4. Ceza Dairesi 2018/8555 E. , 2019/2693 K.
"İçtihat Metni"
Silahla tehdit ve basit yaralama suçlarından sanık ...’ın, 5237 sayılı 106/2-a, 86/2, 86/3-e ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis ve 5 ay hapis cezaları ile cezalandırılmasına, cezalarının aynı Kanun’un 58. maddesi ve 5275 sayılı Kanun’un 108/3. maddesi gereğince mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine dair Edremit 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/02/2018 tarihli ve 2017/334 esas, 2018/107 sayılı kararının, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 07/12/2018 gün ve 94660652-105-10-11415-2018-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 17/12/2018 gün ve 2018/101357 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre, sanığın sabıka kaydında yer alan ve tekerrüre esas alınan Edremit 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 03/03/2016 tarihli ve 2015/579 esas, 2016/245 karar sayılı ilâmına ilişkin suçun işlendiği tarihte 18 yaşından küçük olduğu cihetle, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 58/5. maddesinde yer alan “Fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış olan kişilerin işlediği suçlar dolayısıyla tekerrür hükümleri uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme gereğince, söz konusu ilamın tekerrüre esas alınamayacağı gözetilmeden, mahkemece sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Silahla tehdit ve basit yaralama suçlarından sanık ...’ın, 5237 sayılı 106/2-a, 86/2, 86/3-e ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis ve 5 ay hapis cezaları ile cezalandırılmasına, cezalarının aynı Kanun’un 58. maddesi ve 5275 sayılı Kanun’un 108/3. maddesi gereğince mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine dair Edremit 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/02/2018 tarihli ve 2017/334 esas, 2018/107 sayılı kararının, sanığın sabıka kaydında yer alan ve tekerrüre esas alınan Edremit 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 03/03/2016 tarihli ve 2015/579 esas, 2016/245 karar sayılı ilâmına ilişkin suçun işlendiği tarihte 18 yaşından küçük olduğu cihetle, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 58/5. maddesinde yer alan “Fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış olan kişilerin işlediği suçlar dolayısıyla tekerrür hükümleri uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme gereğince, söz konusu ilamın tekerrüre esas alınamayacağı gözetilmeden, mahkemece sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Sanık ... hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesinin 1. fıkrasında “Hakim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümde hukuka aykırılık bulunması halinde bu maddede düzenlenen olağanüstü yasa yoluna konu olabileceği belirtilmiştir.
Y.C.G.K."nun 17.7.2007 gün ve 2007/145-172 sayılı, 27.3.2007 gün ve 2007/73-76 sayılı kararlarında da vurgulandığı üzere hükümdeki diğer yasaya aykırılıklar giderilmeden, uyuşmazlık konusunda karar verilmesi halinde, hukuka aykırılıkları giderme ve ülkede uygulama birliğini hukuka uygunlukla sağlama amacına hizmet için öngörülen "Kanun yararına bozma" kurumu, bünyesinde hukuka aykırılık taşıyan hükümleri onaylama sonucunu doğuracaktır.
Uyuşmazlık konusunda bir karar vermeden önce, kanun yararına bozma istemine konu edilen hükümde başkaca yeni hukuka aykırılıkların bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu bağlamda;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27/11/2018 tarihli ve 2017/17-328 esas, 2018/575 sayılı kararında belirtildiği üzere; ceza muhakemesi hukukumuzda mahkemelerce bir yargılama faaliyetinin yapılabilmesi ve hüküm kurulabilmesi için yargılamaya konu edilecek eylemle ilgili, usulüne uygun olarak açılmış bir ceza davası bulunması gerekmektedir. 5271 sayılı CMK’nın 170/1. maddesi uyarınca ceza davası, dava açan belge niteliğindeki icra ceza mahkemesine verilen şikâyet dilekçesi, son soruşturmanın açılması kararı gibi istisnai hükümler dışında kural olarak Cumhuriyet savcısı tarafından düzenlenecek bir iddianame ile açılır. Anılan Kanun"un 170. maddesinin 4. fıkrasında da; “İddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır.” düzenlemesine yer verilmiştir. CMK’nın 225. maddesi uyarınca ise; “Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir. Mahkeme, fiilin nitelendirilmesinde iddia ve savunmalarla bağlı değildir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu madde gereğince hangi fail ve fiili hakkında dava açılmış ise, ancak o fail ve fiili hakkında yargılama yapılarak hüküm verilebilecektir. Anılan kanuni düzenlemelere göre, iddianamede açıklanan ve suç oluşturduğu iddia olunan eylemin dışına çıkılması, dolayısıyla davaya konu edilmeyen fiil veya olaydan dolayı yargılama yapılması ve açılmayan davadan hüküm kurulması kanuna açıkça aykırılık oluşturacaktır. Öğretide “davasız yargılama olmaz” ve “yargılamanın sınırlılığı” olarak ifade edilen bu ilke uyarınca hâkim, ancak hakkında dava açılmış bir fiil ve kişi ile ilgili yargılama yapabilecek ve önüne getirilen somut uyuşmazlığı hukuki çözüme kavuşturacaktır.
