Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/3992
Karar No: 2014/4794
Karar Tarihi: 23.06.2014

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2014/3992 Esas 2014/4794 Karar Sayılı İlamı

23. Hukuk Dairesi         2014/3992 E.  ,  2014/4794 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İzmir 11. Asliye Ticaret Mahkemesi
    TARİHİ : 07/02/2013
    NUMARASI : 2012/291-2013/65

    Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    -K A R A R-
    Davacı vekili, 15.12.2008 tarihli sözleşmeyle "11 personel ile temizlik, tahmil-tahliye hizmet alımı işini" yüklenen davalı şirketin müvekkilinin işyerinde çalıştırdığı işçisi O. Ö.."nın iş akdini 31.05.2009 tarihinde feshetmesi sonrasında adı geçenin işçilik alacağı 11.640,00 TL"nin, müvekkilince, icra takibinde neticesinde ödendiğini, alt işverenlerin sürekli olarak değiştiği durumlarda, işçilerin alt işverenin işyerinden ayrılmasına rağmen, yeni alt işveren yanında aynı şekilde çalışmayı sürdürmesi durumunun, işyeri devri olarak nitelendirildiğini, bunun sonucu olarak da işyerini devralan son alt işverenin çalışan işçilerin iş sözleşmesini ve doğmuş bulunan işçilik haklarını devralmış sayılacağının kabul edildiğini, son işveren olan davalının da bu kapsamda işyeri devri hükümlerine göre hizmet alımı yoluyla üstlendiği işte işyeri devri kurallarına göre O. Ö.."nın doğmuş işçi alacaklarının tamamından sorumlu olduğunu ileri sürerek, şimdilik 11.640,00 TL"nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek olan ticari faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, dava dışı işçinin davacı teşekkülün işyerinde geçen müvekkili şirketteki hizmet süresinin 2007 yılı içerisinde 11 ay olduğunu, yıllık ücretli izine hak kazanmadığından izin ücreti adı altında müvekkili tarafından bir ödeme yapılmadığını, eğer işçinin 2007 yılı içerisinde kullanmaya hak kazandığı bir izin var ise 2006 yılı içerisindeki 12 aylık çalışma süresine ait izin hakkı olacağından ve 2006 yılında işçi başka bir firma bünyesinde çalıştığından bu iznin çalıştığı firma tarafından kullandırılması veya sözleşmenin bitimini müteakip yıllık izin ücretinin bu firma tarafından ödenmesi gerektiğini, ayrıca işçinin yıllık izinleri davacı tarafından verilen program dahilinde kullandırıldığından, işçinin yıllık izin hakkının kullandırılmamış olması veya yıllık izin ücretinin ödenmemiş olmasının davacının kusurundan kaynaklandığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davalı şirketin son alt işveren olduğu, hizmet alım tip sözleşmesinin 37. maddesi gereği tüm sorumluluğun davalıda olduğu, davaya konu ödeme miktarının icra dairesindeki miktarla uyumlu ve ödeme tarihinin 04.10.2010 olduğu, her ne kadar kısa kararda davanın kabulünden sonra 11.540,00 TL olarak yazılmış ise de, bilirkişi raporuna yapılan atıf, davanın tam kabulü ve dava miktarı nazara alınarak rakam hatası yapılarak 6 yerine 5 rakamı yazıldığı anlaşıldığından HMK"nın 304. maddesi gereğince gerekçeli karar yazılmadan önce maddi hata düzeltildiğinden gerekçeli karardaki hüküm fıkrasının da düzeltildiği gerekçesiyle davanın kabulü ile 11.640,00 TL"nin ödeme tarihi olan 04.10.2010 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
    Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
    4857 sayılı İş Kanunu"nun 2/6. maddesinde, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmü bulunmaktadır.
    Dava konusu olayda da davacı ile davalı arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi mevcut olup, davacı asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunu"ndan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, alt işverenle birlikte müteselsilen sorumludur. Burada Kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibariyle (dava dışı işçiye karşı) müseselsilen sorumludurlar.
    İç ilişkide (alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki ilişkide) ise, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda taraflar kendi aralarında sözleşme yapabilirler. Nitekim dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu"nun 146. maddesinde düzenlenen, “Borcun mahiyetinden hilafı istidlal olunmadıkça, müteselsil borçlulardan her biri alacaklıya yapılan tediyeden birbirine müsavi birer hisseyi üzerlerine almaya mecburdur. Hissesinden fazla tediyede bulunan, fazla ödeme ile diğerlerine rücu hakkını kazanır.” şeklindeki hükümde de, müteselsil sorumlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir.
    İşte müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide, bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği kabul edilmelidir.
    Dava konusu olayda, taraflar arasında imzalanmış olan 15.12.2008 tarihli "Toplam 11 Personel İle Temizlik, Tahmil-Tahliye Hizmet Alım İşi" sözleşmesinin 20.2. maddesinde düzenlenen "Çalıştırılacak işçilerin sosyal sigorta primleri, kıdem tazminatı, yıllık izin, iş kazası ve vergi yüükümlülükleri ile diğer bütün sorumlulukları yükleniciye ait olacaktır." hükmü mevcuttur. Mahkemenin gerekçesinde dayandığı 37. madde tip sözleşmeye ilişkin olup, içeriği aynı yöndedir.
    Görüldüğü üzere sözleşmede işçi hak ve alacakları nedeniyle açıkça yüklenicinin sorumlu olacağı belirtilmiş olup, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme ve şartname hükümleri tarafları bağlayacağından, davacının asıl işveren olarak ödemiş olduğu miktarın tamamını ilgili davalıdan rücuen tahsilini talep edebileceğinin kabulü gerekir.
    Öte yandan, 28.02.2011 olan dava tarihinin, gerekçeli karar başlığında 26.01.2012 olarak yazılmış olması, HMK"nın 304. maddesi uyarınca tarafların başvurusu üzerine veya re"sen düzeltilmesi mümkün maddi hata niteliğinde olduğundan bozma nedeni yapılmamıştır.
    Bu açıklamalara ve dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi