10. Hukuk Dairesi 2016/10721 E. , 2018/9828 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle, yargı yolu nedeniyle, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Anayasa"nın 37. maddesine göre, "Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz". 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 1. maddesine göre, "Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir." 114/c maddesine göre, mahkemenin görevli olması dava şartıdır. 115. maddesine göre, "Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir." Bu yasal çerçevede, görev konusunun, mahkemelerce her aşamada resen gözetilmesi gerekir.
İş Mahkemeleri, 5521 sayılı Kanun ile kurulmuş istisnai nitelikte, esas olarak iş ve sosyal güvenlik hukuku uygulamasından kaynaklanan bireysel ve toplu hak uyuşmazlıklarını çözen özel mahkemeler olup, bu kapsamda Sosyal Güvenlik Kurumu"nun prim ve diğer alacaklarının hesaplanması, sigortalı olma hakkının kazanılması ya da kaybedilmesi, gelir/aylık bağlanması, işçilik alacaklarının belirlenmesi gibi kendi içinde bütünlük ve uzmanlık gerektiren konular görev alanına girmektedir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 106. maddesi ile mülga 1479 sayılı Kanunun 70. maddesinde ve 506 sayılı Kanunun 134. maddesinde, bu Kanunların uygulamasından doğan uyuşmazlıkların yetkili iş mahkemelerinde görüleceği, 5510 sayılı Kanun’un 101. maddesinde de, aksine hüküm bulunmayan hallerde, 5510 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği düzenlenmiştir.
Davaya konu somut olayda; taraflar arasında, prim ve diğer alacaklarının hesaplanması, sigortalı olma hakkının kazanılması ya da kaybedilmesi, gelir/aylık bağlanması veya işçilik alacaklarının belirlenmesinden kaynaklanan türden bir uyuşmazlığın çözülmesi olgusu sözkonusu olmayıp; ne 506 sayılı Kanun, ne 1479 sayılı Kanun ne de 5510 sayılı Kanun’un uygulama yeri, yani, uyuşmazlığın sosyal güvenlik mevzuatının uygulanmasıyla çözümlenmesi imkanı bulunmamaktadır.
Somut olayda, mahkemenin görevini belirlerken, taraflar arasındaki uyuşmazlığın hangi hukuki sebebe dayandığına bakmak gerekir.
5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu"nun 14. maddesinde; sandığın gelirlerinin, iştirakçilerin emeklilik keseneğine esas aylık tutarları üzerinden her ay kesilecek % 16 emeklilik keseneklerinden ve diğer gelirlerden oluştuğu, 16. maddesinde; emeklilik keseneklerinin kurumlarca aylık, ücret veya ödeneklerin bordrolarında gösterileceği ve bunların hak sahiplerine ödenmesi sırasında kesileceği, 17. maddesinde; Kurumların, söz konusu aylıklardan keseceği emekli keseneklerini aylık, ücret veya tahsisatın tediyesi gününü takip eden günden başlamak üzere 7 gün içinde, Sandığa veya Sandık adına postaya veya bankaya yatırmaya mecbur olduğu, Sandık gelirlerini tahakkuk ettirmeyen ve süresi içinde kesmeyen veya göndermeyen kurumların ve tediye merkezlerinin tahakkuk ve ödemeyle ilgili memurları ile sorumlu muhasiplerinden bu paraların % 10 fazlasıyla birlikte ve Sandığın talebi üzerine 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunu"na göre mahalli maliye teşkilatınca tahsil olunacağı hükümlerine yer verilmiştir.
Sandığın, gelirlerini ilgili kurumlardan tahsil etmesi zorunluluğu karşısında, Sandık iştirakçisi olarak görev yapan davacının ödenmeyen kesenek ve kurum karşılıklarının da davacının çalıştığı kurum olan Belediye tüzel kişiliğinden tahsili gerekmektedir
Dosyanın incelenmesinden; davacının 15.01.1993 - 14.04.2009 tarihleri arasında davalı Belediyede Belediye Başkanı olarak görev yaptığı, anılan döneme ait emekli keseneği ve kurum karşılıklarının maaşından kesildiği, ancak kesilen bu emekli keseneği ve kurum karşılıklarının Sosyal Güvenlik Kurumuna gönderilmediği, emekli olmak istemesi üzerine Sosyal Güvenlik Kurumunca, yatırılmayan emekli kesenek ve kurum karşılılkları toplamının belediye başkanlığınca veya kendisince ödenmesi halinde emekli olabileceğinin bildirildiği; davacının, belirtilen bu meblağı ödemesi üzerine emekli edildiği, anlaşılmaktadır.
Çalıştığı kurum tarafından ödenmesi gereken emekli kesenekleri davacı tarafından ödendiğinden, davaya konu uyuşmazlığın çözümünde; 818 sayılı Borçlar Kanununun 61 ve devamı (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 77. ve devamı) maddelerinde düzenlenen sebepsiz zenginleşme mesuliyetine ilişkin hükümlerinin gözetilmesi gerekmektedir. Yukarıda sözü edilen kanun maddeleri hükümlerine göre sınırlı yetki ile donatılmış iş mahkemesi görevli değildir.
Bu yasal çerçevede; açık kanun hükmü ile iş mahkemesinde görüleceği belirtilmemiş olan sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak davasının, Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 2. maddesi gereğince asliye hukuk mahkemesinde sonuçlandırılması gerektiği gözetilmeksizin, işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 26/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.