Soruşturma aşamasında elde ettiği delillerden ulaştığı sonuca göre iddianameyi hazırlamakla görevli iddia makamı, düzenlenen iddianame ile CMK’nın 225/1. maddesi uyarınca kovuşturma aşamasının sınırlarını belirlemektedir. Bu bakımdan iddianamede,
yüklenen suçun unsurlarını oluşturan fiil/fiillerin nelerden ibaret olduğunun hiçbir tereddüte yer bırakmayacak biçimde açıklanması zorunludur. Böylelikle sanık; iddianameden üzerine atılı suçun ne olduğunu hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde anlamalı, buna göre savunmasını yapabilmeli ve delillerini sunabilmelidir. CMK"nın 226. maddesindeki düzenlemeyle iddianamede anlatılan eylem değişmemiş olduğunda, kanun koyucu o eylemin hukuki niteliğinde değişiklik olmasını "yargılamanın sınırlılığı" ilkesine aykırı görmemiş, bu gibi hallerde sanığa ek savunma hakkı verilerek değişen suç niteliğine göre bir hüküm kurulmasına imkân sağlamıştır. Bu düzenlemenin bir sonucu olarak mahkeme, eylemin hangi suçu oluşturacağına ilişkin nitelendirmede iddia ve savunmayla bağlı değildir. Örneğin, iddianamede hırsızlık olarak nitelendirilen eylemin güveni kötüye kullanma suçunu oluşturacağı görüşünde olan mahkemece, sanığa ek savunma hakkı da verilmek suretiyle bahse konu suçtan hüküm kurulabilecektir. İddianamede anlatılan ve kapsamı belirlenen olayın dışında bir fail ve fiilin yargılanması söz konusu olduğunda ise, suç duyurusunda bulunulması ve iddianame ile dava açılması hâlinde gerekli görülürse her iki iddianame ile açılan davaların birleştirilmesi yoluna gidilebilecektir.
İncelemeye konu dosyada;
Sanık ..."ın katılan ..."e yönelik 13/08/2016 tarihinde gerçekleştirdiği ve Edremit Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 15/12/2016 tarihli ve 2016/6906 soruşturma, 2016/1853 esas, 2016/1824 sayılı iddianamesinde "... bunun üzerine müşteki şüpheli ..."ın da, yanında taşıdığı bıçakla müşteki Şüpheli ..."e doğru sallayarak müşteki şüpheli Fatihi doktor raporuna göre BTM ile giderilecek şekilde silahla yaraladığı..." biçiminde tanımlanan eylemi nedeniyle TCK"nın 86/2, 86/3.e, 29,53 ve 58. maddeleri uyarınca cezalandırılması talebiyle kamu davasının açıldığı, yargılama neticesinde Edremit 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/02/2018 tarihli ve 2017/334 esas, 2018/107 sayılı kararıyla "... Sabri"nin Fatih"i yumruk vurmak sureti ile yaraladığı, bunun üstüne Fatih"in ise elinde bulunan motorun anahtarı ile Sabri"ye vurduğu, akabinde Sabri"nin bıçak ile Fatih"i yaraladığı, sonrasında Bertan ve Umut"un da ayrıca Fatih"e yönelik silah olmaksızın Fatih"i yaraladıkları, bunun haricinde yaralama eylemlerinin öncesinde Sabri"nin elinde bulunan bıçak ile Fatih"e söz konusu isteğini belirtmesi ve bu suretle de Fatih üzerine silah ile korkutuculuk unsuru ortaya çıktığı, neticesinde sanık ..."nin eyleminin silahla tehdit kapsamında da kaldığı, TCK 106/3 maddesi uyarınca ayrıca yaralanma eyleminden dolayı cezalandırılması gerektiği anlaşılmıştır." şeklinde kabul edilen eylemi nedeniyle sanığın, TCK"nın 106/2-a, 86/2, 86/3-e ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis ve 5 ay hapis cezaları ile cezalandırılmasına, Edremit 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 03/03/2016 tarihli ve 2015/579 esas, 2016/245 sayılı hükümlülüğü nedeniyle sanığın 2. kez mükerrir olduğuna, cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre infaz edilmesine ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verildiği, hükümlere yönelik sanığın istinaf talebinin Edremit 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 28/02/2018 tarihli ve 2017/334 esas, 2018/107 sayılı ek kararıyla süreden reddine karar verildiği, ek kararın sanığa tebliğine karşın istinaf kanunu yoluna konu edilmediği,
