21. Hukuk Dairesi 2015/13895 E. , 2015/17417 K.
"İçtihat Metni"
KARAR
İş Mahkemeleri Kanununun 8/3. maddesi gereğince İş Mahkemelerinden verilen kararlara ve buna bağlı Yargıtay ilamına karşı karar düzeltme yolu kapalıdır. Ancak; Yargıtay onama ya da bozma kararlarında açıkça maddi hatanın bulunduğu hallerde, dosyanın yeniden incelenmesi mümkündür. Zira maddi yanılgıya dayalı olarak verilmiş onama ya da bozma kararları ile hatalı biçimde hak sahibi olmak, evrensel hukukun temel ilkelerine ters düştüğünden karşı taraf yararına sonuç doğurmamalıdır. Dairemizin giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşleri de bu doğrultudadır.
Maddi yanılgı kavramından amaç; Hukuksal değerlendirme ve denetim dışında, tamamen maddi olgulara yönelik, ilk bakışta yanılgı olduğu açık ve belirgin olup, her nasılsa, inceleme sırasında gözden kaçmış ve bu tür bir yanlışlığın sürdürülmesinin Kamu düzeni ve vicdanı yönünden savunulmasının mümkün bulunmadığı, yargılamanın sonucunu büyük ölçüde etkileyen ve çoğu kez tersine çeviren ve düzeltilmesinin zorunlu olduğu açık yanılgılardır.
Uygulamada zaman zaman görüldüğü gibi, Yargıtay denetimi sırasında, uyuşmazlık konusuna ilişkin maddi olgularda, davanın taraflarında, uyuşmazlık sürecinde, uyuşmazlığa esas başlangıç ve bitim tarihlerinde, zarar hesaplarına ait rakam ve olgularda ve bunlara benzer durumlarda; yanlış algılanma sonucu, açık ve belirgin yanlışlıklar yapılması mümkündür. Bu tür açık hatalarda ısrar edilmesi ve maddi gerçeğin göz ardı yapılması, yargıya duyulan güven ve saygınlığı sarsacağı gibi, Adalete olan inancı ortadan kaldırır ve yok eder.
Bu nedenledir ki; Yargıtay; bu güne değin maddi yanılgının belirlendiği durumlarda soruna müdahale etmiş baştan yapılmış açık maddi yanlışlığın düzeltmesini kabul etmiştir. Kaldı ki kimi açık maddi yanılgıya dayalı ve yanlışlığı son derece belirgin haksız ve adaletsiz sonuçların giderilmesi kamu düzeni açısından zorunludur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2002/10-895E ve 2002/838K, 2003/21-425E ve 2003/441K sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Gerçekten temyiz incelemesi sonunda yerel mahkeme kararının, Dairemizin 02.04.2015 tarih, 2014/25365 Esas, 2015/8265 Karar sayılı ilamı ile; davacının emekli aylığına idari para cezası nedeni ile konulan haczin 6183 sayılı Yasa"nın 71. maddesi ile 5510 sayılı Yasa"nın 88/20 ve 93/2. madeleri birlikte değerlendirilmek sureti ile çıkacak haczin prim borçlarını da kapsadığı göz ardı edilerek yukarıdaki gerekçeyle bozulmasının maddi yanılgıya dayalı olduğu ve düzeltilmesinin gerektiği anlaşılmakla, Dairemizin 1 02.04.2015 tarih, 2014/25365 Esas, 2015/8265 Karar Sayılı Bozma kararı kaldırılarak dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
Dava nitelikçe; bir dönem AŞ ortağı ve yönetim kurulu üyesi olan davacıya şirketin prim ve idari para cezası borcu nedeni ile emekli maaşına haciz konulup konulamayacağına yöneliktir.
Dosya içeriğinden, davacı aleyhine "nin 2002/4 dönemine ilişkin idari para cezası ve birkısım prim borçları nedeni ile 2011/11296 takip sayılı ödeme emrinin 5.8.2011 tarihinde gönderildiği ve muhtelif prim vs. borçlarından ötürü 21.3.2012 tarihinde emekli maaşına haciz konulduğu, davacının 9.9.1994 tarihine kadar temsil ve imzaya yetkili yönetim kurulu üyesi olduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda; dosya içerisinde bulunan davacıya gönderilen ödeme emirleri ve haciz bildirgesinin muhtelif alacaklara ilişkin olduğu ve mahkemece haciz bildirgesinde belirtilen alacakların hangi borçlara ilişkin olduğu hususlarının araştırılmadığı açıktır.
506 sayılı Yasa’nın 80/5.maddesine göre “Kurumun, süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci, 102 nci ve 106 ncı maddeleri hariç diğer maddeleri uygulanır. Kurum, 6183 sayılı Yasa"nın uygulanmasında Maliye Bakanlığı, diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri kullanır. 6183 sayılı Yasa"nın 58/1.maddesine göre ise, “ Kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs,böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu (İş Mahkemesi) nezdinde itirazda bulunabilir.
Ödeme emrine konu idari para cezasının 2002/4. dönemine ait olması karşısında, bu dönemde davacının yönetim kurulu üyesi olmadığı ve idari para cezasından sorumlu olmayacağı açıktır. Ancak, yerel mahkeme salt idari para cezası yönünden inceleme yaparak haczin kaldırılmasına karar vermiştir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre; 2011/11296 ve muhtelif takip sayılı dosya üzerinden muhtelif alacaklardan da söz edilerek prim alacağı ve idari para cezası yönünden haciz bildirisi düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Mahkemenin haciz bildirisine konu 2011/11296 ve muhtelif takip dosyalarındaki belgeleri getirterek 235.000,00 TL Kurum alacağının hangi dönem prim borçlarına ilişkin olduğu, davacının sorumlu olup olmadığı ortaya konulmadan haczin kaldırılmasına karar vermesi isabetsizdir.
Öteyandan, Kurumun haciz yoluna başvurabilmesi için 6183 sayılı Yasanın 55. maddesinde gösterilen açıklamaları içeren usulüne uygun ödeme emri düzenleyerek tebliğ etmesi gerekir. Dosya içerisindeki ödeme emirleri fotokopi olup, tebliğ edilen ödeme emirlerinin usulüne uygun olup olmadığı da incelenmemiştir. Usulüne uygun ödeme emri tebliğ edilmemesi durumunda 6183 sayılı Yasanın 58. Maddesinde yazılı 7 günlük dava açma süresinin geçtiğinden de sözedilemez. Kaldi ki şirketteki yetki ve sorumlulukları 09.09.1994 tarihihde sona eren davacı bu tarihten sonraki prim ve idari para cezası borçları için 3. Kişi durumunda olacağından 7 günlük itiraz süresine tabi olmadan menfi tesbit davası açma hakkına sahiptir.
Özetle; mahkemenin muhtelif prim alacakları yönünden usulüne uygun ödeme emri tebliğ edilip edilmediği, ödeme emirlerinin kesinleşip kesinleşmediği bu duruma göre davacının 6183 sayılı Yasada öngörülen 7 günlük itiraz süresine tabi olup olmadığı, davanın süresinde açılıp açılmadığı, bu sonuca göre 09.091994 tarihinden sonra temsil ve imza yetkisi bulunmayan davacının sorumlu olup olmayacağı hususları araştırılmaksızın prim borçlarını da içeren haczin salt idari para cezası yönünden inceleme yapılarak, 5510 sayılı Yasanın 80 ve 5510 sayılı Yasanın 88. Maddelerine göre "Kurumun 6183 sayılı Yasaya göre takip edilen prim ve diğer alacaklarının, idari para cezası da dahil olmak üzere amme alacağı olup imtiyazlı alacak olduğu, 506 sayılı Yasanın 121 ve 5510 sayılı Yasanın 93. Maddelerine göre sigortalıların gelir aylık ve ödeneklerinin Sosyal Güvenlik Kurumu alacakları yönünden haczinin olanaklı olduğu gözardı edilerek yazılı gerekçe ile haczin kaldırılmasına karar verilmesi isabetsiz olup bozma nedenidir.
Davacı yaşlılık aylığından yapılan kesintilerin iadesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemenin bu istem hakkında da bir karar vermesi gerekirken, iade talebi hakkında Kurumca işlem yapılmasına karar vermesi de isabetsiz olup bozma nedenidir.
Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: 1) Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin isteminin kabulü ile, Dairemizin maddi hataya dayalı 02.04.2015 tarih, 2014/25365 Esas, 2015/8265 Karar Sayılı bozma ilamının ORTADAN KALDIRILMASINA, karar düzeltme harcının istek halinde davacıya iadesine;
2) Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 01.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.