11. Hukuk Dairesi 2020/4089 E. , 2021/6035 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
ASIL VE BİRLEŞEN DAVADA
VEKİLİ : AV. ...
ASIL VE BİRLEŞEN DAVADA
VE TİC. LTD. ŞTİ.
VEKİLİ : AV. ...
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 01.11.2019 tarih ve 2018/1015-2019/1092 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi asıl ve birleşen davada davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacı vekili, tarafların arasında bayilik sözleşmesinin imzalandığını, davalının yılda asgari 30 ton ürün satın alma taahhüdünde bulunduğunu, buna rağmen başka firma ürünlerini satmak suretiyle sözleşmeyi ihlal ettiğini, bunun üzerine müvekkili tarafından sözleşmenin feshedildiğini ileri sürerek, kar mahrumiyetinden kaynaklanan zararın şimdilik 5.000-USD" sine, demirbaş malların aynen iadesine, mümkün olmaz ise demirbaş mal bedelinin en yüksek döviz faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı vekili, sözleşmenin feshinin haklı sebebe dayanmadığını, sözleşme boyunca davacının eksik kotaya dair hiçbir talebinin olmayıp zımni icazet gösterdiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davacı vekili, bozma ilamına göre davalının asgari alım taahhüdü ve sözleşme hükümlerine riayet etmemesi nedeniyle davacının kar kaybının olduğunu, asıl davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutularak 5.000 USD üzerinden mahrum kalınan kar bedelinin talep edildiğini, bu nedenle saklı tutulan 17.500 USD mahrum kalınan kar bedelinin temerrüt tarihinden itibaren en yüksek faiz ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili, sözleşmenin feshedilmesinde davalının kusurunun olmadığını, bu nedenle kar mahrumiyetine dayalı cezai şartın davalıdan talep edilemeyeceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre, asıl dava yönünden, davacının kar mahrumiyeti bedelinin ve davalıya ariyet olarak verilen malların iadesi, iadesinin mümkün olmaması halinde bedelin davalıdan tahsiline ilişkin verilen kararın temyiz edilmemesi nedeniyle usulü kazanılmış hakkın oluştuğu, asıl davada 5.000 USD üzerinden mahrum kalınan kar bedelinin fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak talep edildiği, birleşen davada ise saklı tutulan 17.500 USD"nin mahrum kalınan kar bedeli olarak talep edildiği, alınan bilirkişi raporu ve uyulan bozma ilamına göre davacının toplam 22.500 USD mahrum kaldığı karının hesaplandığı gerekçesiyle davacının kar mahrumiyeti bedelinin ve davalıya ariyet olarak bırakılan demirbaşların iadesine ve iadenin mümkün olmaması halinde bedelinin davalıdan tahsiline ilişkin davaları yönünden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, asıl dava yönünden davanın kabulü ile 5.000,00 USD"nin 17/01/2008 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunu 4-a maddesi gereğince işleyecek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birleşen dava yönünden; davanın kabulü ile 17.500,00 USD"nin 20/01/2008 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun"un 4-a maddesi gereğince işleyecek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karar, asıl ve birleşen davada davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asıl ve birleşen davada davalı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, asıl ve birleşen davada davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 3.773,92 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl ve birleşen davada davalıdan alınmasına, 14/10/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.