Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/1336
Karar No: 2018/9875
Karar Tarihi: 27.11.2018

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2018/1336 Esas 2018/9875 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2018/1336 E.  ,  2018/9875 K.

    "İçtihat Metni"


    Bölge Adliye Mahkemesi :... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi


    Dava, 05.08.1985 tarihinin sigortalılık başlangıcı tarihi olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine,... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM:
    Davacı, 05.08.1985 tarihinde işe başladığının ve en az 1 gün süre ile çalışmasının varlığının tespitini istemiştir.
    II-CEVAP:
    SGK vekili, 05.08.1985 işe alınma tarihli ilk işe giriş bildirgesine istinaden kuruma tescilinin yapıldığını ancak dönem bordrosu bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    III-MAHKEME KARARI
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    İlk derece mahkemesi, davacı tanıklarının eylemli çalışmayı belirten beyanları, aksine delil ortaya konulamayan ve nüfus bilgileri itibari ile kayıtları doğrulayan işe giriş bildirgesi, verilen sicil numarasının ilgili yılın serilerinden oluşu karşısında davacının dava dışı Hasan Satmaz ve Ortakları unvanlı işyerinde ilk defa 05/08/1985 tarihinde çalışmaya başladığı, işe giriş bildirgesinin usulünce verildiği sabit olduğundan davacının davasının yerinde olduğu ancak işe giriş bildirgesinin veriliş tarihi ile davacının 19/11/1973 doğumlu olması dikkate alınarak 506 sayılı Yasanın 60/G maddesi uyarınca 18 yaşının ikmal edildiği tarihin dikkate alınması gerektiği sabit olmakla davacının ilk defa sigortalı olarak işe başladığı tarihin 18 yaşını ikmal ettiği 19/11/1991 tarihi olarak tespit ve kabulüne karar vermiştir.
    İSTİNAF SEBEPLERİ:
    Davalı kurum vekili istinaf dilekçesinde; resmi kurum kayıtlarına dayanmayan yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın istinaf incelemesi ile bozulmasını talep etmiştir.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    ... Bölge Adliye Mahkemesi, dava konusu işe giriş bildirgesinin verildiği tarihte geçerli olan 506 sayılı Yasanın 9. maddesinin, işe giriş bildirgesinin işe girişten sonraki bir aylık sürede Kuruma verilmesi gereğini öngördüğü ve 4447 sayılı Yasanın yürürlük tarihi öncesinde verilen bildirgelerin çalışmaya karine oluşturduğu; davalı Kurum tarafından, davacı lehine oluşan yasal karinenin aksini ortaya koyacak herhangi bir kanıt sunulmadığı; bildirgeyi düzenleyen 172262 sicil numaralı işyerinin, bildirgedeki tarihi kapsar biçimde, 15/08/1984 - 31/12/1985 tarihleri arası dönemde 506 sayılı Yasa kapsamında faal işyeri olduğu; işe giriş bildirgesindeki kimlik bilgilerinin davacının nüfus kaydıyla uyumlu bulunduğu; Kurumdan gelen dönem bordroları olmadığından bordro tanığı temin edilemediği, davacı tarafın delil olarak bildirilen tanıkları tarafından davacının eylemli çalışmasının varlığı konusunda beyanda bulunulduğu; bildirge tarihinde davacının 18 yaşından küçük olmasına karşın, işe giriş bildirgesinde çıraklık konumuna ilişkin ibare yer almadığı; yasal düzenlemelere uygun çıraklık sözleşmesi ve Mesleki Eğitim Müdürlüğünde kaydının bulunmadığı; salt 18 yaşın altında olan kişilerin çırak olarak kabulünü gerektiren düzenleme bulunmayışı ve davacının öğrenme amacıyla değil, üretim sürecinde hizmet akdine dayalı olarak eylemli çalışmasına yönelik dosya kapsamındaki kanıt ve belgeler ışığında; Yasa kapsamındaki işyerinden verilen bildirgeye dayalı olarak tescilin yasal yönteme uygun gerçekleşmiş ve dava tarihine dek çekişmesiz sürmüş olması yanında, işe giriş bildirgesinin düzenlendiği tarih üzerinden geçen süre ve bu süreçte sigortalıların sosyal güvenlik haklarını koruma anayasal yükümlülüğü altındaki Kurum tarafından, prim ödemesini yapmayan işveren hakkında herhangi bir işlem yapılmamış olmasının sigortalı aleyhine sonuç yaratması olanağı bulunmadığı da gözetilerek; istinaf kanun yoluna başvuran SGK Başkanlığı vekilinin dilekçesinde yer verdiği itirazların, sıralanan gerekçeler ışığında yerinde olmadığı; ayrıca, kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmadığı belirtilerek SGK Başkanlığı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    SGK vekili, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, eksik inceleme neticesi hüküm kurulduğunu belirterek kararın istinaf incelemesi ile bozulmasını talep etmiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    Sigorta başlangıcının tespiti istemine yönelik olarak yapılan incelemede;
    506 sayılı Kanunun 108. maddesi gereğince sigortalılık başlangıç tarihinin belirlenmesine ilişkin açılan her dava, sigortalılığın saptanması istemini de içerdiğinden, aynı Kanunun 79/10 maddesikapsamında bir günlük çalışmanın belirlenmesi davasıdır. Bu nedenle hizmet tespiti davalarındaki kanıtlama yöntem ve ilkeleri benimsenip uygulanmalı, başka bir anlatımla, sigortalılıktan söz edilebilmesi için, çalışmanın varlığı, hizmet tespiti davaları yönünden kabul edilen yöntem ve ilkelere uygun biçimde saptanmalıdır.
    6100 sayılı HMK m. 119/1-e gereğince davacının, iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini bildirmek, m. 194 gereğince de taraflar, dayandıkları vakıaları, ispata elverişli şekilde somutlaştırma yükümlülüğü vardır. Tarafların, dayandıkları delilleri ve hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtmeleri zorunludur.
    Bir davada haklı çıkabilmek için soyut veya genel hatlarıyla bir iddiayı ortaya koymak yeterli değildir. Aynı zamanda bu iddiaların, ispata elverişli hale getirilerek zaman, mekân ve içerik olarak somutlaştırılması gerekir. En azından iddianın araştırılabilmesine yönelik somut bilgi ve açıklamaların sunulması gerekir.İddia somutlaştırıldıktan sonra hâkim ve karşı taraf, bunun üzerinden savunma ve yargılama yapabilecektir. Soyut iddialar ve vakıalar üzerinden değerlendirme yapılması mümkün değildir.
    Somutlaştırma yükü, genel anlamda tarafların açıklama ödevinin bir parçası ve layihalar teatisi aşamasındaki tezahür şeklidir. Somutlaştırma yükü, basit yargılama ve kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı davalarda da geçerlidir.
    HMK m. 31 gereğince, Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.
    Davaya konu talebin somutlaştırılmaması halinde önce hâkim,m. 31 ve 119/1-e gereğince davayı aydınlatma ödevi ve ön incelemedeki görevi gereği, somut olmayan hususların belirlenmesini davacıdan istemeli, gerekirse tarafa açıklattırma yaptırmalı, bu eksiklik giderildikten sonra yargılamaya devam etmelidir.
    Sigortalılığın tespitinde, yöntemince düzenlenerek yasal hak düşürücü süre içerisinde Kuruma verilen sigortalı işe giriş bildirgesi, ilgilinin işe alındığını gösteren yazılı delil niteliğinde ise de sigortalılığın kabulü açısından tek başına yeterli kabul edilemez ve bu kapsamda çalışma olgusunun da inandırıcı ve yeterli delillerle ispatlanması gerekmektedir.Bu amaçla; sigortalı işe giriş bildirgesinin Kuruma veriliş tarihi, bildirgedeki kimlik bilgilerinin, varsa imza ve fotoğrafın davacıya ait olup olmadığı, davacıya verilen sigorta sicil numarasının hangi yılın serilerinden olup sonraki dönemde gerçekleşen hizmetlerinde kullanılıp kullanılmadığı saptanmalıdır.
    Bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunlu olup mahkemece, öncelikle davacının davasını somutlaştırma yükümlülüğü kapsamında işverenin kim olduğu, işyerinde ne iş yaptığı, başka çalışan olup olmadığı, idarecilerin kim olduğu, işyerinin nerede olduğu ve komşularının kimler olduğunun davacıya sorulup açıklattırılması gerektiği, ayrıca tarafların sunduğu deliller ile yetinilmeyerek, kendiliğinden araştırma ilkesi benimsenmek suretiyle, sigortalılığın kabulü ve hüküm altına alınabilmesi için hizmet akdinin ve eylemli çalışmanın varlığı ortaya konulmalıdır. Bu amaçla hizmeti ortaya koyabilecek belgeler, varsa Kurum görevlileri tarafından düzenlenen rapor ve tutanaklar getirtilmeli, yine davalı iş yerinde aynı dönemde bildirimleri yapılansigortalılar tanık sıfatıyla dinlenilmeli, gerektiğinde aynı çevrede faaliyet yürüten işverenler ve bunların çalıştırdığı kimseler yeniden Kurum ve Kolluk marifetiyle yöntemince belirlenerek bilgi ve görgülerine başvurulmalı, böylelikle iddianın somut ve inandırıcı bilgilere dayalı biçimde kanıtlanıp kanıtlanmadığı değerlendirilmelidir. (HGK 29.06.2005 gün ve 2005/21-409- 413, 23.12.2009 gün ve 2009/10-581-619, 10.02.2010 gün ve 2010/10-72-72, 21.09.2011 gün ve 2011/10-527– 552)
    Bu yasal düzenleme ve açıklamalar ışığı altında inceleme konusu dava değerlendirildiğinde, davacının, dava dışı konfeksiyon imalatı yapılan işyerinde çalıştığını belirtmiş olmakla birlikte, ne iş yaptığını belirtmediği, davasını somutlaştırmadığı, öte yandan davacı tanığı olarak dinlenen Güllizar ile davacının kardeşi Gülendam"ın tanıklığı dışında davacının çalışmasını doğrulayan tanık bulunmadığı anlaşılmakla, yukarıda yapılan açıklamalar gözönünde bulundurularak, Mahkemece, davacının eylemli çalışmasını ortaya koyacak şekilde işyerinde ne iş yaptığı, başka çalışan olup olmadığı, idarecilerin kim olduğu, işyerinin nerede olduğu ve komşularının kimler olduğunun davacıya sorulup açıklattırılmalı, hizmet akdinin ve eylemli çalışmanın varlığı ortaya konulmalı, davacının işyerinde çalıştığı hususu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmelidir.
    Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu davanınkabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesi ile kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 27.11.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi