11. Hukuk Dairesi 2015/6511 E. , 2016/731 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)
Taraflar arasında görülen davada Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 18/12/2014 tarih ve 2013/230-2014/517 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı şirketin işletmesinde bulunan ... Limanı"na .... isimli geminin çarpması üzerine, limanda meydana gelen hasarın tespiti amacıyla açılan tespit davasında, onarım giderinin 36.280,88 TL, onarım süresince oluşacak gelir kaybının ise 74.049,75 TL olduğunun tespit edildiğini, davalı sigorta şirketinin müvekkiline gönderdiği 01/10/2007 tarihli taahhüt mektubunda, ".... gemisinin sahibi şirketin davacı zararını ödemede bulunmaz ise, 120.750 Doları aşmamak üzere ödemeyi kendilerinin yapacaklarını" belirttiğini, bu nedenle hem sigorta şirketi, hem de geminin sahibi .... şirketinin borçtan müteselsilen sorumlu olduğunu ileri sürerek, gemi donatınını temsilen ... şirketi hasım gösterilerek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile 110.330,63 TL"nin zararın öğrenme tarihi olan 29/04/2009"den itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan tahsili talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davalı .... yönünden, davanın haksız fiil tazminatı istemine dayalı olduğunu, haksız fiil sonucu meydana gelen olayda donatana izafeten acentaya dava açılamayacağını, acentenin haksız fiilden doğan tazminat ilişkisine aracılık etmediği, bu nedenle dilekçenin doğrudan donatana gönderilmesi gerektiğini, davalı Sigorta Şirketi yönünden ise kazanın 23/09/2007 tarihinde meydana geldiğini, dava konusu kazada sorumluluğun Türk Ticaret Kanunu"nda düzenlenen çatma hükümlerine göre değerlendirilemeyeceğini kazanın BK"nın 41. maddesinde düzenlenen haksız fiil sorumluluğuna dayandığını ve olayın meydana geldiği 23/09/2007 tarihinden, dava tarihine kadar 1 yıllık zamanaşımının gerçekleştiğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece uyulan bozma ilamına göre, .... gemisinin acentası olan ...."nin 21.09.2007 tarihli dilekçesi ile, yükünü boşaltmak üzere limana yanaşma talebinde bulunduğu, geminin ... limanından atık alım hizmet bedeli, barınma ve palamar ücretleri, iskeleden su alınması hizmetlerini dava konusu kazadan sonra alarak faturalandırılmak sureti ile kendisinden tahsil edildiği,ancak taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin dava konusu iskeleye çarpma olayından sonra meydana gelmiş olması sebebiyle davada, çarpma olayı sonrası geminin limana bağlanması sonrasında zorunlu olarak aldığı hizmetler nedeni ile hizmet bedelinin faturalandırılarak tahsil edilmiş olması nedeni ile kazadan önce aralarında sözleşmesel ilişki kurulmadığı, kaza anı itibarı ile haksız fiil hükümlerine göre değerlendirilme yapılması gerektiği gerekçesiyle, davanın zaman aşımı nedeni ile reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davalı geminin limana yanaşması esnasında verdiği zararın tahsili istemine ilişkin olup, davalı süresinde zamanaşımı def"inde bulunmuştur.Davalıya ait gemi, yanaşma manevrası esnasında davacıya ait limana çarpmak suretiyle zarar vermiştir.Dosya içerisinde mevcut bulunan ve 21.09.2007 tarihli belgeye göre, davalı acentası olduğu geminin 4 nolu rıhtıma yanaştırılması isteğinde bulunmuş, davacı ... tarafından da, geminin iskeleye yanaşma müsaadesi verilmiştir.Taraflar arasındaki icap ve kabulle sözleşme kurulmuş ve davalının acentası olduğu gemi de limana yanaşmak üzere manevra yaptığı esnada limana çarpmıştır.Taraflar arasında sözleşme bulunduğu, bu hizmetler nedeniyle davacı ... işletmesi tarafından tanzim olunan faturalardan da bellidir.Bu durumda taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunmakta olup, zamanaşımı, olaya uygulanması gereken BK"nın 125"nci madde gereğince 10 yıldır.Bu nedenle mahkemece, davalının zamanaşımı def"inin reddi gerekirken kabulü ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile yerel mahkeme kararının BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 25/01/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.