Edremit 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 03/03/2016 tarihli ve 2015/579 esas, 2016/245 sayılı kararının incelenmesinde, suç tarihinin 23/07/2015 olduğu, sanığın 86/2, 86/3-e
maddeleri uyarınca 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, Edremit 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 28/06/2011 tarihli ve 2011/11 esas, 2011/457 sayılı kararı nedeniyle cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre infaz edilmesine ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verildiği, hükmün 14/04/2016 tarihinde kesinleştiği,
Edremit 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 28/06/2011 tarihli ve 2011/11 esas, 2011/457 sayılı kararının incelenmesinde, suç tarihinin 19/10/2010 olduğu, sanığın hırsızlık ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarından cezalandırılmasına, yaş küçüklüğü nedeniyle hakkında TCK"nın 31/2. maddesinin uygulanmasına karar verildiği, hükmün 15/09/2014 tarihinde Yargıtayca düzeltilerek onanması suretiyle kesinleştiği,
Dosya içerisinde mevcut Edremit 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 20/11/2013 tarihli ve 2013/376 esas, 2013/519 sayılı kararıyla sanık ..."ın 02/03/1996 olan doğum tarihinin 01/01/1990 olarak düzeltilmesine karar verildiği, hükmün 20/12/2013 tarihinde kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
Sanık ... hakkında Edremit Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenen 15/12/2016 tarihli ve 2016/6906 soruşturma numaralı, 2016/1853 esas ve 2016/1824 sayılı iddianamede sanığın eyleminin, yanında taşıdığı bıçağı ..."e doğru sallayarak doktor raporuna göre basit tıbbi müdahale ile giderilecek şekilde silahla yaralama olarak tanımlanması, Edremit 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/02/2018 tarihli ve 2017/334 esas, 2018/107 sayılı kararında ise sanığın eyleminin "...akabinde Sabri"nin bıçak ile Fatih"i yaraladığı,... bunun haricinde yaralama eylemlerinin öncesinde Sabri"nin elinde bulunan bıçak ile Fatih"e söz konusu isteğini belirtmesi ve bu suretle de Fatih üzerine silah ile korkutuculuk unsuru ortaya çıktığı, neticesinde sanık ..."nin eyleminin silahla tehdit kapsamında da kaldığı, TCK 106/3 maddesi uyarınca ayrıca yaralanma eyleminden dolayı cezalandırılması gerektiği..." biçiminde kabul edilmesi karşısında, iddianamenin anlatım kısmında sanık ..."ın elinde bıçak varken mağdurdan talepte bulunduğuna dair bir anlatımın yer almadığı gözetilmeden, sanığın bu eylemi gerçekleştirdiği kabul edilerek TCK"nın 106/2-a ve 62. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmek suretiyle CMK"nın 225. maddesine aykırı davranılmıştır.
Yargıtay incelemesi sırasında saptanan yukarıda belirtilen yeni hukuka aykırılık nedeni, Kanun yararına bozma konusu yapılmadığından belirtilen Kanun yolunun niteliği gereği resen giderilemeyecektir.
Kanun yararına bozma konusunun bu aşamada sonuçlandırılması, yapılan açıklamalar ışığında olanaklı bulunmamaktadır.
IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1)Kanun yararına bozma isteği hakkında bu aşamada bir KARAR VERMEYE YER OLMADIĞINA,
2)Sanık hakkında silahla tehdit suçundan kurulan hükümde saptanan yeni hukuka aykırılık nedeni açısından, Kanun yararına bozma yoluna başvurulup başvurulmayacağının takdiri için, dosyanın Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMEK üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, bu hususun değerlendirilmesinden sonra, diğer kanun yararına bozma isteminin incelenmesine, 21/02/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.