16. Hukuk Dairesi 2017/3419 E. , 2021/1614 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
...
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu, ... İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan 124 ada 4 ve 127 ada 44 parsel sayılı sırasıyla 1.862,12 ve 3.120,96 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle,Kadastro Komisyonunca ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, tapu iptali ve adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli 124 ada 4 parsel ve 124 ada 44 parsel sayılı taşınmazların ... adına olan tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı ... ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazların davacı tarafından satın alındığı ve davacının zilyetliğinde bulunduğu kabul edilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Davacı ..., çekişmeli taşınmazların önce ... tarafından 12.03.1971 tarihli senetle ... ...’ a satıldığını, daha sonra kendisinin 18.4.1972 tarihli senetle ... ...’dan satın aldığını, satın aldıktan sonra kendisi tarafından kullanıldığını öne sürerek tapu iptali ve adına tescili istemiyle dava açmıştır. Davalı taraf ise, çekişmeli taşınmazların muris babaları ... tarafından 1971 yılında kardeşi ...’ dan satın alındığını ve 1993 yılında ölünceye kadar kullandığını savunmuşlardır. Ne var ki, Kadastro Komisyonu tarafından tutulan tutanakta davalıların, çekişmeli taşınmazların önce ... tarafından ... ...’a satıldığını, daha sonra da ... tarafından ...’a satıldığını, muris babaları ...’ın taşınmazları ...’dan 1972 satın aldığını ve bu tarihten itibaren ... tarafından kullanıldığını beyan ettikleri belirtilmiş olup, bu haliyle davalı tarafın Kadastro Komisyonundaki beyanları ile Mahkemedeki savunmaları arasında çelişki oluştuğu halde Mahkemece, davalılardan Kadastro Komisyonundaki beyanları ile Mahkemedeki savunmaları arasında oluşan çelişkinin sebebi sorulup açıklığa kavuşturulmamıştır. Öte yandan Kadastro Komisyonunda muhtar ve bilirkişiler, taşınmazların dava evvel ...’a ait olduğunu ve halen de kullanıldığını bildiklerini, ancak ... tarafından senet getirildiğinden senede göre ... adına tespit yapıldığını, taşınmazların satımı konusunda bilgilerinin olmadığını, taşınmazların 25-30 sene kadar ..." ın zilyetliğinde bulunduğunu, 1-2 sene ... tarafından başkalarına biçtirildiğini gördüklerini; bilirkişilerden ...,..., taşınmazların çayırını 1980-2000 yılları arasında kendilerinin biçtiklerini ve icarını da ...’a verdiklerini, ölümünden sonra da icarını ... mirasçılarına verdiklerini beyan etmişlerdir. Mahkemece mahallinde yapılan keşifte dinlenen tek yerel bilirkişi ve davacı tanıkları, taşınmazların davacı ... tarafından satın alındığını ve kullanıldığını, daha sonra ...’nın köydeki taşınmazlarını satıp köyü terk ettiğini, çekişmeli taşınmazların ise ..." nın yeğeni ... tarafından ... adına kullanıldığını; davalı tanığı ise, çekişmeli taşınmazların davalıların murisi ... tarafından ölünceye kadar kullanıldığını, daha sonra ... tarafından kullanıldığını; talimat yoluyla beyanları alınan davalı tanıkları da, çekişmeli taşınmazların davalıların murisi ... tarafından ...’dan satın alındığını ve ölünceye kadar kendisi tarafından kullanıldığını ifade etmişlerdir. Bu haliyle, Kadastro Komisyonu tarafından düzenlenen tutanak içeriğine göre, dinlenen muhtar ve bilirkişiler ile taşınmazlar başında yapılan keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanları arasında çelişki oluştuğu anlaşılmakta olup, Mahkemece, söz konusu çelişkiler yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmemiş, çekişmeli taşınmazların kimden kaldığı, kim tarafından ne zamandır ve ne sebeple kullanıldığı hususları kesin bir şekilde belirlenmeksizin hüküm kurulması cihetine gidilmiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca; sağlıklı sonuca varılabilmesi için Mahkemece öncelikle, HMK"nın 31. maddesinde düzenlenen hakimin davayı aydınlatma görevi çerçevesinde, davalı tarafın savunmaları açıklattırılmalı, dava konusu taşınmazlara komşu taşınmazların kadastro tutanak ve dayanakları ilgili yerlerden getirtilip dosya arasına konulmalı, daha sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, taşınmazları iyi bilen, davada yararı bulunmayan mahalli bilirkişiler ve taraf tanıkları ile fen bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılarak, dava konusu taşınmazların kimden kaldığı, kim tarafından, ne zamandan beri ve hangi hukuki nedene dayalı olarak kullanıldığı, kimden kime ve ne şekilde intikal ettiği, satın alma veya başka bir yolla zilyetliğin devredilip devredilmediği, icara verilmek suretiyle kullanılıyorlarsa kim tarafından icara verildikleri sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, beyanları arasında çelişki doğması halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkinin giderilmesine çalışılmalı, çelişkinin giderilememesi halinde hangi beyana ne sebeple üstünlük tanındığı gerekçeli kararda tartışılıp açıklanmalı; bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli; uzman fen bilirkişisinden, keşfi takibe ve yerel bilirkişi ve tanık sözlerini denetlemeye elverişli, gerekçeli ve ayrıntılı rapor ve kroki alınmalı ve bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Mahkemece belirtilen hususlar yerine getirilmeden eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde davalılara iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 24.02.2021 gününde oybirliği ile karar verildi.