Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2016/910
Karar No: 2020/1024
Karar Tarihi: 09.12.2020

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2016/910 Esas 2020/1024 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2016/910 E.  ,  2020/1024 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Sıfatıyla)



    1. Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Bartın Asliye Hukuk Mahkemesince (İş Mahkemesi sıfatıyla) verilen davanın usulden reddine ilişkin karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 21. (Kapatılan) Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, yerel mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin malul olması nedeniyle Kurumdan maluliyet aylığı bağlanması için talepte bulunduğunu, ancak Kurumun haksız olarak talebi reddetmesi üzerine dava açtığını, Bartın 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi S.) 26.01.2010 tarihli ve 2009/575 E., 2010/20 K. sayılı kararı ile 01.04.2007 tarihinden itibaren maluliyet aylığı bağlanmasına karar verildiğini, ilgili kararın 28.06.2010 tarihinde onanarak kesinleştiğini, müvekkilinin kesinleşen karar ile Kuruma başvurusuna rağmen Kurum tarafından şifahi olarak kararın yönetmeliğe aykırı olduğu, bu nedenle uygulanmayacağının belirtildiğini, kararın cebri icraya müsait olmaması nedeniyle herhangi bir işlem yapılamadığını ileri sürerek fazlaya dair hakkı saklı kalmak kaydıyla kesinleşen karar gereğince 01.04.2007-01.04.2011 tarihleri arasında maluliyet aylığı ve yasal faizinden oluyan 1.000,00TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalı ... (SGK/Kurum) vekili cevap dilekçesinde; davacının Kurum cevabını beklemeden dava açtığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkeme Kararı:
    6. Bartın Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi S.) 06.05.2015 tarihli ve 2011/196 E., 2015/175 K. sayılı kararı ile; eldeki davanın taraflarının kesinleşen Bartın 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi S.) 26.01.2010 tarihli ve 2009/575 E., 2010/20 K. sayılı davasındaki taraflarla ve dava sebebi ile aynı olduğu, dava konusunun ilk davadaki 3 nolu hüküm ile aynı olduğu ve talep edilen maluliyet aylıklarının bağlanmasına dair ilk dosyada eda hükmü kurulduğu, eldeki davada da aynı talep sonucunun talep edildiği ve aynı döneme (01.04.2007"den itibaren) ilişkin olduğu gerekçesiyle davanın HMK 114/1-i ve 115/2. maddesi gereği kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
    Özel Dairenin Bozma Kararı:
    7. Bartın Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi S.) yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    8. Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin (Kapatılan) 10.09.2015 tarihli ve 2015/14773 E., 2015/16354 K. sayılı kararında; "...Davacı, kesinleşen yargı kararına rağmen davalı Kurumun ödemediği 01/04/2007- 01/04/2011 tarihleri arasındaki maluliyet aylığının yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece, davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dosyadaki kayıt ve belgelerden; Bartın Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/575 Esas; 2010/20 Karar sayılı dava dosyasının konusunun, davacının yatırdığı sigorta primlerinin 2925 Sayılı Kanun gereğince geçerli sayılarak, 01.04.2007 tarihinden itibaren malulen emekliliğe hak kazandığının tespitine ve bu tarihten itibaren hak kazanılan aylıkların yasal faizi ile birlikte ödenmesine ilişkin olduğu, mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verildiği, anılan kararın hüküm kısmının 3 nolu bendinde "01.04.2007 tarihinden itibaren maluliyet aylıklarının yasal faizleri ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine" karar verildiği, bu kararın Yargıtay 10. HD tarafından 2010/4241-2010/9474 sayılı kararı ile onanarak kesinleştiği, eldeki dosyadaki taraflarının mahkemenin yukarıda belirtilen dosyasındaki taraflarıyla aynı olduğu anlaşılmıştır.
    Temyize konu uyuşmazlık, söz konusu davaların sebebinin (vakıaların) aynı olup olmadığı ve Bartın Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/575 Esas; 2010/20 Karar sayılı dava dosyasının temyize konu olan eldeki dava için kesin hüküm oluşturup oluşturmadığı hususunda toplanmaktadır.
    Her ne kadar mahkemece temyize konu dava kesin hüküm sebebiyle reddedilmişse de, hükme esas alınan mahkemenin 2009/575 Esas ve 2010/20 Karar sayılı kararı, davalı kurumun 28/05/2012 tarihli yazısı ile ve davacının 506 sayılı Kanuna tabi hizmeti olduğu gerekçesiyle tümüyle yerine getirilmemiştir. Davalı kurum, Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen mahkeme kararına rağmen, 2007 yılından itibaren değil, davacının 506 Sayılı Kanuna tabi çalışmasının sona erdiği Ağustos/2010 tarihinden geçerli olmak üzere maluliyet aylığı bağlamak suretiyle yeniden muaaraza çıkarmıştır.
    Bu durumda Bartın Asliye Hukuk Mahkemesi"nin kesinleşen 2009/575 Esas 2010/20 Karar sayılı dava dosyasının temyize konu eldeki dosya yönünden kesin hüküm oluşturması söz konusu değildir. Mahkemece yapılacak iş, işin esasına girerek talep edilen hususta yeni bir karar vermek olmalıdır.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
    Direnme Kararı:
    9. Bartın Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi S.) 09.12.2015 tarihli ve 2015/630 E., 2015/570 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    10. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; Somut olay bakımından Bartın Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi S.) 26.01.2010 tarihli ve 2009/575 E., 2010/20 K. sayılı dosyasının eldeki dava yönünden kesin hüküm oluşturup oluşturmadığı noktasında toplanmaktadır.

    III. GEREKÇE
    12. Dava konusu uyuşmazlığın daha önce bir kesin hüküm ile çözümlenmemiş olması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun (HMK) 114/1-i maddesi uyarınca dava şartıdır.
    13. Dava şartları, mahkemenin davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi için varlığı ya da yokluğu gerekli olan unsurlardır. Belirtmek gerekir ki, dava şartları davanın açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esası hakkında inceleme yapabilmesi için aranan ve kamu düzeni ile ilgili olan zorunlu koşullardır.
    14. Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
    15. Kesin hüküm ise bir hukuki uyuşmazlığı kesin olarak çözen son karardır.
    16. Kesin hüküm, hem bireyler hem de devlet için hukuki durumda bir kararlılık ortaya koyar. Bununla hukuki güvenlik ve yargı erkine güven sağlandığından kesin hüküm kamu yararı ile doğrudan ilgilidir. Kesin hükümle, çelişik kararların ortaya çıkması engellenerek toplum hayatı için zorunlu olan hukuki istikrar sağlanır.
    17. Kesin hüküm şekli ya da maddi anlamda olabilir. Şekli anlamda kesinlik, bir karara karşı belli bir aşamadan sonra kanun yollarına başvurulamamasını, diğer bir anlatımla kanun yolunun bulunmaması veya var olan kanun yollarının tükenmesini ifade eder. Maddi anlamda kesinlik ise bir hukuki uyuşmazlığın artık bütün bir gelecek için çözümlenerek son bulmasını, hükmün kesinleşmesinden sonra o davanın tekrar açılamamasını ifade eder.
    18. Maddi anlamda kesin hükmün koşulları HMK"nın 303. maddesinde düzenlenmiştir. HMK"nın 303/1. maddesine göre bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.
    19. Görüleceği üzere, maddi anlamda kesin hükmün ilk koşulu her iki davanın taraflarının aynı olmasıdır. Kesin hüküm, tarafların küllî halefleri hakkında da geçerlidir (HMK. m.303/3).
    20. İkinci koşul olan dava sebebinden amaç ise hukuki sebepler değil, davanın dayanağı olan olay ve olgulardır. Yani davacının talep sonucunu dayandırdığı vakıalardır. Kesin hüküm haline gelen bir uyuşmazlıkta aynı vakıalara dayanılarak ikinci kez dava açılamaz.
    21. Maddi anlamda kesin hükmün söz konusu olabilmesi için gerekli olan üçüncü koşul ise dava konusunun aynı olmasıdır. İlk kararın hüküm fıkrası ile ikinci davanın talep sonucu aynı ise; diğer bir anlatımla ikinci davadaki talep sonucu ilk davada kesinleşen hüküm fıkrasını etkileyecek ve ortadan kaldıracak nitelikte ise dava konusu aynı sayılır.
    22. Tüm bu açıklamalar kapsamında somut olaya gelindiğinde, davacı sigortalı Bartın Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi S.) 26.01.2010 tarihli ve 2009/575 E., 2010/20 K. sayılı dosyasında Kuruma karşı dava açarak sigortalılık süresinin tespitini ve maluliyet aylığı bağlanmasını talep etmiştir. Bartın Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi S.) 26.01.2010 tarihli ve 2009/575 E., 2010/20 K. sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda ise mahkemece davacının talep ettiği dönemler açısından sigortalılık niteliğini taşıdığının tespitine ve 01.04.2007 tarihinden itibaren maluliyet aylığı bağlanmasına dair hüküm kurulmuştur. Yine mahkemece verilen maluliyet aylığına hak kazandığının tespitine dair karar Yargıtay 10. Hukuk Dairesince 28.06.2010 tarihli kararı ile onanarak kesinleşmiştir. Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen iş bu kararın artık kesin hüküm olmadığını ileri sürmek mümkün değildir. Söz konusu ilam neticesinde Kurum tarafından yapılması gereken davacıya 01.04.2007 tarihinden itibaren maluliyet aylığı bağlanmasıdır. Kurumun davacıya 01.04.2007 tarihinden itibaren değil 01.08.2010 tarihinden itibaren maluliyet aylığı bağlaması Anayasa"nın “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.” hükmünü içeren 138/4. maddesinin ihlali niteliğindedir. Ancak somut olayda Kurumun maluliyet aylığını 01.04.2007 tarihinden bağlaması gerekli iken 01.08.2010 tarihinden itibaren bağlaması Bartın Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi S.) 26.01.2010 tarihli ve 2009/575 E., 2010/20 K. sayılı davasının kesin hüküm niteliğini ortadan kaldırmaz. Bu durumda her iki davada, davanın taraflarının, amacının ve konusunun aynı olmasından dolayı kesin hüküm bulunmaktadır ve Özel Dairenin davacının 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’na tabi çalışmasından dolayı muaraza çıkarıldığına dair nitelendirmesi hatalıdır.
    23. Hâl böyle olunca, yerel mahkemenin yukarıda açıklanan hususlara değinen direnme kararı yerindedir.

    IV. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Direnme uygun bulunduğundan davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA,
    Gerekli temyiz ilâm harcı peşin alındığından başka harç alınmasına yer olmadığına,
    Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 09.12.2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi