17. Ceza Dairesi 2019/13317 E. , 2020/617 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Hırsızlık, konut dokunulmazlığının ihlali, mala zarar verme
Hükümlü ..."nın hırsızlık suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/2-h, 43/1, 62/1, 53 maddeleri uyarınca 6 yıl 3 ay hapis; konut dokunulmazlığının ihlali suçundan aynı Kanun’un 116/1, 43/1, 62/1 maddeleri uyarınca 7 ay 15 gün hapis; mala zarar verme suçundan ise aynı Kanun’un 151/1, 43/1, 62/1 maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezaları ile cezalandırılmasına, konut dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarından verilen cezaların aynı Kanun"un 51. maddesi gereği ertelenmesine dair Niğde 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 27/03/2018 tarihli, 2017/397 Esas, 2018/359 Karar sayılı kararlarının kesinleşmesini müteakip anılan kararlara karşı Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü tarafından 31/10/2019 tarihli ve 94660652-105-51-15723-2019-Kyb sayılı “Kanun Yararına Bozma” isteminde bulunulduğundan, bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 06/11/2019 tarihli ve 2019/106098 sayılı ihbarnamesiyle Dairemize gönderilmekle incelenip görüşüldü:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının istem yazısında;
“Dosya kapsamına göre, sanığın, 27/02/2017 ve 17/03/2017 tarihlerinde mağdur ..."e karşı iki kez nitelikli hırsızlık, konut dokunulmazlığını ihlal ve mala zarar verme suçlarını işlediği kabul edilmiş ise de, sanığın 27/02/2017 tarihinde işlediği iddia olunan suçlarla ilgili her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı hiçbir delile ulaşılamadığı halde "...sanığın polisçe bilinen şahıslardan olduğu,aynı türden birçok suç kaydının bulunduğu, mağdurun evinden daha önce çalınan hızar motorunun sanığın evinde bulunduğu, mağdurun ikametinin arka sokağında oturduğu..." şeklinde sübuta ilişkin olmayan gerekçe ile sanığın yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal değerlendirme:
Anayasanın 38/4. maddesinde, suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimsenin suçlu sayılamayacağı belirtilmiştir. Yine AİHS"in 6. maddesinin ikinci fıkrasında "bir suç ile itham edilen herkes, suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar suçsuz sayılır" denilmiştir. Amacı somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisi de, insan haklarına dayalı, demokratik rejimle yönetilen ülkelerin hukuk sistemlerinde bulunması gereken, öğreti ve uygulamada; "suçsuzluk" ya da "masumiyet karinesi" şeklinde, Latincede ise "in dubio pro reo" olarak ifade edilen "şüpheden sanık yararlanır" ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi açısından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlak surette sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği ya da gerçekleştiriliş şekli hususunda herhangi bir şüphe belirmesi hâlinde uygulanabileceği gibi, suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir. Ceza mahkûmiyeti, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate veya herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkan vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
İnceleme konusu somut olayda:
27.02.2017 ile 02.03.2017 tarihleri arasında müşteki ...’in “...” adresinde bulunan konutunun arka bahçe kapısının kırılarak içeriye girildiği ve içeriden 1 adet BOSCH marka hiltinin çalındığı, müştekinin olayın hemen ardından kapıyı tamir ettirdiği ve kolluk birimlerine bu hususta müracaatta bulunduğu, yine 16.03.2017 günü saat 23.30 ile 17.03.2017 günü saat 11.00 aralığında müştekinin aynı konutuna ait kapının kırıldığı ve içeriden 1 adet OLEO-MAC marka OM 2000 E model elektrikli testerenin çalındığı, müştekinin bu konuya ilişkin olarak da kolluk görevlilerine müracaat ettiği, başka bir olaya ilişkin olarak yapılan tahkikat sırasında yakalanan hükümlü ...’ın çalmış olduğu eşyayı ... isimli kişiye sattığını belirtmesi üzerine ...’e ulaşıldığı, ...’ün de kolluk görevlilerine başka suça konu eşyanın yanı sıra bir adet OLEO-MAC marka OM 2000 E model elektrikli testereyi teslim ettiği, kolluk görevlilerince evrak üzerinden yapılan araştırmada söz konusu testerenin müştekiye ait olabileceğinin değerlendirildiği ve testerenin müştekiye teslim edildiği, hükümlünün müştekiye ait konuttan elektrikli testereyi çaldığını kabul ettiği fakat hiltiyi kendisinin çalmadığını tüm aşamalarda savunduğu, 27.02.2017 ile 02.03.2017 tarihleri arasında müştekiye ait konutun kapısının kırılması suretiyle BOSCH marka hiltinin çalınması olayına ilişkin olarak hükümlüye ait olay yerinde parmak izi, DNA analizine cevap verecek vücut izi raporu, kamera görüntüsünün bulunmadığı, yine olay anına ilişkin yeminli tanık anlatımı ve benzeri somut delilin olmadığı, hükümlünün olay yerinde yakalanmadığının anlaşılması karşısında, “Şüpheden sanık yararlanır” ilkesi uyarınca, 27.02.2017 ile 02.03.2017 tarihleri arasında işlenen suçların hükümlü tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle, hükümlünün yalnızca 16.03.2017 ile 17.03.2017 tarihleri arasında müştekiye ait konutun kapısının kırılması suretiyle OLEO-MAC marka OM 2000 E model elektrikli testerenin çalınması olayı nedeniyle bir kez nitelikli hırsızlık, konut dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarından cezalandırılması gerekirken her iki olayın da hükümlü tarafından gerçekleştirildiğinden bahisle hükümlü hakkında atılı suçlardan belirlenen temel cezalar üzerinden 5237 sayılı TCK’nin 43. maddesi uyarınca artırım yapılmasında isabet görülmemiştir.
SONUÇ VE KARAR:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Kanun yararına bozma istemine ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen ihbarnamede yer alan bozma nedeni yerinde görüldüğünden nitelikli hırsızlık, konut dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarından kurulan, Niğde 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 27/03/2018 tarihli, 2017/397 Esas, 2018/359 Karar sayılı kesinleşen kararlarının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2-Yargılamanın tekrarlanması yasağı ve aynı Kanun maddesinin 4. fıkrasının (d) bendine göre mahkemenin takdiri de nazara alınarak,
a) Nitelikli hırsızlık suçundan kurulan hükme ilişkin hüküm fıkrasından TCK’nin 43. maddesinin uygulanmasına ilişkin 3. paragrafın çıkartılması ve TCK’nin 62. maddesinin uygulanmasına ilişkin 5. paragraftan “6 YIL 3 AY” ibaresinin çıkartılıp yerine “4 YIL 2 AY” ibaresinin eklenmesi;
b) Konut dokunulmazlığının ihlali suçundan kurulan hükme ilişkin hüküm fıkrasından TCK’nin 43. maddesinin uygulanmasına ilişkin 3. paragrafın çıkartılması ve TCK’nin 62. maddesinin uygulanmasına ilişkin 4. paragraftan “7 AY 15 GÜN” ibaresinin çıkartılıp yerine “5 AY” ibaresinin eklenmesi;
c) Mala zarar verme suçundan kurulan hükme ilişkin hüküm fıkrasından TCK’nin 43. maddesinin uygulanmasına ilişkin 3. paragrafın çıkartılması ve TCK’nin 62. maddesinin uygulanmasına ilişkin 4. paragraftan “5 AY” ibaresinin çıkartılıp yerine “3 AY 10 GÜN” ibaresinin eklenmesi suretiyle DÜZELTİLMESİNE;
3- Niğde 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 27/03/2018 tarihli, 2017/397 Esas ve 2018/359 Karar sayılı kararlarında yer alan nitelikli hırsızlık, konut dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarına ilişkin diğer hususların olduğu gibi bırakılmasına, 14/01/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.