11. Hukuk Dairesi 2015/6814 E. , 2016/867 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 08/12/2014 tarih ve 2013/205-2014/390 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkiline ait .... ile ... sayılı ve “ ..... ” vb. ibareli markalarının tanınmış marka statüsüne alınması amacıyla ...’ye yaptıkları başvurunun ....’nın 2013-M-2414 sayılı kararıyla reddedildiğini, oysa müvekkili şirketin daha çok otomobil lastiği sektöründeki faaliyetleri ile bilinmekte olduğunu, .... markasının, .... şirketinin faaliyetlerine bağlı olarak, gerek otomobil lastikleri gerekse diğer yapı malzemeleri ve özellikle de yalıtım mamulleri üzerinde Dünya çapında yoğun olarak kullanıldığını, .... markasını taşıyan çatı ve zemin kaplama – yalıtım malzemelerinin, ülkemizde de 1990’lı yılların başından beri etkin bir şekilde kullanıldığını, ... tarafından müvekkilinin tanınmış marka başvurusu ekinde sunduğu delillerin bir kısmının eksik incelendiğini, bir kısmının da hiç incelenmediğini ileri sürerek başvurunun reddine ilişkin .... kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, iptali istenen .... kararının yerinde olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, “....” markası davacı adına yurtdışında ilk defa 1958 yılında tescil edilmiş ise de Türkiye’deki tescilin üzerinden, tanınmışlık başvuru tarihi itibariyle sadece 5-6 yıl geçtiği, dava dosyasında yer alan belgelerden, .... denince toplumun büyük bir kesiminde çatı yalıtım malzemeleri, kauçuk, lastik markasının bir refleks olarak akla geleceğini gösteren bir sonuç çıkmadığı, yurtdışı ülkelerde alınan kalite ve ödüllerin Türk iç piyasası ve hedef kitlesi üzerinde doğrudan bir etki ve sonuç doğurmadığı ve bu bilgilerin Türk ortalama tüketici kitlesince bilindiğine ilişkin bir delil bulunmadığı, markalı malların satımına ilişkin olarak davacı şirketin Türkiye’de kendine ait dağıtım ağının bulunmadığı, sadece bir Türk şirketi ile distribütörlük sözleşmesinin bulunduğu, marka değerlemesine ilişkin bir belgenin bulunmadığı, yapılan tanıtım faaliyetleri ve reklamların oldukça düşük seviyede kaldığı, markanın genel olarak rağbet gören ve bu nedenle marka hakkına tecavüz vakıalarına maruz kalan bir marka olduğuna ilişkin her hangi bir delil bulunmadığı, davacının “....” markasının, Türkiye’de ilgili piyasada 556 sayılı KHK m. 7/I-i ve 8/4 maddesi kapsamında tanınmış marka olmadığı kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 1,50 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 27/01/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.