11. Hukuk Dairesi 2015/2709 E. , 2016/794 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 23.09.2014 tarih ve 2013/214-2014/214 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 26.01.2016 günü hazır bulunan davacı vekili Av. .... ile davalı vekili Av. .... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının 08.10.2007 tarihinde müvekkil şirkette çalışmaya başladığını, 01.11.2010 tarihinde istifa ederek ayrıldığını, taraflar arasındaki iş sözleşmesinin 10. maddesinde sözleşmenin sona ermesinden itibaren 2 yıl içinde, Marmara, Ege, Akdeniz bölgelerinde, davacının faaliyet alanı olan tıbbi sarf malzemeleri, cihazları, mal ve hizmetleri alanında çalışmayacağının, aksi halde 12. madde gereğince 10.000 USD cezai şart ödeyeceğinin belirlendiğini, davalının işten ayrıldıktan sonra dava dışı ....."de çalışmaya başladığını, şirketlerin aynı ürün grubunda birbirleri ile rekabet halinde bulunduklarını, sözleşmenin zaman yönünden ihlal edildiğini, yine davalının dava dışı firmada da Marmara Bölgesi sorumlusu olarak görev yaptığını, davacının ürün fiyat, ihale ve projeleri hakkındaki bilgileri rakip şirkette kullanabileceğini ileri sürerek, 10.000 USD cezai şartın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin işten ayrıldıktan sonra ....."de çalışmaya başladığını, anılan şirketin İş Kanunu"nun 7. maddesi çerçevesinde davalıyı ...."de görevlendirdiğini, davacıya verebileceği muhtemel zarar bulunmadığını, cezai şart miktarının fahiş olduğunu, rekabet yasağının iktisadi geleceği tehlikeye düşermemesi, süre, yer ve işin türü bakımından münasip sınırlama getirmesi gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davalının üç yıl süre ile davacı şirkette .... Bölge Sorumlusu olarak görev yaptığı, işten ayrıldıktan sonra dava dışı şirkette de aynı bölgede çalıştığı, müşteri portföyünü halen çalıştığı şirkette kullanmasının davacı için zarar doğurabileceği, bu durumun rekabet yasağının ihlaline neden olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne, 10.000 USD"nın tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, rekabet yasağı ihlalinden kaynaklanan cezai şartın tahsili istemine ilişkin olup, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın Çalışma ve Sözleşme Hürriyet başlığı altında düzenlenen 48 ve devamı maddelerinde herkesin dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahip olduğu anayasal teminat altına alınmıştır. 818 sayılı BK"nın 19. maddesinde bir akdin mevzunun, kanunun gösterdiği sınır dairesinde serbestçe tayin olunabilir denilmekle birlikte 20. maddesinde de akdin mevzunun gayrimümkün veya gayri muhik yahut ahlaka (adaba) aykırı olması halinde o akdin batıl olacağı belirtilmiştir.
Sözleşmenin tarafları, sözleşme özgürlüğü ilkesi çerçevesinde sözleşmenin konusunu ve cezai şartın miktarını belirlemede özgür iseler de, bu özgürlüğün sınırsız ve sonsuz olduğu söylenemez. 818 sayılı BK"nın 19, 20, 161 maddelerinde bu özgürlüğün sınırları çizmiştir. Sözleşmede öngörülen cezai şartın borçlunun iktisaden mahvına sebep olacak derecede ağır ve yüksek ise, adap ve ahlaka aykırı sayılarak tamamen veya kısmen iptal edilmesi gerekir.
Somut olayda, taraflar arasında imzalanan 14.05.2009 tarihli hizmet sözleşmenin 10. maddesinde sözleşmenin işveren tarafından herhangi bir nedenle feshedilmesi hali hariç olmak üzere sona ermesinden itibaren çalışanın iki yıllık bir süre boyunca Akdeniz, Marmara Bölgesi ve Ege Bölgesinde işveren şirketin iştigal konusu olan tıbbi sarf malzemeleri, cihazları, mal ve hizmetleri alanında faaliyet gösteren herhangi bir firmanın işiyle kısmen veya tamamen rekabet halinde olan veya rekabet etme ihtimali bulunan iş veya faaliyetler ile doğrudan veya dolaylı olarak kendi hesabına veya herhangi bir kimse, firma veya şirketle bağlantılı olarak veya bunların hesabına veya bunların yöneticisi, müdürü, acentesi, müsdahdemi, danışmanı veya müşaviri olarak herhangi bir iş veya faaliyetle iştigal etmeyeceğinin, 12. maddesinde ise sözleşmenin 10. maddesinin ihlali halinde işverine verilen tüm zarar ziyan haricinde 10.000,00 ABD dolarının cezai şart olarak ödeneceği düzenlenmiştir. Davalı tarafından 01.11.2010 tarihinde iş aktinin istifa yoluyla sonlandırıldığı, davalının diğer firmada 10.01.2011 tarihinden itiberen çalışmaya başladığı, dava konusu olaya 818 Sayılı BK"nın 348. vd. maddelerinin tatbik edileceği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Yukarıda yapılan açıklamalara göre, davalının imzaladığı hizmet sözleşmesinin rekabet yasağına ilişkin maddesinde yer alan coğrafi alan sınırlaması, işçinin iktisaden mahvına sebep olacak düzeyde geniş bir alanı kapsadığından çalışma özgürlüğüne, akid serbestisine ilişkin yasal düzenlemelere aykırı olup bu nedenle cezai şarta ilişkin sözleşme hükmünün batıl sayılması gerekmektedir. Mahkemece, bu durum gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle kabulü doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün anılan taraf yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 26.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.