16. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/2035 Karar No: 2016/921 Karar Tarihi: 09.02.2016
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2015/2035 Esas 2016/921 Karar Sayılı İlamı
16. Hukuk Dairesi 2015/2035 E. , 2016/921 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : UYGULAMA KADASTROSU
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Uygulama kadastrosu sırasında ... Köyü çalışma alanında bulunan ve tapuda davacı ... adına kayıtlı bulunan eski 1362 parsel sayılı 378,80 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 130 ada 87 parsel numarasıyla ve 333,28 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir. Davacı ..., uygulama kadastrosu sırasında kendisine ait taşınmazın yüzölçümünün eksildiği iddiasına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, çekişmeli eski 1362 yeni 130 ada 87 parselin 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 22/A maddesi gereğince düzenlenen uygulama tutanağı gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece davalı ... Müdürlüğüne husumet tevcih edilemeyeceği gerekçesiyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de; mahkemenin kabulünde isabet bulunmamaktadır. Dava, 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 22/a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosuna itiraz niteliğindedir. Bu tür davalarda husumetin, yapılan tespit sonucunda itiraz edenin taşınmazı aleyhine yüzölçümü artan ya da lehine ortak sınır değiştirilen taşınmazların maliklerine yöneltilmesi gerektiğinde kuşku bulunmamaktadır. Ancak, uygulama kadastrosu sonucunda lehine sınır değişikliği yapılan veya yüzölçümü artan taşınmaz veya taşınmazların bulunmaması halinde ise Kadastro Müdürlüğüne husumet yöneltilerek de dava açılabilir. Bu hususun aydınlığa kavuşturulabilmesi için de öncelikle mahallinde keşif ve uygulama yapılarak davacıya ait taşınmazın yüzölçümünde oluşan azalmanın hangi nedenden kaynaklandığı uzman fen bilirkişi raporuyla yöntemince saptanmalıdır. Bu şekilde araştırma, inceleme ve uygulama yapılmadan karar verilemez. Doğru sonuca ulaşılabilmesi için; yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile uzman fen bilirkişisi olduğu halde mahallinde yapılacak keşifte, davacıya ait taşınmazın sınırları yerel bilirkişi kurulu ve tanık sözleri ile belirlenmeli; fen bilirkişisinden davacıya ait taşınmazların yüzölçümünde oluşan eksilmenin nereden kaynaklandığını açıklayan, ilgili yönetmelik gereği davacıya ait taşınmazın sınırlarının zeminde ne şekilde bulunduğunu irdeleyen, tesis kadastrosu paftası ile uygulama kadastrosu paftasını ayrı renklerle çakıştırarak gösteren ayrıntılı rapor alınmalı, ulaşılacak sonuca göre; davacıya ait taşınmazın geometrik sınırlarında bir değişiklik olmadığının ve yüzölçümlerinde oluşan eksilmenin hesaplamaya dair maddi hatadan veya hesaplama yönteminden kaynaklandığının anlaşılması halinde, Kadastro Müdürlüğüne husumet yöneltilerek dava açılması yeterli görülerek davanın esastan reddine karar verilmelidir. Davacıya ait taşınmazın yüzölçümünde oluşan eksilmenin, komşu taşınmazlardan kaynaklandığının belirlenmesi halinde ise komşu parsellerin maliklerinin davaya dahil edilmesi için davacıya süre ve imkan verilmelidir. Bu şekilde, Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 124. maddesi uyarınca yöntemince taraf teşkili sağlandıktan sonra, davanın esasına girilerek bir karar verilmelidir. Mahkemece açıklanan yönler göz ardı edilerek davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinde isabet bulunmamakta olup, davacı ... vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 09.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.