22. Hukuk Dairesi 2018/11053 E. , 2018/22353 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :... Mahkemesi(Müstemir Yetkili)
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkilinin davalı ... nezdinde davalı ....... ve alt taşeron olan davalı ...’nın işçisi olarak çalıştığını ileri sürerek ödenmeyen ücret, fazla çalışma ve hafta tatili alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... .... vekili, davacının alacağının bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ..., davacının dava dilekçesinde belirttiği üzere 9.300,00 TL değil, 8.800,00 TL alacağının bulunduğunu, bu miktar üzerinden davayı kabul ettiğini belirtmiştir.
Davalı ... cevap dilekçesi vermemiş, yargılama aşamasında davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davacı ve davalı ... Müh. ve Taah. Hiz. Cemal Dalkılıç vekillerinin temyizi üzerine; Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesinin 13.10.2014 gün ve 2013/24383 E., 2014/18668 K. sayılı kararı ile bozulmuş, bozulan karara karşı Mahkemece direnme kararı verilmiştir. Direnme kararı üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 2017/(7)22-2238 esas, 2017/1183 karar sayılı ilamı ile;
"I-Davalı ... vekilinin temyizi yönünden;
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesine geçilmeden önce, mahkemece verilen ilk kararın davacı vekili ve davalı ... Müh. ve Taah. Hiz. Cemal Dalkılıç vekili tarafından temyiz edildiği, Özel Dairece davacının tüm ve davalının sair temyiz itirazları reddedilerek bozma kararı verildiği, direnme kararının ise davalılar ... Müh. ve Taah. Hiz. Cemal Dalkılıç ve ... tarafından temyiz edildiği, şu halde bozma öncesi kararı temyiz etmeyen davalı ... Müdürlüğünün direnme kararını temyizinde hukuki yararının bulunup bulunmadığı, bu bağlamda temyiz isteminin reddine karar verilmesinin gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.
Bilindiği üzere hukuki yarar dava şartı olduğu kadar temyiz istemi için de aranan bir şarttır.
Mahkemece verilen ilk kararı temyiz etmeyen davalı ... hakkındaki hüküm kesinleşmiş ve uyuşmazlık konusu olmaktan çıkmıştır. Bu nedenle bu davalı vekilinin direnme kararını temyizde hukuki yararı bulunmamaktadır.
O halde davalı ... vekilinin direnme hükmüne yönelik temyiz isteminin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmelidir.
II-Davalı ... Müh. ve Taah. Hiz. Cemal Dalkılıç vekilinin temyizi yönünden;
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce bozma sonrası verilen kısa kararın hüküm kısmında “1-Direnme kararı yönünden kararın temyiz edildiği takdirde Yargıtay 7. Hukuk Dairesine gönderilmesine” şeklinde karar verildiği, dava konusu alacaklar ve sair hususlarda hüküm kurulmadığı halde gerekçeli kararın hüküm kısmında bozma öncesi gibi dava konusu alacaklar ve sair hususlarda hüküm kurulduğu, buna göre kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşup oluşmadığı, ayrıca mahkemece direnme kararının gerekçesinde bozma kararının 2 ve 3 numaralı bentlerine uyulduğu halde uyulan hususlar yönünden yargılamaya devam edilmeyip ıslah dilekçesinin süresinde verilmediğine ilişkin 4 numaralı bent yönünden direnildiğinin belirtildiği, uyulan hususlar yönünden gereğinin yapılmamasının usulüne uygun bir direnme olup olmadığı hususları önsorun olarak tartışılmıştır.
Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 294. maddesinin 3 fıkrasında ise “Hükmün tefhimi herhalde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur” hükmüne yer verilmiştir.
Ayrıca bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini yitirdiğinden ona atıf suretiyle hüküm tesisinin yukarıda açıklanan kurallara uygun düşmeyeceği de aşikardır.
Nitekim Yargıtayın yerleşmiş görüşü de bu yöndedir (Hukuk Genel Kurulu"nun 19.6.1991 gün 323-391 sayılı; 10.09.1991 gün 281-415 sayılı; 25.9.1991 gün 355-440 sayılı; 05.12.2007 gün 981-936 sayılı; 23.01.2008 gün 29-4 sayılı; 05.10.2011 gün 607-604 kararları).
Somut olaya gelince, Mahkemece aslolan kısa kararda yukarıda açıklanan mevzuata uygun hüküm fıkrası oluşturulmamış, sadece "Direnme kararı yönünden kararın temyiz edildiği takdirde Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesine gönderilmesine" denilmekle yetinilmiş, dosya kapsamı dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar kurulmamıştır.
Bu durumda, yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde usulün öngördüğü anlamda oluşturulmuş bir hüküm bulunmadığı gibi, direnme kararlarını denetleyen Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenebilecek nitelikte teknik anlamda bir direnme hükmü de bulunmadığı her türlü duraksamadan uzaktır.
Şu durumda mahkemece yapılacak ...; dosya kapsamı dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar ve buna uygun gerekçeli karar oluşturulmasıdır.
Mahkemenin yukarıda ayrıntılarıyla açıklanan biçimde usulün öngördüğü niteliklere haiz bulunmayan kısa karar usule uygun karar değildir.
Diğer taraftan, mahkemece bozma kararında belirtilen ve uyulmasına karar verilen hususlar yönünden bozma öncesi gibi hüküm kurulması da usulüne uygun bir direnme olarak görülmemiştir." gerekçesiyle direnme kararının bozulmasına dair karar verilmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılamada davanın kısmen kabulüne dair karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Mahkeme kararında yazılacak hususlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Maddeye göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Öte yandan, kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararın hüküm fıkralarının, açık, anlaşılır, çelişkisiz ve uygulanabilir olması gerekmekle birlikte, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi sebeplere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak, kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi sebeple haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Kısa karar ile gerekçeli karar çelişkisi, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 10/04/1992 tarihli ve 1991/7 esas, 1992/4 karar sayılı ilamı gereğince bozma sebebidir.
Somut olayda, Mahkeme kararının gerekçe kısmında ilk 1.200,0 TL avans ödemesi tenkis edilerek ücretin net 2.650,00TL, fazla mesai ücretinin ise %30 hakkaniyet indirimi yapılarak net 1.617,00TL, hafta tatili ücretinin %30 hakkaniyet indirimi yapılarak net 577,50TL olduğu belirtilmesine rağmen, hüküm altına alınan fazla çalışma ücret alacağının net 2.814,00 TL, ücret alacağının net 5.110,00 TL, hafta tatili alacağının 976,50 TL olarak belirlendiği anlaşılmakla, bu duruma göre gerekçe ile hüküm arasında çelişkili olması sebebiyle Mahkemece verilen kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair hususların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17.10.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.