14. Hukuk Dairesi 2016/6558 E. , 2016/10538 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
DAVALILAR : ... v.d.
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 24.11.2014 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 08.03.2016 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 20.12.2016 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili .... geldi. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen tarafın sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KA R A R
Dava, yüklenicinin temliki işlemine dayanılarak açılmış tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davalı arsa sahiplerinden bir bölümü yüklenicinin edimlerini yerine getirmediğini, davanın reddini savunmuştur.
Davalı yüklenici yargılamaya katılmamış, savunmada bulunmamıştır.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
Mahkeme tarafından davalı yüklenici .... nin davacı ile adi şekilde yapmış olduğu satış sözleşmesinin şahsi hakkın devri mahiyetinde olduğu, yasalar gereği bunun bir gayrimenkul satış sözleşmesi olmadığı, gayrimenkul satış sözleşmesi için gerek medeni kanun gerekse tapu kanunundaki şekli şartların yerine getirilmemiş olduğu anlaşıldığı belirtilerek 10.10.2013 tarihli sözleşmenin adi şekilde yapıldığından geçerli olmadığı belirtilmiş ise de arsa maliki ile yüklenici arasında düzenlenen inşat sözleşmesi gereğince yükleniciden bağımsız bölüm temlik alınmasına dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davaları ile ilgili olarak kanunlarımızda açıklık yoksa da bu konulardaki uyuşmazlıkların çözümünde uygulanan 30.09.1988 tarihli ve 1987/2 1988/2 sayılı ....Kararı ile “tapuda kayıtlı bir taşınmazın
....
mülkiyetini devir borcu doğuran ve ancak yasanın öngördüğü biçim koşullarına uygun olarak yapılmadığından geçersiz bulunan sözleşmeye dayanılarak açılan bir cebri tescil davasının kural olarak kabul edilemeyeceği, bununla beraber Kat Mülkiyeti Kanununa tabi olmak üzere yapımına başlanılan taşınmazdan bağımsız bölüm satımına ilişkin geçerli bir sözleşme olmadan tarafların bağımsız bölüm satımında anlaşarak alıcının tüm borçlarını eda etmesi ve satıcının da bağımsız bölümü teslim ederek alıcının onu malik gibi kullanmasına rağmen satıcının tapuda mülkiyetin devrine yanaşmaması hallerinde; olayın özelliğine göre Medeni Kanunun 2. maddesi gözetilerek açılan tescil davasını kabul edilebileceği” benimsenmiştir. Mahkemece 10.10.2013 tarihli sözleşme geçerli olduğu halde sözleşmenin geçerli olmadığı gerekçesi doğru değildir. Ancak, mahkeme ve yapılan keşif sonunda alınan bilirkişi raporuna göre yüklenicinin edimlerini tam olarak yerine getirmediği, inşaatın % 60 seviyesinde olduğu kabul edilebilir nitelikte olmadığı anlaşılmakla hüküm sonuç itibariyle doğru olduğundan HUMK"nun 438/VII. maddesi uyarınca hükmün gerekçesine "Davalı yüklenici ....davacı ile adi şekilde yapmış olduğu satış sözleşmesinin şahsi hakkın devir mahiyetinde olduğu, yasalar gereği bunun bir gayrimenkul satış sözleşmesi olmadığı, gayrimenkul satış sözleşmesi için gerek medeni kanun gerekse tapu kanunundaki şekli şartların yerine getirilmemiş olduğu anlaşılmıştır." cümlelerinden sonra gelmek üzere "Arsa maliki ile yüklenici arasında düzenlenen inşaat sözleşmesi gereğince yükleniciden bağımsız bölüm temlik alınmasına dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davaları ile ilgili olarak kanunlarımızda bir düzenleme mevcut olmadığından bu konulardaki uyuşmazlıkların çözümünde uygulanan 30.09.1988 tarihli ve 1987/2 1988/2 sayılı .... Kararı ile “tapuda kayıtlı bir taşınmazın mülkiyetini devir borcu doğuran ve ancak yasanın öngördüğü biçim koşullarına uygun olarak yapılmadığından geçersiz bulunan sözleşmeye dayanılarak açılan bir cebri tescil davasının kural olarak kabul edilemeyeceği, bununla beraber Kat Mülkiyeti Kanununa tabi olmak üzere yapımına başlanılan taşınmazdan bağımsız bölüm satımına ilişkin geçerli bir sözleşme olmadan tarafların bağımsız bölüm satımında anlaşarak alıcının tüm borçlarını eda etmesi ve satıcının da bağımsız bölümü teslim ederek alıcının onu malik gibi kullanmasına rağmen satıcının tapuda mülkiyetin devrine yanaşmaması hallerinde; olayın özelliğine göre Medeni Kanunun 2. maddesi gözetilerek açılan tescil davasını kabul edilebileceği” benimsenmiştir." parağrafının eklenmesi gerekmiştir.
./..
...
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkeme hükmü sonuç itibariyle doğru olduğundan temyiz itirazlarının reddi ile hükmün gerekçesi açıklanarak ve düzeltilerek bu şekli ile ONANMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.12.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.