19. Hukuk Dairesi 2015/12359 E. , 2015/14960 K.
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen menfi tespit davalarının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davaların kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı/birleşen davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davalının müvekkili hakkında... İcra Müdürlüğü" nün 2010/6969 sayılı dosyasından, müvekkili şirket hesabından keşide edilen çeklere dayalı olarak icra takibi başlattığını, süresi içerisinde itiraz edilmediğinden takibin kesinleştiğini, müvekkilinin haciz tehdidi altında toplam borcun 99.000-TL olduğu ve taksitlerle ödeneceğine dair 15.12.2010 tarihli ödeme taahhüdünde bulunduğunu, oysa takipten sonra 29.11.2010 tarihinde zaten ödenmiş bulunan herbiri 6.000-TL bedelli 2 çek olup, bu ödemelerin ödeme taahhüdünde dikkate alınmadığını belirterek, müvekkilince banka EFT işlemleri ile ödenen 30.06.2010 tarihli, 6.000 TL bedelli ve 31.05.2010 tarihli ve 6.000 TL bedelli çekler ile ilgili borçlu olmadığının tesbitine karar verilmesini talep ve dava etmiş, birleşen davada da, davalının müvekkili hakkında... İcra Müdürlüğü"nün 2010/6970 sayılı dosyasından, çeklere dayalı olarak icra takibi başlattığını, itiraz edilmediğinden kesinleşen takipte müvekkilinin toplam 54.000-TL üzerinden ödeme taahhüdünde bulunduğunu, takipten sonra 29.11.2010 tarihinde borcun ödenmiş olup, bu durumun taraflar arasında takipten sonra ve icra tehdidi altında düzenlenen ödeme taahhüdünde dikkate alınmadığını ileri sürerek, müvekkilince banka EFT işlemleri ile ödenen ve toplamı 20.278-TL bedelli olan 3 adet çek ile ilgili borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili asıl ve birleşen davalara cevabında, taraflar arasında 2006 yılından beri ticari ilişki olduğunu, ticari ilişkilerden doğacak riske karşılık müvekkili lehine ipotek de verildiğini, davacı şirketin 25.11.2010 tarihi itibariyle cari hesapta görünen toplam borcunun 116.968-TL olduğunu, karşılıksız kalan çeklerinden cari borcu karşılayacak miktardaki çeklerin icra takibine konu edildiğini, takibe geçilmeden çeklerin çek tazmin bedel toplamı olan 7.000 TL" nin bankadan tahsil edilerek borçtan düşüldüğünü, kalan borç için... İcra Müdürlüğü" nün 2010/6969, 2010/6970 ve davadışı 2010/6971 sayılı dosyaları üzerinden icra takibi başlatıldığını, takipten sonra davacının banka kanalıyla ayrı ayrı 8.000-TL, 4.278-TL, 6.000-TL, 8.000-TL ve 2.000-TL ödediğini, davacının haciz sırasında ve akabinde verdiği resmi taahhüt ile son cari borca göre pazarlık sonucu vade farkları, işlemiş faizler, icra masrafları ve davacının ödemeleri dikkate alınarak bir protokol imzalandığını, 15.12.2010 itibariyle borcun 108.000-TL olduğunun ve icra ödeme taahhüdündeki 45.000-TL" nin istenmeyeceğinin kararlaştırıldığını, bu protokolle davacının bu davaya konu ettiği miktarların kendisinden istenmediği de belirlendiğinden
işbu davanın açılmasında hukuki yarar olmadığını, resmi ödeme taahhüdünün tüm dosyayı kapsayacak şekilde yapılması gerektiğinden kısmi ödemelerin o taahhütte düşülemediğini, ancak protokolde düşüldüğünü beyanla, davanın reddine ve davacı aleyhine %40 kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, incelenen icra takip dosyalarında düzenlenen 15.12.2010 tarihli taahhütlerde takipten sonra ve fakat işbu davalardan önce ödenen ve dava konusu edilen çek bedellerinin borç miktarlarından düşülmediğinin anlaşıldığı, bu noktada, davalı tarafça her ne kadar, taraflarca imzası inkar edilmeyen 15.10.2010 tarihli protokol gereği 28.278-TL" nin davacı tarafından ödendiğinin taraflarca imza altına alındığı ve bu bakımdan davacının dava açmada hukuki yararının bulunmadığı iddia edilmiş ise de, dava ile birleşen davada dava konusu talebin toplamda 32.278-TL olması ve sözkonusu protokolün dava tarihinden önce davaya dayanak icra takip dosyalarına sunularak işleme konulmamış olması nedeniyle davaya konu miktarlar yönünden davacının icra tehdidi altında bulunması hususları da bir arada değerlendirildiğinde davacının dava açmada hukuki yararının bulunduğu gerekçeleriyle, asıl dava ve birleşen davaların ayrı ayrı kabulü ile; ... İcra Müdürlüğü" nün 2010/6969 sayılı dosyasında takibe konu 30.06.2010 tarih ve 6.000 TL bedelli, 31.05.2010 tarih ve 6.000 TL bedelli çekler ile birleşen 2011/782 E. sayılı davaya konu... İcra Müdürlüğü" nün 2010/6970 sayılı dosyasında takibe konulan 31.07.2010 tarih ve 4.278 TL bedelli, 30.06.2010 tarih ve 8.000 TL bedelli, 30.06.2010 tarih ve 8.000 TL bedelli çekler yönünden davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı/birleşen davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu çekler ile ilgili takiplerden sonra ve davadan önce taraflar arasında imzalanmış 15.12.2010 tarihli protokol başlıklı sözleşme içeriğinde, tarafların, toplam alacağı belirleyerek, bunun ödenmesi halinde borcun tasfiye edileceğini kararlaştırdıkları anlaşılmıştır. Buna rağmen, mahkemece bu sözleşmenin cebri icra tehdidi altında imzalandığının kabulü yoluna gidilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle asıl dava/birleşen dava davalısının temyiz itirazlarının kabulüyle, asıl ve birleşen davadaki hükmün davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 17.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.