Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/6122 Esas 2016/10440 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/6122
Karar No: 2016/10440
Karar Tarihi: 15.12.2016

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/6122 Esas 2016/10440 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2015/6122 E.  ,  2016/10440 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 09.07.2014 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 24.12.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    _ K A R A R _
    Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, müvekkilinin de paydaş olduğu 423 parsel sayılı taşınmazın dava dışı önceki paydaşlarından ...."nın 1/3 hissesini, .... ve ....."ın da toplam 1/3 hissesini 11.04.2014 tarihinde davalılara sattıklarını, ancak müvekkiline satışla ilgili noter bildirimi yapılmadığını ileri sürerek davalılar adına kayıtlı hisselerin iptali ile müvekkili adına tescilini talep etmiştir.
    Davalılar vekili, dava konusu taşınmazda müvekkillerinin evlerinin bulunduğunu ve bu evlerde oturduklarını, yıllardan beri arsa paylarını satın almak istediklerini ve davacının da bu durumu bildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmü, davalılar vekili temyiz etmiştir.
    Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.
    Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.2.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
    Somut olaya gelince, davacı önalım hakkı nedeniyle tapuda davalılar adına kayıtlı hisselerin iptalini ve kendi adına tescilini talep etmiş; davalılar ise davaya konu arsa vasıflı taşınmaz üzerine ev yaptıklarını ve uzun süredir bu evlerde oturduklarını belirterek fiili taksim savunmasında bulunmuştur.
    Bu durumda mahkemece, davalı tarafın fiili taksim savunmasında bulunduğu gözönüne alınarak usulüne uygun şekilde keşif yapılıp bilirkişi incelemesi yaptırılması, varsa taraf tanıkları da dinlendikten ve beyanları alındıktan sonra karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.12.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.










    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.