5. Ceza Dairesi 2013/4685 E. , 2014/9769 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Görevi kötüye kullanma
HÜKÜM : Beraet
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Sanıklardan ... ve ... haklarında verilen beraet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
16/02/2010 tarihli celsede şikayetçi idarenin kamu davasına katılan olarak kabulüne karar verildiği halde gerekçeli karar başlığında müşteki sıfatıyla gösterilmesi mahallinde düzeltilebilir yazım hatası olarak değerlendirilmiş, sanıkların olayla hiç ilgileri olmadığından bahisle beraetlerine karar verilmesine rağmen, hükümde CMK"nın 223/2-(b) maddesine yer verilmeyerek aynı Kanunun 232/6. maddesine aykırı davranılması ise anılan noksanlık sonuca etkili görülmediğinden bozma nedeni sayılmamıştır.
Delilleri takdir ve gerekçesi gösterilmek suretiyle verilen beraet hükümleri usul ve kanuna uygun olduğundan katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
Sanık ... hakkında verilen beraet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
Suç tarihinde İSKİ ... Şube Müdürlüğünde Tahakkuk Kontrol Müdürlüğü Kayıp-Kaçak su ekibinde kontrol elemanı olarak görevli olan sanığın, yalnızca sözleşmesiz tanker suyu kullandığını tespit ettikleri ... İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.nin idari işler biriminde görevli şikayetçi ..."dan, söz konusu firmaya 1 veya 2 aylık geriye dönük yapılacak tanker atık su bedeli tahakkuku yapılması için tanker suyu tespit tutanağı tanzim edip bunu ilgili birime havale etmesi gerektiği ve kaçak şebeke suyu kullanımı gibi bir durum olmadığı halde, firmaya 300.000 TL kaçak su bedeli geleceğini, ancak 2 adet Plazma TV karşılığında bu sorunu halledebileceğini söylediği, şikayetçinin sanığı geçiştirdikten sonra konuyu araştırdığı ve böyle bir durumun olmayacağını
öğrendiği, 04/11/2008 günü işyerinde sanık ... ile arasında geçen konuşmayı gizlice kayda aldığı, bu kayıtta geçen konuşmaların sanık tarafından da savunmalarında doğrulandığı, sanığın aşamalarda tevil yollu beyanlarda bulunduğu, şikayetçinin aşamalardaki anlatımlarının sapma göstermediği, bu itibarla sanığın eyleminin, suç tarihinde yürürlükte olan 5237 sayılı TCK"nın rüşveti tanımlayan 252/3. maddesinde, kamu görevlisinin yapması gereken işi yapması ya da yapmaması gereken işi yapmaması için yarar sağlanmasının veya kişilerin bu şekildeki iş için kamu görevlisine çıkar temin etmelerinin rüşvet tanımından çıkarılmış olması karşısında, 5237 sayılı TCK"nın 257/3. maddesinde düzenlenen “görevinin gereklerine uygun davranmak için çıkar sağlama suçunu” oluşturduğu, suça konu menfaati temin edememiş olması nedeniyle sanığın fiilinin teşebbüs aşamasında kaldığı, 19/12/2010 tarihinde yürürlüğe giren 6086 sayılı Yasa ile TCK"nın 257/3. maddesinde değişiklik yapıldığı, 05/07/2012 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yasanın 105/5-b maddesi ile de 5237 sayılı TCK"nın 257/3. madde ve fıkra hükmünün yürürlükten kaldırılmış olduğu ve bu suretle aynı Kanunun 87. maddesiyle değiştirilen TCK"nın 252/2. maddesinde düzenlenen rüşvet suçuna dönüştüğü, bu durumun aleyhe sonuç doğurduğu, en lehe olan yasal düzenlemenin 6086 sayılı Yasayla yapılan değişiklikten önceki haliyle 5237 sayılı TCK"nın 257/3. maddesi olduğu tüm dosya kapsamından anlaşıldığı halde, delillerin takdirinde hataya düşülerek yanılgılı değerlendirme sonucu sanık hakkında yazılı şekilde beraet kararı verilmesi,
Kabule göre de;
Sanığın eylemi sabit görülmeyerek beraetine karar verilmesine rağmen, hükümde CMK"nın 223/2-(e) maddesine yer verilmeyerek aynı Kanunun 232/6. maddesine aykırı davranılması,
Kanuna aykırı ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 15/10/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.