Ceza Genel Kurulu 2014/753 E. , 2017/562 K.
"İçtihat Metni"
Kararı veren
Yargıtay Dairesi : 4. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Sulh Ceza
Günü : 19.10.2010
Sayısı : 402-128
Hakaret suçundan sanık ..."un TCK"nun 125/1, 62, 53 ve 58. maddeleri uyarınca 2 ay 15 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve hapis cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin Eskişehir 6. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 19.10.2010 gün ve 402-128 sayılı hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 25.12.2013 gün ve 24904-33651 sayı ile;
"...Sanığın adli sicil kaydında bulunan, Eskişehir 3. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 2009/34 esas, 2009/1360 karar sayılı ilamının, 1412 sayılı CMUK"nın 305. maddesine göre miktar itibariyle kesin nitelikte olması nedeniyle, tekerrüre esas alınamayacağının gözetilmemesi,
Kanuna aykırı, sanık ..."un temyiz iddiaları bu nedenle yerinde ise de, bu aykırılık, yeniden duruşma yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bir yanılgı olduğundan, temyiz edilen kararın açıklanan noktası, tebliğnameye uygun olarak, "tekerrür uygulamasına ilişkin kısmın hüküm fıkrasından çıkarılması" biçiminde düzeltilmek ve başkaca yönleri Kanuna uygun bulunan hüküm, bu bağlamda onanmak suretiyle 5320 sayılı Kanunun 8/1. madde ve fıkrası aracılığıyla 1412 sayılı CMUK"nın 322. maddesi uyarınca davanın esasına..." şeklinde karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 17.02.2014 gün ve 65361 sayı ile;
“...Yüksek Mahkemece verilen düzeltilerek onama kararı hukuka aykırı niteliktedir. Sanığın sabıka kaydında tekerrüre esas hükümlülüğünün bulunmaması nedeniyle temel cezanın tayininde TCK"nun 61/1. maddesi uyarınca yeniden değerlendirme yapılması, bu nedenle hükmün bozulması ve bozma sonrası sanıkla ilgili Eskişehir 6. Sulh Ceza Mahkemesince yeniden hüküm kurulması gerektiği" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 4. Ceza Dairesince 16.10.2014 gün ve 8319-29268 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Suçun sübutuna ilişkin bir uyuşmazlık ve bu kabulde dosya kapsamı itibarıyla herhangi bir isabetsizlik bulunmayan olayda, Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; mükerrir olmayan sanık hakkında seçimlik ceza öngören hakaret suçundan kurulan mahkûmiyet hükmündeki tekerrür uygulamasına ilişkin hukuka aykırılığın, Özel Dairece düzeltilerek onama kararı verilmesi suretiyle giderilip giderilemeyeceğinin belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Yerel mahkemece, sanığın adli sicil kaydında bulunan Eskişehir 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 27.10.2009 gün ve 34-1360 sayılı hükmünün, 1412 sayılı CMUK"nın 305. maddesine göre miktar itibarıyla kesin nitelikte olmasına karşın tekerrüre esas alındığı,
Hükmün gerekçesinde hapis cezasının tercih edilmesine ilişkin bir açıklamanın bulunmadığı, hüküm fıkrasında ise; “suçun işleniş biçimine, sanığın kastının yoğunluğuna ve sanığın daha önce mükerrir bulunmasına göre” açıklamasıyla temel cezanın belirlendiği,
Anlaşılmaktadır.
Hakaret suçunun temel şekli 5237 sayılı TCK"nun 125. maddesinin birinci fıkrasında; "Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır…” biçiminde düzenlenmiş, hapis ve adli para cezası seçimlik ceza olarak öngörülmüştür.
TCK"nun 58. maddesinin üçüncü fıkrasında; “Tekerrür halinde, sonraki suça ilişkin kanun maddesinde seçimlik olarak hapis cezası ile adlî para cezası öngörülmüşse, hapis cezasına hükmolunur” ile 50. maddesinin ikinci fıkrasında; "Suç tanımında hapis cezası ile adlî para cezasının seçenek olarak öngörüldüğü hallerde, hapis cezasına hükmedilmişse; bu ceza artık adlî para cezasına çevrilmez" şeklinde hükümler bulunmakta ise de, 5237 sayılı TCK"nda hapis ve adli para cezasının seçimlik ceza olarak birlikte öngörüldüğü durumlarda temel cezanın hangi kıstaslara göre belirleneceği konusunda herhangi bir açık düzenleme bulunmamaktadır.
