9. Hukuk Dairesi 2021/1043 E. , 2021/7222 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, güvenlik görevlisi olarak çalışan davacının iş sözleşmesine haklı bir neden olmaksızın son verildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık ücretli izin alacağının davalılardan müştereken ve mütesesilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar Cevabının Özeti:
Davalı ... Bakanlığı vekili, davacının kendi işçisi olmadığını bu nedenle işçilik alacaklarından sorumlu olmadığını, davalı İçişleri Bakanlığı vekili ise; davacının Mülga ... İl Özel İdaresinde 2010, 2011, 2012 2013 ve 2014 yıllarında; ... Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı’nda ise 31/03/2014-31/12/2014 tarihlerini kapsayan sözleşme döneminde hizmet alımı yolu ile çalıştığını ve 24/11/2014 tarihinde sözleşme süresi dolmadan işten ayrıldığını savunarak ayrı ayrı davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davacının davalı işyerinde 22.09.2008-30.03.2014 tarihleri arasında davalı ... Hazinesine geçen İl Özel İdaresine ait işyerinde ihale ile güvenlik işi alan çeşitli firmalar bünyesinde, 31.03.2014 tarihinden itibaren ise davalı İçişleri Bakanlığı"na bağlı ... Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığına ait işyerinde çalıştığı, bu çalışmasının 24.11.2014 tarihine kadar yine güvenlik hizmeti veren firmalar bünyesinde devam ettiği; davacının kıdem tazminatı yönünden sorumluğu bakımından davalı İçişleri Bakanlığının davacının tüm çalışma süresi yönünden sorumlu olduğu, davalı ... Hazinesinin ise davacının kıdem tazminatı yönündeki sorumluluğunun davacıyı çalıştırdığı süre ve çalıştığı son ücreti ile sınırlı olduğu, iş sözleşmesinin sona ermesi ile muaccel olan alacaklar yönünden son işveren konumunda olan davalı İçişleri Bakanlığın tüm çalışma süresi ile sorumluluğunun bulunduğu, davalı ... Hazinesinin bu yönde bir sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 12.09.2019 tarihli ilamı ile, “Somut uyuşmazlıkta; Mahkeme gerekçesinde ihbar tazminatı ve yıllık ücretli izin alacağı bakımından sadece İçişleri Bakanlığı’nın sorumlu olduğu belirtilmesine karşın hüküm yerinde bu alacak kalemlerinden Maliye Bakanlığı da sorumlu kabul edilmek suretiyle, alacakların davalılardan müştereken ve mütesesilen tahsiline karar verildiği görülmektedir. Bu durumda gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki doğmuştur. Mahkemece, gerekçe ve hüküm fıkrası arasındaki aykırılığın giderilmesi suretiyle gerçeğe ve hukuka uygun bir karar verilmesi gerekmektedir. Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.” gerekçesiyle karar bozulmuş, Mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Bozmadan sonra verilen karar davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun "taleple bağlılık ilkesi" başlığını taşıyan 26. maddesinde "Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir." hükmüne yer verilmiştir. Söz konusu maddeye göre, hakimin tarafların talep sonuçları ile bağlı olduğu, talep edilenden fazla veya başka bir şeye hükmedemeyeceği açıkça belirtilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, davacı dava dilekçesinde açıkça üç senelik hak ettiği yıllık ücretli izin alacağının ödenmediğini beyan etmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise davacının çalışma süresine göre altı yıl üzerinden ve 90 gün yıllık ücretli izin alacağı bulunduğu belirtilerek yapılan hesaplama Mahkemece hüküm altına alınmıştır. Dava dilekçesindeki beyan dikkate alınarak son üç yıl karşılığı 48 günlük yıllık ücretli izin alacağının hüküm altına alınması gerekirken, davacının izin süresine ilişkin talebi aşılarak hesaplama yapılan bilirkişi raporuna itibarla hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, 30.03.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.