3. Hukuk Dairesi 2015/19189 E. , 2017/5347 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit-tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı,Kasım 2003"ten sonra eski adresi olan Siyavuspaşa adresi ile ilgisi kalmadığını ve bu adresteki aboneliğinin sona erdirilmesi için 11.11.2003 tarihinde davalı kuruma başvuruda bulunduğunu,yine adına kayıtlı elektrik saatinin de söküldüğün; ancak, kendisinden sonraki ev sahibinin başvurusu ile aynı adrese yanlışlıkla kendi adı üzerinden tekrar saat takılarak o kişinin kullandığı elektrik bedellerinin kendisine ait borç olarak faturalandırıldığını,bu şekilde 2004/02,2004/03 ve 2006/4. döneme ait 3 adet faturanın haksız şekilde tarafına tahakkuk ettirildiğini ve bu faturalara ilişkin hakkında icra takibi başlatıldığını,davalı kurumun kendisinin defalarca yaptığı başvurular sonucunda kendisinin borçlu olmadığını tespit ederek hakkındaki icra takibini sonlandırdığını, bu olayla ilgili olarak yaklaşık 9 yıldan beri uğraştığını, maddi ve manevi zararlarının olduğunu ileri sürerek; 10.000 TL maddi, 20.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini ve 4709891 no"lu aboneliğinden kaynaklanan borcunun olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı , davacının abone sözleşmesinden kaynaklanan borçları olduğunu, yapılan hesaplamalar ve tahakkukun doğru olduğunu, maddi ve manevi zarar için gerekli koşulların oluşmadığını savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davacının 4709891 no"lu aboneliği ile ilgili olarak borçlu olmadığının tespitine ve davanın bu yönden kabulüne;davacının maddi tazminat talebinin 319,40 TL olarak kısmen kabulüne;davacının manevi tazminat talebinin 1.000 TL olarak kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara,kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin tüm,davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Borçlar Kanunu’nun 49.maddesi (TBK.nun 58. md.) hükmüne göre, manevi tazminata karar verilebilmesi için 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 24.maddesi hükmünde genel olarak açıklanan kişilik haklarına bir saldırı bulunması, hukuka aykırı fiil sonucunda kişilik haklarının zarar görmüş olması zorunludur. Malvarlığında bir zarar meydana gelmesi halinde de kişinin az veya çok üzüleceği ve manevi olarak acı çekeceği kuşkusuzdur. Ne var ki, malvarlığı zararları bu madde kapsamına girmemektedir. Anılan madde hükmü ile yalnızca kişilik haklarına saldırı nedeniyle uğranılan zararların giderilmesi amaçlandığından malvarlığı zarara uğrayan kişi yararına Borçlar Kanununun 49.maddesi hükmüne göre manevi tazminata hükmedilmesi yasal olarak mümkün bulunmamaktadır.
Somut olayda;davacının aboneliğini 2011 yılı Kasım ayında sonlandırdığı, Siyavuspaşa adresinden taşınmasına rağmen bu adreste sonlandırdığı abonelik nedeniyle tarafına tahakkuk ettirilen faturalar nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradığını ileri sürerek eldeki davayı açtığı anlaşılmakta ise de; yukarıda ifade edilen yasa hükümleri de incelendiğinde davacı yönünden manevi tazminat istem koşullarının eldeki dava bakımından oluşmadığı ve davacı lehine manevi tazminata hükmedilemeyeceği kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca, mahkemece; yukarıda ifade edilen açıklamalar ve yasa hükümleri dikkate alınmak suretiyle, davacının manevi tazminat talebinin tümden reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.