Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/5702
Karar No: 2018/9907
Karar Tarihi: 27.11.2018

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2018/5702 Esas 2018/9907 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2018/5702 E.  ,  2018/9907 K.

    "İçtihat Metni"


    Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi


    Davacı ... Başkanlığı vekili, zararlandırıcı sigorta olayı sonucu sürekli iş göremez durumuna giren sigortalıya yapılan sosyal sigorta yardımları nedeniyle uğranılan zararın, 506 sayılı Kanunun 10 ve 26. maddeleri gereğince davalılardan teselsül hükümlerine göre tazminine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulü yönünde hüküm kurulmuştur.
    Hükmün, davacı kurum ve davalı ... vekillerince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Davalı işveren tarafından hizmet akdine dayalı olarak çalıştırılan sigortalının, sürücü olarak işverene ait araçta görevlendirildiği, bu sırada tek taraflı trafik-iş kazasının meydana geldiği anlaşılmakta olup; alınan bilirkişi raporunda kazalının %50, işverenin %50 oranında kusurlu olduğu belirlenmiş, mahkemece, anılan saptamaya ve 506 sayılı Kanunun 10. maddesine dayalı olarak davalıların, müştereken ve müteselsilen %50 oranında sorumlulukları benimsenerek ve 10.madde hükümleri doğrultusunda BK 43-44 maddesi gözetilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanunun 26. maddesindeki halefiyet ilkesi uyarınca, Kurumun rücu alacağı; hak sahiplerinin tazmin sorumlularından isteyebileceği maddi zarar (dış tavan) miktarı ile sınırlı iken, Anayasa Mahkemesi’nin, 21.03.2007 gün ve 26649 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 23.11.2006 gün ve 2003/10 Esas - 2006/106 Karar numaralı kararı ile 26. maddedeki “sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere” ibarelerinin Anayasaya aykırılık nedeniyle iptaline karar verilmiştir. Anayasa’nın 153. maddesine göre, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararlarının, Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmesi ve giderek elde bulunan ve kesinleşmemiş tüm davalarda uygulanmasının zorunlu olması; iptal kararının Resmi Gazetede yayımlandığı 21.03.2007 gününden sonra Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 76’ncı maddesi uyarınca yürürlükteki kanunları uygulamakla yükümlü bulunan mahkemelerin ve Yargıtay’ın yürürlükten kalkan bir yasa maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkilerinin bulunmadığının kabulünün doğal bulunması; 26. maddedeki anılan ibarelerinin iptali ile Kurumun rücu hakkının, kanundan doğan, kendine özgü, sigortalı veya hak sahiplerinin hakkından bağımsız basit rücu hakkına dönüşmüş olması karşısında, ilk peşin değerli gelirlerin; tazmin sorumlularının kusuruna karşılık gelen tutarıyla sınırlı şekilde hüküm kurulması gereklidir.
    Bu bağlamda hemen belirtmek gerekir ki; 506 sayılı Kanun uyarınca açılan rücuan tazminat davalarına ilişkin olarak süregelen uygulamada olduğu gibi, maddi zarar (dış tavan) hesabı yapılması gerekmediği gibi; tazmin sorumlusunun sigortalıya veya hak sahiplerine yapmış olduğu her türlü ödemenin Kurumun rücu alacağından düşülmesine imkan bulunmadığı da göz önünde tutulmalıdır. Zira bu tür rücu davaları Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından önce halefiyet esasına göre açılmakta iken, iptal kararından sonra kanundan doğan bağımsız rücu alacağına dönüşmüş olup, yasa maddesi bu haliyle yorumlandığında peşin sermaye değerli gelirlerde oluşan artışların istenilemeyeceği sonucuna ulaşılacağında kuşku ve duraksamaya yer yoktur.
    Diğer taraftan; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “İşleten ve araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğu” başlığını taşıyan 85’inci maddesinin birinci fıkrasında; bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına ya da bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi durumunda, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibinin, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları belirtilmiş, “Mali sorumluluk sigortası yaptırma zorunluluğu” başlıkla 91. maddesinin ilk fıkrasında; işletenlerin, bu Kanunun 85’inci maddesinin birinci fıkrasına dayalı sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu açıklanmış, “Zorunlu mali sorumluluk sigortası dışında kalan hususlar” başlığını taşıyan 92’nci maddesinde de; işletenin, bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği istemlerin, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışında olduğu hüküm altına alınmıştır. Buna göre, anılan Kanun hükümleri kapsamında, işletenler motorlu taşıtların kullanılmasından doğan, üçüncü kişilere verdikleri zararları karşılamak üzere zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırmak zorundadırlar. Bu sigorta türünde sigorta şirketi birinci, aracı sigorta ettiren ikinci, bu iki kişinin dışında olup da zarar gören kişi ise üçüncü kişi konumundadır. 91’inci maddede, sigorta ettirenin “işleten” sıfatına sahip kimseler olabileceği hükme bağlanmıştır. Sigorta şirketi, araç sahibinin, gerek müstahdeminin kusurundan ve gerekse, bizzat kendi kusurundan doğacak mali sorumluluğunu güvence altına almaktadır. Bu yönden sigorta şirketleri, işletenin veya şoförlerinin, kusurları ile neden oldukları olaydan dolayı doğan mali sorumluluklarının belirli limitle sınırlı olarak kefili durumundadır. Bu nedenle de, zarar gören kişi, kendisine zarar veren aracı sigorta eden sigortacıya, zararının karşılığını alabilmek için başvurabilmektedir. Bu sigorta ile asıl güvence altına alınan, sigorta ettirenin çıkarı olup; zarar verene karşı açılan davanın, onun hukuki ve mali sorumluluğunu güvence kapsamında yükümlenen zorunlu mali sorumluluk sigortacısına yöneltilememesi, zorunlu mali sorumluluk sigortası ile oluşturulan yapıya aykırı ise de, sigortalanan aracı kullanan sürücünün kusuruna dayalı olarak ve sürücüde (kendisinde) oluşan zarar nedeniyle sigortacı konumundaki sigorta şirketine yönelik istemde bulunulamayacağı da açıktır.
    Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığı altında inceleme konusu dava değerlendirildiğinde;
    1-Davalı ... hakkında açılan davanın reddine karar verilmesi gereğinin dikkate alınmaması,
    2)Kabule göre de sigorta şirketinin 506 sayılı Yasanın 10. maddesi kapsamında belirlenen ilk peşin sermaye değerli gelir ve ödemelerden sorumluluğunun bulunmadığının gözetilmemesi isabetsiz olup, bozma nedenidir.
    O halde, davacı Kurum ile davalı ... ... Sigorta A.Ş. avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    S O N U Ç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan ... ... Sigorta A.Ş."ye iadesine, 27/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.















    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi