Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/8821
Karar No: 2018/9896
Karar Tarihi: 27.11.2018

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2016/8821 Esas 2018/9896 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2016/8821 E.  ,  2018/9896 K.

    "İçtihat Metni"

    ......

    Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
    Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, davacı Kurum ve davalı ... vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    1-03.10.2002 tarihli trafik iş kazası sonucu yaralanan sigortalıya bağlanan gelir ve yapılan tedavi masrafları ile geçici iş göremezlik ödemesinden oluşan kurum zararının rücuan tahsili istemine ilişkin olan eldeki davada; davalı sürücü ... tam kusurlu bulunarak karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir.
    Bu tür trafik iş kazalarında kusurun belirlenmesinde; öncelikle zararlandırıcı sigorta olayının ne şekilde oluştuğu belirlenmeli, belirlenen ve kabul edilen maddi olgular doğrultusunda; tarafların kusur oran ve aidiyetleri işçi sağlığı ve iş güvenliği konularında uzman bilirkişilerden alınacak bilirkişi raporu uyarınca saptanmalıdır.
    Mahkemece, kusur durumu saptanırken, ihlal edilen trafik kurallarının yanında, iş güvenliği mevzuatına göre hangi önlemlerin alınması gerektiğinin, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığının ve alınmış önlemlere sigortalı işçinin uyup uymadığının, 5510 sayılı Kanunun 21., 4857 sayılı Kanunun 77., İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü hükümleri çerçevesinde değerlendirilerek belirlenmesi ile oluşa uygun ve işverenin de kusurunu irdeleyen kusur raporu alınması gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yetersiz kusur raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    2-Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanun’un 26’ncı maddesinin ikinci fıkrasında üçüncü kişilerin sorumluluğu düzenlenmiştir. Zararlandırıcı sigorta olayında; devlet adına sosyal güvenlik kanunlarını uygulamakla görevli ... birinci kişi, risklerin gerçekleşmesi halinde sigortalının ya da hak sahiplerinin Kurumdan yardım görmesi için primleri ödeyen işveren ikinci kişi konumundadır. Bunun dışında kalanlar ise üçüncü kişi olarak tanımlanmaktadır.
    506 sayılı Kanun’un 26’ncı maddesinde üçüncü kişiler aleyhine açılan rücu davalarının tabi olduğu zamanaşımı süresine ilişkin açık hüküm bulunmamaktadır.
    Üçüncü kişi ile sigortalı arasında akdi bir ilişki söz konusu değildir.
    Üçüncü kişi durumunda bulunan davalı ... ile sigortalı arasında, hizmet akdinden doğan bir ilişki söz konusu olmadığı gibi, sorumluğunun temelini haksız fiil teşkil ettiğinden, zamanaşımı süresinin olayın trafik-iş kazası olması nedeni ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109. maddesi hükmüne göre belirlenmesi gerekir. Söz konusu maddeye göre, zamanaşımı süresi faile ve zarara ıttıla tarihinden itibaren 2 yıl ve her halükarda, olay tarihinden itibaren 10 yıldır.
    Borcu ortadan kaldırmamakla birlikte yerine getirmekten kaçınma yetkisi veren zamanaşımı defi, ancak bunu ileri süren taraf yönünden sonuç doğurmakta olup, bir başka anlatımla, mahkemece kendiliğinden gözetilemeyen ancak yasal süre içerisinde ileri sürüldüğü takdirde değerlendirilmesi gerekir ve başlangıcı da; “zarar ve faile ıttıla” tarihidir. Bilindiği üzere zarar ve faile ıttılanın birlikte gerçekleşmesi gerekir ve sadece birinin gerçekleşmesi zamanaşımı süresinin başlaması için yeterli değildir. Zarara ve faile ıttıla, Kurumun yetkili organının ıttılaı olduğundan, zararın ıttıla tarihi sigortalı ya da hak sahibine bağlanan gelirler yönünden tahsis onay tarihi, masraf ve ödemeler yönünden sarf ve ödeme tarihidir. Faile ıttılanın ise özel bir duyarlılıkla araştırılıp incelenmesi gerekmektedir. Uygulamada, devam eden ceza davasında verilen mahkûmiyet kararının kesinleştiği tarih (hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde bu kararın kesinleşme tarihi), Kurum sigorta müfettişi veya Çalışma Bakanlığı iş müfettişi raporunun Kurumun yetkili makamlarına makul bir sürede intikal tarihi ya da ilk rücu davasının açıldığı tarih, faile ıttıla tarihi olarak kabul edilmektedir.
    Eldeki davada, davalı ... tarafından zamanaşımı def"i ileri sürülmüş olduğundan bu davalı yönünden zamanaşımı süresinin geçip geçmediği yukarıda yapılan açıklamalar ışığında talep edilen alacak kalemlerine göre ayrı ayrı değerlendirilip, araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    3-Yasa koyucu tarafından, 25.02.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren, 13.02.2011 tarih 6111 sayılı Yasanın 59. maddesi ile 2918 sayılı.......maddesi değiştirilmiş, anılan değişiklik ile; "Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın ......... tarafından karşılanır.
    Trafik kazalarına sağlık teminatı sağlayan zorunlu sigortalarda; sigorta şirketlerince yazılan primlerin ve Güvence Hesabınca tahsil edilen katkı paylarının % 15"ini aşmamak üzere, münhasıran bu teminatın karşılığı olarak Hazine Müsteşarlığınca sigortacılık ilkeleri çerçevesinde maktu veya nispi olarak belirlenen tutarın tamamı sigorta şirketleri ve 3/6/2007 tarihli ve 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 14 üncü maddesinde düzenlenen durumlar için...... Kurumuna aktarılır. Söz konusu tutar, ilgili sigorta şirketleri için sigortacılık ilkelerine göre ayrı ayrı belirlenebilir. Aktarım ile sigorta şirketlerinin ve Güvence Hesabının bu teminat kapsamındaki yükümlülükleri sona erer. Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu söz konusu tutarı %50"sine kadar artırmaya veya azaltmaya yetkilidir….” hükmü getirilmiştir.
    6111 sayılı Kanunun, yayımı tarihinde yürürlüğe giren Geçici 1. maddesi ile de "Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedelleri ........tarafından karşılanır. Söz konusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanunun 59"uncu maddesine göre belirlenen tutarın % 20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve..... yükümlülükleri sona erer…..” hükmü öngörülmüştür.
    2918 sayılı...... 91. maddesine göre, işletenler motorlu taşıtların kullanılmasından doğan, üçüncü kişilere verdikleri zararları karşılamak üzere zorunlu mali mesuliyet sigortası yaptırmak zorundadırlar. Sigorta şirketi, araç sahibinin, gerek müstahdeminin kusurundan ve gerekse, bizzat kendi kusurundan doğacak mali mesuliyetini temin etmektedir. Bu yönden sigorta şirketleri işletenin ya da şoförlerinin, kusurları ile neden oldukları olaydan dolayı doğan mali sorumluluklarının belirli limit dahilinde kefili durumundadır. Karayolları Trafik Kanuna göre zorunlu mali mesuliyet sigortası yaptırmak zorunlu bulunmakla beraber, bu tür sigorta sözleşmesi de diğer sözleşmeler gibi sigorta ettiren ile sigortacı arasında karşılıklı ve birbirine uygun irade açıklaması ile sigorta sözleşmesi poliçeye bağlanmak suretiyle kurulur.
    Tedavi giderleri kapsamında, sigorta şirketinin, motorlu araç işletilmesinden kaynaklanan sorumluluğun zorunlu olarak sigorta teminatına bağlanması nedeniyle yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. Ne var ki; anılan Yasanın 59 ve Geçici 1. maddelerinde, aktarım ile sigorta şirketlerinin ve ..... bu teminat kapsamındaki yükümlülüklerinin sona ereceği belirtilmiş olup, yasanın açık hükmü karşısında, sorumluluğun ancak yapılacak aktarım sonrasında ortadan kalktığının kabulü gerekir. Nitekim bu husus 27.8.2011 tarihli 28038 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Trafik Kazaları Nedeniyle İlgililere Sunulan Sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte de vurgulanmıştır.
    Bu haktan, sigorta sözleşmesinin tarafı olan işleteni ve şoförlerinin yararlanması gerekmekte olup, poliçe limiti kapsamında kalan tedavi giderleri nedeniyle sorumlulukları sona erecektir. Ancak, zorunlu sigorta teminat tutarlarını aşan tedavi giderlerinin, zarara sebep olan veya hukuken sorumlu olanlar tarafından karşılanacağı, bu kişiler yönünden poliçe limitini aşan kısım yönünden sorumluğun devam edeceği de kabul edilmelidir.
    Diğer yandan, 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenlemede; trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin karşılanacağı belirtilmiş olup, geçici iş göremezlik ödemeleri yasa kapsamı içerisinde bulunmamaktadır.
    Mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, ........Başkanlığının geçici iş göremezlik ödeneği yönünden rücu hakkı devam etmekte olup, davalı ........ de geçici iş göremezlik ödeneğinden poliçe limiti dahilinde sorumlu olduğunun gözetilmemesi, tedavi masraflarına yönelik talebin ise, davanın açıldığı tarihten sonra yürürlüğe giren anılan düzenlemeler uyarınca her iki davalı yönünden de konusuz kaldığının gözetilmemesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    4- Teselsüle dayalı olarak açılan eldeki davada, davalıların hükmolunan kurum zararı, harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinden teselsüle ilkelerine göre sorumlu oldukları gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmemesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    5- Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanunun 26. maddesindeki halefiyet ilkesi uyarınca, Kurumun rücu alacağı; hak sahiplerinin tazmin sorumlularından isteyebileceği maddi zarar (Tavan) miktarı ile sınırlı iken....., 21.03.2007 gün ve 26649 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 23.11.2006 gün ve E:2003/10, K:2006/106 sayılı kararı ile 26.maddedeki “…sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere…” bölümünün Anayasaya aykırılık nedeniyle iptali sonrasında, Kurumun rücu hakkının, yasadan doğan kendine özgü ve sigortalı ya da hak sahiplerinin hakkından bağımsız basit rücu hakkına dönüşmüş olması karşısında, Mahkemece, bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmamıştır. Ne var ki, Anayasa Mahkemesi iptal kararından sonra açılan eldeki davada, ilk peşin sermaye değerli gelire itibar edilmesi nedeniyle davanın kısmen reddinde davacı Kurumun, davada haksız çıkan taraf olarak nitelenip vekalet ücreti ve yargılama gideriyle sorumluluğuna hükmedilmesi gerektiği gözetilerek bir karar verilmelidir.
    Bununla birlikte, yargılama sürecinde yürürlüğe giren 6111 sayılı Yasanın 59 ve Geçici 1. madde hükmü uyarınca, davaya konu tedavi giderlerine ilişkin istemin konusuz kalması durumunun yasadan kaynaklanmış olması karşısında, davacı Kurum aleyhine vekalet ücretine ve yargılama giderlerine hükmedilemeyeceği de ayrıca gözetilmelidir.
    Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, davacı Kurum ve davalı ... vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan ..."ye iadesine, 27.11.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    ............

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi