MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada Sulh Hukuk Mahkemesi’nce verilen 24/01/2013 tarih ve 2011/717-2013/40 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin futbolcu olduğunu, davalının borcun doğduğu tarihte .... Spor Kulubünde yönetici olduğunu, müvekkilinin futbolculuk yaptığından alacağına karşılık davalıdan 5.000 TL bedelli 25.12.2006 tarihli çeki aldığını, davalının oyalaması sonucu borcun ödenmediğini, çekin yasal süresinde ibraz edilemediğini, takip süresinin geçtiğini, önce .... İcra Müdürlüğünde takibe geçildiğini, yetki itirazı üzerine .... İcra Müdürlüğü"nün 2008/1469 E. sayılı dosyası ile icra takibinde bulunulduğunu, borçlunun takibi durdurduğunu, her ne kadar çek zamanaşımına uğramış ise de yazılı delil başlangıcı niteliğinde olduğunu, davalının sebepsiz zenginleştiğini iddia ederek 5.000 TL"nin 25.12.2006"dan itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, zamanaşımı itirazında bulunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının çeki 04.01.2007 tarihine kadar muhataba ibrazı gerekli olup davacının bu süreyi geçirdiği, ibraz süresinin bitiminden itibaren altı ay içinde de hamilin düzenleyene başvurabileceği ve 04.07.2007 tarihinde de bu sürenin bitmiş olduğu, sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davasının da bu tarihten itibaren 1 yıl içinde açılması gerektiği ve dava tarihi itibariyle bu sürenin de geçmiş olduğu gerekçesiyle davanın usul yönünden reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davacının futbolculuk hizmetine karşılık alacağının tahsili istemine ilişkindir. Davacı, çeki süresinde bankaya ibraz edemediğinden çekin zamanaşımına uğrasa da yazılı delil başlangıcı niteliğinde olup asıl borç ilişkisi bulunduğunu ve tanık dinletmek istediğini beyan ve iddia ettiğine göre, davanın 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 313 ve devamı maddelerinde düzenlenen hizmet akdine dayalı alacak istemine ilişkin olduğu kuşkusuzdur. Bu durumda davalının zamanaşımı def"inin de, varlığı ileri sürülen söz konusu temel ilişki esas alınarak ve 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 126. maddesi çerçevesinde çözümlenmesi gerekirken, mahkemece davanın değerlendirilmesinde hataya düşülerek 6762 sayılı TTK"nın 644. maddesine dayalı sebepsiz zenginleşme davası olarak nitelendirilmek suretiyle 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğundan bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 25/01/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.