11. Hukuk Dairesi 2015/14264 E. , 2016/853 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada . Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 03/11/2014 tarih ve 2012/28-2014/245 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, .... ....’ye ait yakıt emtiasının davacı tarafından nakliyat emtia kati sigorta poliçesi ve nakliyat abonman sözleşmesi ile sigortalandığını, sigortalı emtianın davalının sorumluluğunda İzmit-Kırıkkale taşıması sırasında 30.05.2011 tarihinde vagonların raydan çıkarak devrilmesi sonucu hasarlandığını, 201.205,00 TL hasar tutarının 06.09.2011 tarihinde sigortalıya ödendiğini ileri sürerek; 201.205,00 TL’nin ödeme tarihi olan 06.09.2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, sigorta poliçesinin kazadan sonra düzenlendiğini, kazanın oluşumunda davalının kusurunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; kazanın oluşumunda davalının tam kusurlu olduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, 191.205,07 TL’nin 06.09.2011 (ödeme tarihinden) itibaren avans faizi oranlarında hesaplanacak faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, nakliyat emtia sigorta poliçesinden kaynaklanan rucüan tazminat istemine ilişkindir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 1301. maddesi uyarınca rücu davası açılabilmesi için, sigortacı ile sigortalı arasında bir sigorta sözleşmesinin mevcudiyeti, sigortacının bu nedenle sigortalısına bir ödeme yapmış olması ve sigortalının zarar sorumlusuna karşı dava hakkının bulunması gerekir. Somut olayda, davacı ile dava dışı sigorta ettiren .... .... arasındaki nakliyat abonman sigorta poliçesi yanında dava konusu taşımaya ilişkin spesifik poliçe dosyaya ibraz edilmiştir. Sadece abonman sözleşmesinin bulunması, spesifik yani belirli bir taşımaya ilişkin akdi ilişki ve bildirim olmadıkça taşınan malın sigorta örtüsü altında olduğunu göstermez ve sigortacı da böyle bir rizikodan sorumlu olmaz. Bu husus aktif dava ehliyetine ilişkin olup mahkemece re"sen nazara alınması gerekir. Zira abonman sigorta sözleşmeleri birer çerçeve anlaşma niteliğinde olup, sigortacı ile sigorta ettiren arasında, sigorta ile ilgili bir hukuki ilişkiyi oluşturur. Bu hukuki ilişkiden dolayı her taşıma için ayrı bir sigorta sözleşmesi düzenlenir. 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 1279. maddesi “Mukavelenin yapıldığı sırada sigorta ettiren veya sigortadan faydalanan kimse, rizikonun gerçekleşmiş olduğunu yahut sigortacı rizikonun gerçekleşmesi imkanı kalmadığını bilmekte iseler sigorta mukavelesi hükümsüzdür; şu kadar ki; birinci halde sigortacı sigorta primini istiyebilir.” hükmünü haizdir. Dosya içeriğinden anlaşılacağı üzere nakliyat emtia spesifik sigorta poliçesinde teklif tarihi 27/06/2011, yükleme tarihi 01/05/2011 olarak gösterilmiş; riziko tarihinin ise 30/05/2011 olduğu tespit edilmiştir. Sigortalıya ait malların taşınması sırasında 30/05/2011 tarihinde riziko meydana geldikten sonra sigortalı tarafından 27/06/2011 tarihinde yapılan teklif üzerine spesifik poliçenin düzenlendiği göz önüne alındığında teminatın en erken teklif tarihinde başlacağının kabulü gerekir. Metni yukarıya alınan yasa hükmüne göre rizikonun gerçekleşmesinden sonra yapılan teklif üzerine düzenlenen sigorta poliçesi hükümsüzdür. Hükümsüz bulunan bir sigorta ilişkisine nazaran yapılan ödeme de 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 1301. maddesi uyarınca davacıya halefiyet hakkı sağlamaz. Öte yandan, dosya içerisindeki tazminat makbuzu ve ibranameye göre, sigortalısının zararını ödeyen davacı ... şirketi yararına temlik beyanında bulunulmamıştır. Bu itibarla, rizikonun gerçekleşmesinden sonra yapılan teklif üzerine sigorta poliçesi düzenlenmesinin önceden meydana gelen rizikoyu teminat altına alma olanağının bulunmadığı gözetilmeksizin davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kısmen kabulü yönünde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 27/01/2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Davacı ... şirketi ile dava dışı sigortalı arasındaki 01.04.2011-01.04.2012 tarihli Nakliyat Abonman Sözleşmesi"nin "Teminatın Sınırı Klozu"nda sigorta müddetince sigortacının her bir vasıtadaki azami sorumluluğu belirlenmiştir. Aynı Klozda her bir sevkiyat için ayrı bir poliçe tanzim ve prim tahakkuk ettirileceği kararlaştırılmıştır. Öte yandan, söz konusu klozda sevkiyatlara ait formların nakil vasıtasının hareketinden evvel verilmemesi halinde de limit dahilinde kalmak kaydıyla sevkiyatları sigortalı tutulduğu kabul edilmiştir.
Bu durumda, dava konusu taşımaya dair taşımaya bildirimi ve poliçe tazmininden önce riziko gerçekleşsse dahi, davacı ile sigortalı arasındaki "Nakliyat Abonman Sözleşmesi" başlıklı sigorta akdi kapsamında kalacağından, sayın çoğunluğun red gerekçesine katılmıyorum.