Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/3052
Karar No: 2016/500

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2015/3052 Esas 2016/500 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2015/3052 E.  ,  2016/500 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı ... Yönetimi 17.08.2010 havale tarihli dilekçe ile; ... ili, ... ilçesi, ... kasabası, ... mahallesinde bulunan dava dilekçesine ekli krokide 1 ve 2 rakamı ile işaretlenen taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğunu belirterek 303 ada 1 sayılı orman parseli sınırları içine alınıp orman niteliği ile ... adına tapuya tescili istemiyle Kadastro Mahkemesinde 2010/19 Esas sayılı davayı açmıştır.
    Mahkemece, dava edilen yerlerden bir bölümünün ... Mera Komisyonunca 2002 yılında 4342 sayılı Kanun uyarınca yapılan çalışmalar sırasında mera olarak tespit edildikleri, 29.08.2002 - 29.09.2002 tarih aralığında ilân edildiği, itiraz edilmediğinden kesinleştiği, 08.08.2007 tarihinde mera özel siciline kaydedildiği, mera özel siciline kaydedilen yerler hakkında kadastro çalışması yapılamayacağından 2010 yılında yapılan genel arazi kadastro çalışmaları sırasında anılan yerler hakkında kadastro çalışması yapılmayıp 308 ada 1, 310 ada 42, 313 ada 2, 318 ada 2 ve 321 ada 3 parsel numaralarının yenilendiği belirtilerek, anılan parsellere ilişkin dava tefrik edilip 318 ada 2 parsele ilişkin dava 2014/42 Esasa kayıt edildikten sonra kadastro tespit tutanağı düzenlenmediğinden davaya bakma görevinin asliye hukuk mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş; hüküm, davacı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, orman kadastrosuna itiraz, mera sicil kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede 2010 yılında 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi uyarınca yapılıp 20.07.2010 - 18.08.2010 tarih aralığında ilân edilerek eldeki dava sebebiyle kesinleşmeyen orman kadastrosu vardır.
    Mahkemece verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; kadastro mahkemesinin genel olarak görevi, 3402 sayılı Kanunun 25. maddesinde; zaman bakımından görev ve yetkisi, aynı Kanunun 27. maddesinde düzenlenmiş, kadastro mahkemesinde bakılacak dava türleri de aynı Kanunun 26. maddesinde sayılmıştır. 3402 sayılı Kanunun 26/son maddesi uyarınca kadastro mahkemesinin görev ve yetkisi her taşınmaz mal hakkında kadastro tutanağının düzenlendiği günde başlar. Ayrıca, 6831 sayılı Orman Kanununun 11. maddesi uyarınca askı süresi içinde açılan orman kadastrosuna ve 2/B madde uygulamasına itiraz davalarıda kadastro mahkemesinde görülüp sonuçlandırılır.
    6831 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan orman kadastrosunda, orman sınırları içinde bırakılan taşınmazlar hakkında orman olduğu konusunda "olumlu orman kadastro harita ve tutanağı" düzenlendiği kabul edilerek hak sahibi gerçek ve tüzel kişilere, orman sınırları dışında bırakılan, yani orman olmadığı konusunda "olumsuz orman harita ve kadastro tutanağı" düzenlenmiş sayılan taşınmazlar hakkında, ... Genel Müdürlüğüne, askı ilân süresi içinde kadastro mahkemesinde dava açma olanağı 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesinde tanındığı gibi 3402 sayılı Kanunun 4. maddesine göre yapılan orman kadastrosunda da orman olduğu konusunda "olumlu harita ve tesbit tutanağı" düzenlenen parsellerde (kısmî ilâna çıkartılan parseller) hak sahibi gerçek ve tüzel kişilere tanınan dava hakkının, orman sınırı dışında bırakılarak o tarihte henüz arazi kadastro tesbit tutanağı düzenlenmemiş olmakla birlikte "olumsuz orman kadastro harita ve tutanağı" düzenlenmiş olduğu kabul edilerek, 3402 sayılı Kanunun 26/4. maddesindeki kadastro tesbit tutanağının düzenlenme koşulu aranmadan bu taşınmazlar hakkında da ... Genel Müdürlüğüne dava açma hakkının tanınmış olduğunun kabulü gerekir. Kısmî ilâna çıkartılan orman parsellerinden sonra tesbit tutanakları düzenlenen taşınmazlar hakkında 3402 sayılı Kanunun 9. maddesi gereğince ... Genel Müdürlüğü, orman savı ile itiraz edebileceği gibi, itiraz edilmeyen ya da itirazları komisyonca ret edilerek tesbit tutanakları düzenlenip 3402 sayılı Kanunun 11. maddesi gereğince askı ilânına çıkartılan parseller hakkında HGK"nın 13.07.1996 tarih ve 1996/20 - 459-556 ve 13.05.1996 tarih ve 1996/20-566 - 1998/338 sayılı kararlarındaki ilke gereğince ... Genel Müdürlüğü orman savı ile kadastro mahkemelerinde dava açabileceklerini ya da HGK"nın 16.05.2001 tarih ve 2001/20-401-416 sayılı kararında kabul edildiği gibi başkaları tarafından süresinde açılan davaya, aynı Kanunun 26/D maddesi gereğince katılabileceklerini önleyen hiç bir kanun hükmü bulunmamaktadır.
    Dava açıldığı sırada bu davanın sonucunun kim ya da kimleri etkileyeceği baştan belli ise, açılacak davada pasif husumet ehliyetinin onlara ait olacağı Usûl Hukukunun temel kuralıdır. Dava açıldığı sırada orman sınırları dışında bırakılan taşınmaz/taşınmazlar hakkında tespit tutanağı düzenlenmediğinden, taşınmazın gerçek hak sahibi belli değildir. Bu sebeple, kısmî ilâna çıkartılan orman parsellerinin dışında kalan taşınmazlar yönünden ... Genel Müdürlüğü tarafından orman savı ile otuz günlük askı ilân süresi içinde kadastro mahkemelerinde açılacak orman kadastrosuna itiraz davalarında, yapılan kadastro işleminin özelliği ve açılacak davanın niteliği gereği, husumetin ... veya taşınmazın içinde bulunduğu köy tüzel kişiliği ya da taşınmazda hak sahibi olduğu varsayılan gerçek veya tüzel kişilere karşı açılabileceğini kabul etmek gerekir. Yargılamanın devamı sırasında yapılan keşifte davaya konu taşınmazda hak sahibi olanların belirlenmesi ya da malik hanesi açık bırakılarak düzenlenecek tespit tutanaklarının mahkemeye gönderilmesi halinde dava dosyası ile birleştirilip 3402 sayılı Kanunun 27, 28 ve 29. maddeleri hükümlerine göre işlem yapıldıktan sonra, HGK"nın 24.12.1997 tarih ve 1997/17-846-1085 sayılı kararında kabul edildiği gibi "tesbit maliklerinin davalı olarak gösterilmemiş olması maddi yanılgıdan kaynaklandığı" gözönünde bulundurularak tesbit tutanaklarında isimleri geçen, yada keşif sırasında belirlenecek olan hak sahibi gerçek ve tüzel kişiler davaya katılıp kendilerine duruşma günü tebliğ edilerek husumet yaygınlaştırılıp davada taraf oluşturularak taraf delilleri ve 3402 sayılı Kanunun 30. maddesi gereğince mahkemece lüzum görülen diğer deliller de toplanarak dava konusu taşınmazın gerçek hak sahibi adına tescil edilmesi, dava dilekçesinde gösterilen gerçek ya da tüzel kişilerden hak sahibi olmayan kişiler varsa onlar yönünden davanın husumet yönünden ret edilmemesi gerekir.
    Somut uyuşmazlıkta; çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede orman kadastrosunun 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunun ile değişik 4. maddesi uyarınca yapılıp 20.07.2010 - 18.08.2010 tarih aralığında ilân edildiği, ... Yönetiminin orman kadastrosunun askı süresi içinde dava dilekçesine ekli krokide işaretlenen taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğu, orman sınırları içine alınıp orman niteliği ile ... adına tescili istemiyle temyize konu davayı açtığı, mahkemece taşınmaz başında keşif yapılmadan dava edilen taşınmazın neresi olduğu belirlenmeden, kadastro müdürlüğünün çekişmeli taşınmazın ... Mera Komisyonunca 2002 yılında 4342 sayılı Kanun uyarınca yapılan çalışmalar sırasında mera olarak tespit edildikleri, mera komisyon kararlarının 29.08.2002 - 29.09.2002 tarih aralığında ilân edilerek kesinleştiği, henüz tahsis işlemlerinin yapılmadığı, genel arazi kadastrosu sırasında dava edilen yerler hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenmediği yönündeki cevabı esas alınarak karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede orman kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi hükmüne göre yapıldığından az yukarıda açıklanan ilkeler gözönünde bulundurularak taşınmaz başında keşif yapılıp çekişme konusu taşınmaz/taşınmazlar belirlendikten sonra, anılan taşınmazlar hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenmiş ise uyuşmazlığın kadastro tesbitine itiraz ve orman kadastrona itiraz niteliğinde olduğu kabul edilerek kadastro tespit tutanak/tutanaklarının asılları temyize konu dava ile birleştirildikten sonra, HGK"nın 24.12.1997 tarih ve 1997/17-846-1085 sayılı kararında kabul edildiği gibi "tesbit maliklerinin davalı olarak gösterilmemiş olması maddi yanılgıdan kaynaklandığı" gözönünde bulundurularak tesbit tutanaklarında isimleri geçen, ya da keşif sırasında belirlenecek olan hak sahibi gerçek ve tüzel kişiler davaya katılıp kendilerine duruşma günü tebliğ edilerek husumet yaygınlaştırılıp davada taraf oluşturularak, taraf delilleri ve 3402 sayılı Kanunun 30. maddesi gereğince mahkemece lüzum görülen diğer deliller de toplanarak, yöntemine uygun şekilde orman araştırması yapılıp dava konusu taşınmazın gerçek hak sahibi adına tescil edilmesi, çekişmeli taşınmazlar hakkında kadastro tespit tutanağının düzenlenmediğinin, mera özel siciline kaydedildiklerinin tespiti halinde ise uyuşmazlığın orman kadastrosuna itiraz, mera sicil kaydının iptali ve tescil niteliğinde olduğu, orman kadastrosuna itiraz davası yönünden kadastro mahkemesinin görevli olduğu kabul edilerek yöntemine uygun şekilde orman araştırması yapılıp taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde orman kadastrosuna itiraz davasının kabulü ile çekişmeli taşınmazın orman sınırları içine alınması ile yetinilip mera sicil kaydının iptali ve tescil istemi yönünden 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesi ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK"nın 2. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesi görevli olduğundan görevsizlik kararı verilmesi, çekişmeli taşınmaz/taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde ise orman kadastrosuna itiraz davası yönünden davanın reddine, mera sicil kaydının iptali ve tescil istemi yönünden ise görevsizlik kararı verilmelidir.
    Açıklanan hususlar gözetilerek davanın esasının incelenmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçe ile yazılı şekilde davanın görev yönünden reddine karar verilmesi usûl ve kanuna aykırıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ... Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 19/01/2016 günü oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi