15. Ceza Dairesi 2019/6249 E. , 2019/10640 K.
"İçtihat Metni"Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan sanık ... "ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 155/2, 168/1, 62 ve 52/2. maddeleri gereğince 2.000,00 ve 20,00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına dair Elbistan Ağır Ceza Mahkemesinin 06/03/2012 tarihli ve 2011/165 esas, 2012/62 sayılı kararının, Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 25/02/2016 tarihli ve 2013/26301 esas, 2016/2143 karar sayılı ilamıyla onanarak kesinleşmesini müteakip, sanık müdafii tarafından yapılan yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine ilişkin Elbistan Ağır Ceza Mahkemesinin 02/01/2019 tarihli ve 2011/165 esas, 2012/62 sayılı ek kararına karşı yapılan itirazın reddine dair Malatya 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 09/03/2019 tarihli ve 2019/217 değişik iş sayılı kararı aleyhine, Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 23/07/2019 gün ve 94660652-105-46-5972-2019 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 03/08/2019 gün ve 2019/80901 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 11/03/2014 tarihli ve 2012/3-909 esas, 2014/121 sayılı kararında yer alan, “Delil ve olayların, yargılamanın yenilenmesi nedeni olarak kabul edilebilmesi için "yeni" olması gerekmektedir. Hükmü veren mahkemeye bildirilmemesi sebebiyle, hükümde dikkate alınmamış olan her olay ve delil hükümlü tarafından bilinip bilinmemesi önemli olmaksızın "yeni" olarak nitelendirilmektedir. Olay ya da delilin yeniliği, olayın kesin hükümden sonra meydana gelmiş olmasıyla değil, kesinleşmiş olan hükmün verilmesi sırasında değerlendirilip değerlendirilmediği ile bağlantılıdır. Kesin hükümden önce meydana gelen ancak mahkemenin bilgisine sunulmayan ya da mahkeme tarafından değerlendirilmeyen deliller ve olaylar da "yeni" sayılmalıdır. Bu doğrultuda hükmü veren mahkemeye bildirilmediğinden yargılama yapılırken değerlendirilemeyen her türlü olgu ve delil de "yeni" sayılmaktadır.” şeklindeki açıklamalar nazara alındığında,
Somut olayda sanık Avukat Ahmet Kurnaz"ın müvekkiline ait 940,41 Türk lirasını 2007 yılında tahsil ettiği, ancak anılan parayı müvekkiline 2009 yılı içerisinde verdiği, arada geçen süre dikkate alındığında Elbistan Ağır Ceza Mahkemesinin 06/03/2012 tarihli kararı ile sanığın hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan mahkumiyetine karar verilmesini müteakip, müştekinin anılan olaya ilişkin olarak verdiği 23/11/2018 tarihli dilekçesi ile şikayet tarihinden önce sanık avukatın büroda bulunmadığı sırada sanığın bürosuna giderek olaya konu paranın kendisine ödenmesi amacıyla cep telefonu numarasını büroda çalışanlara bıraktığı, ancak telefon numarasını bizzat sanığa vermediğinden bahisle kendisine ulaşılamadığı, bu halde sanığın 940,41 Türk lirası kadar küçük bir miktarı ödememesi konusunda bir kusurunun bulunmadığı, dilekçesinde belirttiği hususları esas Mahkemesinde yapılan yargılama sırasında ileri sürmediği, bu nedenle yeni delil olarak değerlendirilmesi gerektiğini beyan ettiği, yine sanık müdafiinin yargılamanın yenilenmesi talebini içerir 05/12/2018 tarihli dilekçesinde sanığın müvekkile ait parayı geç ödemesi konusunda bir kusurunun bulunmadığı, katılanın adresini ve telefon numarasını tüm araştırmalara rağmen bulamadığı, katılana ait adrese bütün çabalarına rağmen ulaşamadığına tanıklık edecek ... ile ..."ın Mahkemesince yapılan yargılama esnasında dinlenilmediği, bu halde kesin hükümden önce meydana gelen ancak Mahkemenin bilgisine sunulmayan tanık beyanlarının yeni delil niteliğinde olduğu cihetle, yargılamanın yenilenmesi talebi olarak ileri sürülen deliller ile katılanın kararın kesinleşmesini takiben Mahkemeye sunduğu 23/11/2018 tarihli dilekçesinde bildirdiği hususlar birlikte değerlendirildiğinde, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 318 ilâ 320. maddeleri uyarınca yargılamanın yenilenmesini gerektirecek mahiyette olup olmadığının tespiti bakımından, kabule değer görülerek, toplanacak diğer delillerle birlikte değerlendirildikten sonra, yargılamanın yenilenmesinin kabul veya reddine karar verilmesinin uygun olacağı gözetilmeden, itirazın bu yönden kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 309. maddesi uyarınca Malatya 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 09/03/2019 tarihli ve 2019/217 değişik iş sayılı kararının bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
UYAP üzerinde yapılan incelemede, dairemize 2019-6249 esas numarası ile gelen Kanun yararına bozma dosyasının Elbistan Ağır Ceza Mahkemesi"ne ait olup Yargıtay 14. Ceza Dairesi"nin denetiminden geçmiş bir başka dava dosyası (2011/65 esas, 2013/19 karar sayılı) üzerine kaydedildiği ve fiziki dosya ile uyuşmadığı anlaşıldığından; UYAP ortamındaki yanlışlığın düzeltilmesi ve sonrasında iade edilmek üzere dosyanın Adalet Bakanlığı"na sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 04/11/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.