde yer alan vergi ve cezaların terkini isteminde de geçerlidir.
Mahkemece yukarıda belirtilen gerekçeler doğrultusunda tarhiyatın terkin edilmesi gerekirken, takdirin dayanağı bulunmadığından söz edilerek terkin kararı verilmesinde sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir.
Bu nedenle, temyiz isteminin reddine karar verildi.

AYRIŞIK OY:
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 94.maddesinde, "Tebliğ mükelleflerce, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılır. Tüzel kişilere yapılacak tebliğ bunların başkan ve müdür veya kanuni temsilcilerine yapılır. Tüzel kişilerinmüteaddit müdür veya temsilcisi varsa tebliğin bunlardan birine yapılması kafidir..." hükmü yeraldığından, aynı kanunun 377.maddesinde düzenlenmiş olan ve mükellefler ile kendilerine vergi cezası kesilenlere tanınmış olan dava hakkının yukarıda yer alan 94.maddeye uygun olarak yapılan bir tebligata karşı kullanılabilmesi gerekmektedir. Olayda dava konusu vergi ve ceza ihbarnamelerin muhatabı ... İlaç Tıbbi Malzeme Sanayi Limited Şirketi ile ... İlaç Tıbbi Malzeme Sanayi Ticaret ve Pazarlama Anonim Şirketidir. Bu ihbarnamelerin tasfiyeye girmeden önce anonim şirkete ortak olan davacıya tebliğ edildiği ve adı geçen kişinin kendisini vergi mükellefi olmadığını ileri sürerek tebliğ konusu kaçakçılık cezalı katma değer vergisinin terkini talebiyle dava açtığı hususu tartışmasızdır.
Şirket adına düzenlenen ihbarname, tebligatları alan davacı yönünden hukuki bir sonuç doğurmaz. Bu durumda tebligatın bunu alan ortağı teblige konu cezalı tarhiyatın borçlusu durumuna getirdiğini kabule olanak bulunmadığından davacının kendi hakkında hiçbir hukuki sonuç doğurmayan tebligat üzerine kendi adına dava açması da mümkün değildir.
Öte yandan sözkonusu tebligat, davalı idarece vergi ve cezanın cebren takibi için davacı nezdinde takibata geçilmesine ve haciz işlemlerine de imkan vermeyeceğinden davada menfaat alakasından da söz edilemez.
Bu durumda davanın ehliyet yönünden reddi gerekirken işin esasını inceleyen mahkeme kararının yukarıda açıklanan gerekçe ile bozulması gerektiği görüşü ile karara karşıyız.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi