23. Hukuk Dairesi 2014/5650 E. , 2014/4882 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ordu 2. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 28/11/2012
NUMARASI : 2011/387-2012/800
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, davalının dava dışı E. A.."ın kullandığı kredi için kefil olduğunu, kredinin ödenmediğini ve başlatılan icra takibinin, davalının haksız olarak borca ve faize itiraz etmesi üzerine durduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline ve davalının %40"dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, borcu bulunmadığını, faiz ve oranının yüksek olduğunu, sözleşmedeki imzanın kendisine ait olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu, adli tıp raporu, tüm dosya kapsamına göre; 23.01.2006 tarihli kredi sözleşmesindeki imzanın davalının eli ürünü olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile icra takibine itirazının iptaline, davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, takibin %40 faiz oranı üzerinden devamına karar verilmiştir.
Karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının yerinde görülmeyen aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2)Dava, kooperatif kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacak için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dosya arasında bulunan kredi sözleşmesine göre asıl borçlu dışında davacı da dahil olmak üzere beş kefil bulunmaktadır. Davacı, asıl borçludan kefil olarak ödediği tutarın tamamını talep edebilir. Ancak, Borçlar Kanunu"nun 488. (TBK m. 587) maddesi uyarınca aynı borca birden fazla kefil bulunması halinde, rücu ilişkisinde kefiller birbirlerine karşı kefalet oranında sorumlu olurlar. Dolayısıyla, davalı ve diğer dava dışı kefiller ile davacı kooperatif aynı borcun kefili olmaları nedeniyle, TBK"nın 587. maddesi nazara alınarak hüküm kurulması gerekirken, davalının borcun tamamından sorumlu olacak şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
3)Öte yandan; 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunu"nun 7. maddesi yollaması ile, temerrüt faizi, temerrüt faizinin üst sınırını düzenleyen 6098 sayılı TBK"nın 120. maddesinin somut olayda da uygulanması zorunludur. Bu nedenle davacı tarafça talep edilebilecek faiz oranı, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuata yani 3095 sayılı Kanuni faiz ve Temerrüt faizine ilişkin Kanun"un 2/1. maddesine göre belirlenen yasal faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacaktır. Hal böyle olunca, mahkemece takip tarihinden sonra işleyecek faiz oranının yıllık %40 olarak belirlenmesi, yasaya aykırı olmuştur.
4)Diğer yandan, takip dayanağı sözleşme ile borç senedindeki tutarın 2.000,00 TL, takip talebindeki tutarın ise 2.999,00 TL olduğu, bu tutara işlemiş faizin dahil olup olmadığı ve faize faiz yürütülüp yürütülmediği, kredinin davacı tarafça ödenip ödenmediği, ödenmiş ise ne kadarının ödendiği dosya kapsamından anlaşılamamaktadır.
Bu itibarla; hükme esas alınan bilirkişi raporu denetime elverişli bulunmadığından, kooperatifler konusunda uzman yeni bir bilirkişi seçilerek, yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde davacı alacağının faize faiz yasağı ihlal edilmeyecek şekilde, asıl alacak ile faiz miktarının tespit edilmesi için, bilirkişiden açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınıp, oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, yeterli olmayan rapora dayalı olarak eksik inceleme ile karar verilmesi de doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, (2), (3) ve (4) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 25.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.