Ceza Genel Kurulu 2017/1024 E. , 2017/560 K.
"İçtihat Metni"Yargıtay Dairesi : 15. Ceza Dairesi
Nitelikli dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarından sanık ..."ın beraatine ilişkin Manisa 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 10.05.2011 gün ve 296-154 sayılı hükümlerin, katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 15. Ceza Dairesince 04.11.2013 gün ve 5011-16581 sayı ile;
“...Sanığın, yanında çalışan müşteki ..."nın nüfus cüzdanı fotokopisini kullanarak Türk Telekom Müdürlüğüne başvurup müşteki adına abone sözleşmesi imzalamak suretiyle sabit telefon hattı aldığı ve bu hattı kendi evinde kullandığı olayda, dosya içeriğine ve mevcut kanıtlara göre, sanığa yüklenen özel belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarının sübuta erdiği gözetilmeden mahkûmiyeti yerine beraatine karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Manisa 1. Ağır Ceza Mahkemesi ise 25.02.2014 gün ve 473-66 sayı ile önceki hükümlerde direnmiştir.
Bu hükümlerin de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 31.03.2016 gün ve 114504 sayılı "onama" istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 14.12.2016 gün ve 523-1597 sayı ile; 6763 sayılı Kanunun 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 15. Ceza Dairesince 19.09.2017 gün ve 3847-18606 sayı ile, direnme hükümlerinin yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı nitelikli dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarının unsurlarının oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle, aleyhe olan bozma kararına karşı sanığın beyanı alınmadan direnme hükmü verilip verilemeyeceğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Yerel mahkemece bozmadan sonra yapılan yargılamada, sanığa bozma ilamı ve duruşma günü davetiyesinin tebliğ edildiği ancak sanığın duruşmaya katılmadığı, mahkemece sanıktan aleyhe olan bozma kararına karşı diyecekleri sorulmadan, önceki hükümlerde direnilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
1412 sayılı CMUK"nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 326/2. maddesine göre, hükmün aleyhe bozulması halinde davaya yeniden bakacak mahkemece, sanıktan bozmaya karşı diyeceğinin sorulması zorunlu olup müdafiin dinlenilmesi ile de yetinilemez. Aynı kurala 5271 sayılı CMK"nun 307/2. maddesinde de yer verilmiş olup anılan bu kanun hükümleri uyarınca sanığa, bozmada belirtilen ve aleyhinde sonuç doğurabilecek olan hususlarda beyanda bulunma, kendisini savunma ve bu konudaki delillerini sunma imkânı tanınmalıdır. Bu düzenleme, savunma hakkının sınırlanamayacağı ilkesine dayandığından, uyulmasında zorunluluk bulunan emredici kurallardandır.
Bu zorunluluk beraat hükmünde direnilmesi halinde de geçerlidir. Zira Ceza Genel Kurulunca yapılacak inceleme sonucunda Özel Dairenin aleyhe bozması isabetli bulunup yerel mahkeme hükmünün bozulması mümkündür. 1412 sayılı CMUK"nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 326/3. maddesine göre ısrar üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunca verilen kararlara uymak mecburidir. Bu durumda sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyeceği sorulmadan beraat hükmünde direnilebileceğinin kabulü savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurabilecektir. Savunma hakkı, sanığın en önemli hakkı olup bu hakkın sınırlanması 1412 sayılı CMUK"nun 308/8. maddesi uyarınca mutlak bozma nedenidir. Nitekim Ceza Genel Kurulunun duraksamasız uygulamaları da ısrar edilen önceki hüküm beraat dahi olsa sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyecekleri sorulmadan direnme kararı verilemeyeceği yönündedir.
Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükümlerinin, aleyhe olan bozmaya karşı sanığın beyanı alınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.
Ön soruna ilişkin olarak çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Üyesi ...;
"A) TARTIŞMANIN KONUSU:
Sanık hakkında yerel mahkeme tarafından verilen beraat hükümlerinin, katılan vekili tarafından temyiz edilmesi ve Yargıtay tarafından hükümlerin bozulması üzerine, yerel mahkeme tarafından, bozmaya karşı sanıktan diyececeği sorulmadan direnme kararı verilip verilemeyeceği ve buna bağlı olarak, direnme hükümlerinin sadece bu nedenle bozulmasının mümkün olup olmadığı ön sorun olarak tartışılmıştır.
B) İDDİA VE DAVANIN GEÇİRDİĞİ AŞAMA:
Sanık hakkında, nitelikli dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarından kamu davası açılmış; yerel mahkemece, sanığın her iki suçtan beraatine hükmolunmuştur.
Hükümler katılan vekili tarafından temyiz edilmiş; Yargıtay 15. Ceza Dairesi"nce, sanığa yüklenen suçların sübuta erdiği gözetilmeden mahkûmiyeti yerine beraatine karar verilmesi yasaya aykırı görülerek, hükümler bozulmuştur.
Mahkeme, bozma kararını tebliğ etmeden ve bozmaya karşı diyeceğini sormadan, Yargıtay"ın bozma kararına direnerek sanığın her iki suçtan yeniden beraatine hükmetmiştir. Bu hükümler de katılan vekili tarafından temyiz edilmiştir.
C) TARTIŞMA KONUSUNUN DEĞERLENDİRLMESİ:
CMK"nın 290. maddesinde, "Sanığın yararına olan hukuk kurallarına aykırılık, sanık aleyhine hükmün bozdurulması için Cumhuriyet savcısına bir hak vermez" hükmü öngörülmüştür.
Madde metninde, katılanın temyizi üzerine, sanık yararına olan hukuk kuralına aykırılık nedeniyle hükmün bozulmasının mümkün olup olmadığına ilişkin bir açıklık bulunmamakta ise de, belirtilen kuralın "Sanığın yararına olan hukuk kurallarına aykırılık nedeniyle hüküm sanık aleyhine bozulamaz." şeklinde anlaşılması gerekir.
Yargıtay"ın bozma kararına karşı sanıktan diyeceğinin sorulması, sanık lehine konulmuş bir hukuk kuralıdır. Sanık hakkında, en lehlerine olan beraat hükümleri verilmiştir.
Bu durum karşısında, Ceza Genel Kurulu tarafından, hükümlerin esasının incelenmesi gerekirken, bozmaya karşı sanıktan diyeceğinin sorulmadığı gerekçesiyle ve sadece bu nedenle direnme hükümlerin bozulması CMK"nın 290. maddesine aykırıdır.
D) SONUÇ:
Açıkladığım nedenlerle; hükümlerin esasının incelenmesi gerekirken, bozmaya karşı sanıktan diyeceğinin sorulmadığı gerekçesiyle ve sadece bu nedenle direnme hükümlerinin bozulmasına ilişkin çoğunluk görüşüne katılmıyorum" açıklamasıyla,
Diğer Üç Ceza Genel Kurulu Üyesi de, "direnme hükümlerinin esastan incelenmesi gerektiği" düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Manisa 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 25.02.2014 gün ve 473-66 sayılı direnme hükümlerinin, aleyhe olan bozmaya karşı sanığın beyanı alınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 19.12.2017 tarihinde yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.