10. Hukuk Dairesi 2016/11086 E. , 2018/9725 K.
"İçtihat Metni".....
Dava, 23.12.2003 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirlerin 506 sayılı Yasanın 26’ncı maddesi kapsamında davalılardan müteselsilen tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde, davalı ... yönünden husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine, davalı ... yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı kurum ile davalılardan ... avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Yasanın 26. maddesindeki, “İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya işçilerin sağlığını koruma ve işgüvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi veyahut suç sayılabilir bir hareketi sonucu olmuşsa, Kurumca sigortalıya veya hak sahibi kimselerine yapılan veya ileride yapılması gerekli bulunan her türlü giderlerin tutarları ile gelir bağlanırsa bu gelirlerinin 22. maddede belirtilen tarifeye göre hesaplanacak sermaye değerleri toplamı......:2006/106 sayılı Kararı ile bu fıkrada geçen “sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere” bölümü iptal edilmiştir.) Kurumca işverene ödettirilir.…İş kazası veya meslek hastalığı, 3. bir kişinin kasıt veya kusuru yüzünden olmuşsa, Kurumca bütün sigorta yardımları yapılmakla beraber zarara sebep olan 3. kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara Borçlar Kanunu hükümlerine göre rücu edilir.” düzenlemesine göre; davaya konu iş kazasında kusurlu olanlar davacı Kurumun rücu alacağından kusurları karşılığı sorumludur.
Kusur raporlarının, 506 sayılı Yasanın 26., 4857 sayılı Yasanın 77. ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğünün 2 vd maddelerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.4857 sayılı Yasanın 77. maddesi; “İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. İşverenler, işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar...” düzenlemesini içermektedir. Anılan düzenleme, işçiyi gözetim ödevi ve insan yaşamının üstün değer olarak korunması gereğinden hareketle; salt mevzuatta öngörülen önlemlerle yetinilmeyip, bilimsel ve teknolojik gelişimin ulaştığı aşama uyarınca alınması gereken önlemlerin de işveren tarafından alınmasını zorunlu kılmaktadır. İş kazasının oluşumuna etken kusur oranlarının saptanmasına yönelik incelemede; ihlal edilen mevzuat hükümleri, zararlı sonuçların önlenmesi için koşulların taraflara yüklediği özen ve dikkat yükümüne aykırı davranışın doğurduğu sonuçlar, ayrıntılı olarak irdelenip, kusur aidiyet ve oranları gerekçeleriyle ortaya konulmalıdır.
2-506 sayılı Kanunun 87. maddesi hükmüne göre aracı, bir işte veya bir işin bölüm veya eklentisinde işverenden iş alan ve kendi adına sigortalı çalıştıran 3. kişidir.
Asıl işveren taşeron ilişkisinin varlığı için öncelikle, işin başka bir işverenden alınmış olması, bir başka ifade ile asıl işverenin işverenlik sıfatına devredilen iş dolayısıyla sahip olması, asıl işyeri ya da işyerinden sayılan yerlerde kendi adına işçi çalıştırıyor olması gerekir.
İşin belirli bir bölümünde değil de, tamamının bir bütün halinde ya da bölümlere ayrılarak başkalarına devredildiği, işten bu yolla tamamen el çekildiği, sigortalı çalıştırılmadığı için işveren sıfatının haiz olunmadığı durumda ise, bunları devralan kişiler alt işveren, devredenler de asıl işveren olarak nitelendirilemeyecektir.
Aracı sıfatının kazanılmasında diğer koşullar ise; asıl işverenden istenilen işin, asıl iş ya da işyeriyle ilgili işin bir bölümünde veya işyeri eklentilerinde alınmış olması ve bu işte işi alanın kendi işçilerinin çalıştırılması ve bu nedenle de işveren sıfatına sahip olunmasıdır.
Eldeki davada, mahkemece, aynı kazadan dolayı vefat eden ..... hak sahiplerine yapılan sosyal yardımların tahsili amacıyla aynı mahkemede açılan 2012/393E-2014/167K sayılı dosyada alınan 13.09.2013 tarihli kusur raporunu, kararda esas alındığı, ancak söz konusu raporda, davalıların konumlarının, başka bir deyişle hangi davalının işveren veya vekili olduğu hususu yeterince irdelenmediği gibi, müteveffa Niyazi’nin işçi mi üçüncü kişi mi yoksa alt işveren mi veyahut işveren vekili olup olmadığı hususlarında yeterince araştırma ve irdelemenin bulunmadığı anlaşılmakta olup Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşen ceza davası içeriğindeki maddi olguların bağlayıcı olmasına rağmen olaya uygun düşmeyen kusur raporu esas alınarak yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde mahkemece yapılacak iş, öncelikle davalılar arasında yapılan tüm sözleşme veyahut yazılı delil oluşturabilecek şekilde inşaata ilişkin yapı ruhsatı ve diğer yazılı belgelerden yola çıkılarak davalı ve ilgili şahıslar arasındaki hukuki ilişkinin net olarak belirlenmesi, daha sonrasında, ceza davasının maddi olgular bakımından bağlayıcı olacağı dikkate alınarak yeniden oluşa ve hukuka uygun şekilde iş güvenliği uzmanlarından oluşan bir kusur raporu aldırılması ve elde edilecek deliller değerlendirilip sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
O hâlde davacı Kurum ile davalılardan ... avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan ..."a iadesine, 21.11.2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.
.....