Temel cezanın belirlenmesine ilişkin ilkeler ise 5237 sayılı TCK’nun 61/1. maddesinde;
“(1) Hâkim, somut olayda;
a) Suçun işleniş biçimini,
b) Suçun işlenmesinde kullanılan araçları,
c) Suçun işlendiği zaman ve yeri,
d) Suçun konusunun önem ve değerini,
e) Meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını,
f) Failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını,
g) Failin güttüğü amaç ve saiki,
Göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler” şeklinde düzenlenmiştir.
Kanun koyucu, cezaların kişiselleştirilmesinin sağlanması bakımından hâkime, olayın özelliği ve işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı bir şekilde gerekçesini göstererek iki sınır arasında temel cezayı belirleme yetki ve görevi yüklemiştir. Hâkimin temel cezayı belirlerken dayandığı gerekçe, TCK’nun 61. maddesinin birinci fıkrasına uygun olarak, suçun işleniş biçimi, işlenmesinde kullanılan araçlar, işlendiği zaman ve yer, suç konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığı, failin güttüğü amaç ve saiki ile ilgili dosyaya yansıyan bilgi ve belgelerin isabetle değerlendirildiğini gösterir biçimde kanuni ve yeterli olmalıdır.
TCK"nda hapis ve adli para cezasının seçimlik ceza olarak öngörüldüğü durumlarda temel cezanın nasıl belirlenmesi gerektiğine ilişkin mükerrir sanıklar dışında ayrıca bir düzenleme yer almadığından, bu ahvalde temel ceza, TCK"nun 61. maddesinde gösterilen kıstaslara göre belirlenmelidir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
S.S. Şirinkent Konut Yapı Kooperatifinin başkanı olan sanığın, 13.06.2010 tarihli genel kurul toplantısı sırasında, eşi Saadet Sertyalçın’ı temsilen toplantıda yer alan katılana “p.ç” diyerek hakaret ettiği olayda; sanık hakkındaki hüküm bir bütün olarak değerlendirildiğinde, yerel mahkemece hapis ve adli para cezasının seçenek yaptırım olarak öngörüldüğü TCK’nun 125. maddesinde düzenlenen hakaret suçundan temel ceza ve cezanın türü belirlenirken gösterilen "suçun işleniş biçimine, sanığın kastının yoğunluğuna" şeklindeki açıklamanın temel cezanın alt sınırdan belirlenmesine, "sanığın daha önce mükerrir bulunmasına" biçimindeki açıklamanın ise hapis cezasının tercih edilmesine gerekçe gösterildiğinin anlaşılması ve sanığın sabıka kaydında yer alan hükümlülüğün tekerrüre esas teşkil etmemesi nedeniyle seçenek yaptırımlardan adli para cezasının tercih edilme ihtimalinin bulunması karşısında, yerel mahkemece sanık hakkında TCK’nun 61/1. maddesindeki ölçütler gözetilerek yeniden bir değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunmaktadır.
Bu itibarla, haklı nedene dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 25.12.2013 gün ve 24904-33651 sayılı düzeltilerek onama kararının KALDIRILMASINA,
3- Eskişehir 6. Sulh Ceza Mahkemesinin 19.10.2010 gün ve 402-128 sayılı hükmünün; sanığın adli sicil kaydında bulunan Eskişehir 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 27.10.2009 gün ve 34-1360 karar sayılı ilamının, 1412 sayılı CMUK"nun 305. maddesine göre miktar itibarıyla kesin nitelikte olması nedeniyle tekerrüre esas alınamayacağının gözetilmemesi ve mükerrir olmayan sanık hakkında temel ceza ve cezanın türünün belirlenmesi bakımından, TCK’nun 61/1. maddesindeki ölçütler gözetilerek, yeniden bir değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması nedenleriyle BOZULMASINA,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 19.12.2017 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.