11. Hukuk Dairesi 2021/974 E. , 2021/6038 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
VEKİLİ :AV. ...
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 23.11.2015 tarih ve 2014-52/707 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için mahalline gönderilen dosyanın eksikliklerin giderilmesinden sonra gönderildiği anlaşılmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, tarafların arasında 22.04.2006 tarihli franchise sözleşmesinin imzalandığını, bu sözleşmeye göre davalının her ay 100 USD+KDV aidat ödeyeceğinin kararlaştırıldığını, ancak davalının 2009 ayının mart ayı ila 2010 yılının aralık ayları arasında 22 aylık ve 2011 yılının ağustos ayı ila 2013 yılının aralık aylarının arasında 29 aylık olmak üzere toplam 51 aylık aidat borçlarını ödemediğini, ödenmeyen aidatların tahsili amacıyla davalıya yönelik ilamsız icra takibinin başlatıldığını, ancak davalının haksız olarak ödeme emrine itiraz ettiğini, davalının takipten sonra davacının işyeri adresine gelerek 04.01.2014 tarihinde sözleşmenin feshi dilekçesini elden verdiğini, bu dilekçede birikmiş aidat borçlarının olduğunun belirtildiğini, bu nedenle davalının itirazının haksız olduğunu belirterek, itirazın iptaline ve %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, görevsizlik itirazında bulunmuş olup, esasa ilişkin ise davacının 100 USD+KDV olarak anlaşıldığını ikrar etmesine rağmen, hesaplamayı 110 USD+KDV üzerinden yaptığını ve takibi bu hesap üzerinden başlattığını, 10 USD"lik farkın nedeninin anlaşılamadığını, temerrüt olmadığının belirtilmesine rağmen temerrüt faizinin talep edildiğini, çelişkili ifadelerin mevcut olduğunu, davalının, fesih dilekçesinde, sözleşme tarihinden itibaren 5 yılı kapsayacak aidat borçlarını ödemek istediğini belirttiğini, 22.04.2006 tarihinden itibaren 5 yıllık aidat borcunun davalı tarafından kabul edildiğini, buna rağmen davacı tarafından davalıya yönelik yüklü meblağda bir takip başlatıldığını, davalının borcunun ne kadar olduğunu hesaplamasının mümkün olmaması sebebiyle takibin tamamına itiraz ettiğini, davalının kötüniyetinin olmadığını, standart sözleşme süresinin 2-5 yıl olduğunu, ancak dava konusu sözleşmenin 10 yıllık olarak imzalandığını, bunun düşürülmesi için davacıya başvurulduğunu, ancak başvurunun dikkate alınmadığını, davalı şirketin belediye ile sözleşme imzalayarak spor faaliyetlerine başladığını, sözleşme konusu emlak faaliyetlerini davalı şirket yetkilisi ..."in devam ettirdiğini, ancak kararlaştırılan aidat borçlarını ödeyemediğini, bu nedenle sözleşmenin feshini talep ettiğini, davacı şirketin de sözleşmeden kaynaklanan yükümlülükleri yerine getirmediğini belirterek, 22.04.2011 tarihinden itibaren talep edilen aidat borçlarına itirazlarının kabulü ile davanın bu miktar yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılamaya göre, davacı ile davalı arasındaki ticari ilişki nedeniyle davacının davalıdan 23.12.2013 tarihi itibariyle, faizle birlikte 13.167,64 TL alacaklı olduğu, davalının icra takibine itirazının haksız olduğu, bu nedenle aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının takip dosyasına vaki itirazının 13.167,64 TL asıl alacak yönünden iptaline, takibin kabul edilen bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, 13.167,64 TL asıl alacağın %20"si tutarındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, franchise sözleşmesinin feshinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Davalı şirketin, 23.10.2014 tarihinde, dava devam ederken, resen sicilden silindiği, Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü"nün 08.04.2015 tarihli yazısında belirtilmiş olmakla, öncelikle bu hususun değerlendirilip, davalı şirketin resen sicilden terkin edilip edilmediğinin belirlenmesi, sicilden terkin edilmişse şirketin ihya edilerek sicile tescilinin sağlanıp, tebligat yapıldıktan sonra davaya devam edilmesi gerekirken, bu hususlar yerine getirilmeksizin, eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 14/10/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.