16. Ceza Dairesi 2016/438 E. , 2016/3479 K.
"İçtihat Metni"Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21.12.2015 tarih ve 2015/370117 sayılı yazısı ile;
Terör örgütü üyeliği suçundan sanık ..."in 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 314/2, 62/1 ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 5. maddeleri uyarınca 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair (...) ... Ağır Ceza Mahkemesinin 30.09.2010 tarihli ve 2009/153 Esas, 2010/116 sayılı kararının Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 17.02.2014 tarihli ve 2011/6729 Esas, 2014/1870 sayılı ilamıyla onanarak kesinleşmesine müteakip, sanık tarafından yapılan yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine ilişkin .... Ağır Ceza Mahkemesinin 20.04.2015 tarihli ve 2009/393 esas, 2010/357 sayılı ek kararına yönelik itirazın keza reddine dair.... Ağır Ceza Mahkemesinin 18.05.2015 tarihli ve 2015/443 Değişik İş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre, 12.07.2008 tarihinde....İl Emniyet Müdürlüğüne telefonla yapılan bir ihbar üzerine yapılan araştırmada “vasat” isimli terör örgütünün... İl sorumlusu olduğu tespit edilen..."ün ikamet ettiği yerin örgüt evi olarak kullanıldığı, örgüt üyelerinin burada toplandığı tespit edilerek soruşturmaya başlandığı, şüpheliler hakkında iletişimin tespiti ve teknik takip tedbirlerinin uygulandığı, sanık ..."in de örgütün asıl lideri olan ..., ... İl sorumlusu olan... ve diğer örgüt üyeleri ile telefon görüşmeleri yaptığının tespit edildiği, yine diğer örgüt üyeleri ile birlikte toplantılara katıldığı, evinde örgütsel doküman ele geçirildiği gerekçesi ile... (mülga CMK. 250. madde ile görevli) Cumhuriyet Başsavcılığının 03.12.2009 tarihli ve 2009/302 soruşturma, 2009/108 esas, 2009/89 sayılı iddianamesi ile diğer 13 şüpheli ile birlikte terör örgütü üyesi olmak suçundan dava açıldığı, sanığın suçlamaları kabul etmeyerek örgüt üyeliği ile bir ilgisinin bulunmadığını, görüştüğü kişilerin örgüt üyesi olduğundan haberdar olmadığını, evinde bulunan görüntü ve dokümanların internet ve benzeri her türlü kaynaktan elde edilebilecek nitelikte olduğunu ve vasat örgütü ile bir ilgisinin olmadığını beyan ettiği, bununla birlikte mahkeme tarafından sanığın savunmasına itibar edilmeyerek silahlı terör örgütü üyeliği suçundan mahkumiyetine karar verildiği, mahkumiyet kararının Yargıtay tarafından onanarak kesinleşmesini müteakip sanığın 31.03.2015 tarihli dilekçe ile yargılamanın yenilenmesini talep ettiği ve ancak bu talebin reddedildiği, sanık hakkında örgüt üyeliğine ilişkin olarak gösterilen delillerin, diğer örgüt üyeleri ile belli aralıklarla toplanıp buluşması, örgüt lideri ... ve diğer örgüt üyeleri ile telefon görüşmeleri ve özellikle örgüt adına toplanan paraların transferine aracılık ettiğine dair telefon görüşmeleri, evinde yapılan aramada ele geçirilen Afganistan, Çeçenistan gibi ülkelerde devam eden çatışmalardan çekilmiş silahlı çatışma, pusu ve benzeri görüntüler olduğu, sanığın savunmalarında örgüt üyesi olduğu iddia edilen kişilerle görüşmelerinin örgütsel içerikli olmadığını, kendisinin gazeteci olduğunu, bu nedenle birçok kimse ile görüşmesinin normal olduğunu, para ile ilgili görüşmelerinin yardım kuruluşlarına gönderilen paralarla ilgili olduğunu beyan ettiği ancak mahkeme tarafından bu savunmalarına itibar edilmeyip sanığın örgüte üye olduğu kanaatine ulaşılarak mahkumiyet kararı verildiği ve yargılamanın yenilenmesi talebine ilişkin olarak da hükümlünün dilekçesinde belirttiği hususların 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 311. maddesinde yer alan yargılamanın yenilenmesi nedenlerinden herhangi birisini kapsamadığı, hükümlünün beyanlarının mahkemece tartışıldığı ve kararın Yargıtay tarafından onandığı gerekçesi ile yargılamanın yenilenmesi talebinin kabule değer görülmeyerek talep reddedilmiş ise de; hükümlünün yargılamanın yenilenmesi ve itiraz dilekçelerinde ileri sürdüğü yeni deliller bakımından 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 311. maddesi kapsamında yapılacak değerlendirme sonucu ortaya çıkacak delillerin sanık lehine kabule değer olabileceği gözetilerek, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu ... Genel Müdürlüğü 06.11.2015 gün ve 94660652-105-44-7860-2015-22993/72477 sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak Dairemize gönderilmiştir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I) Olay:
12.07.2008 tarihinde... İl Emniyet Müdürlüğüne telefonla yapılan bir ihbar üzerine yapılan araştırmada “...” isimli terör örgütünün...İl sorumlusu olduğu tespit edilen..."ün ikamet ettiği yerin örgüt evi olarak kullanıldığı, örgüt üyelerinin burada toplandığı tespit edilerek soruşturmaya başlandığı, şüpheliler hakkında iletişimin tespiti ve teknik takip tedbirlerinin uygulandığı, sanık ...’in de örgütün asıl lideri olan ..., .... İl sorumlusu olan... ve diğer örgüt üyeleri ile telefon görüşmeleri yaptığının tespit edildiği, yine diğer örgüt üyeleri ile birlikte toplantılara katıldığı, evinde örgütsel doküman ele geçirildiği gerekçesi ile ... (mülga CMK. 250. madde ile görevli) Cumhuriyet Başsavcılığının 03.12.2009 tarihli ve 2009/302 soruşturma, 2009/108 esas, 2009/89 sayılı iddianamesi ile diğer 13 şüpheli ile birlikte terör örgütü üyesi olmak suçundan dava açıldığı, sanığın suçlamaları kabul etmeyerek örgüt üyeliği ile bir ilgisinin bulunmadığını, görüştüğü kişilerin örgüt üyesi olduğundan haberdar olmadığını, evinde bulunan görüntü ve dokümanların internet ve benzeri her türlü kaynaktan elde edilebilecek nitelikte olduğunu ve vasat örgütü ile bir ilgisinin olmadığını beyan ettiği, mahkeme tarafından sanığın savunmasına itibar edilmeyerek 30.09.2010 tarihinde silahlı terör örgütü üyeliği suçundan mahkumiyetine karar verildiği, mahkumiyet kararının Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından 17.02.2014 tarihli ve 2011/6729 Esas - 2014/ 1870 karar sayılı karar ile onanarak kesinleştiği, hükümlünün 31.03.2015 tarihli dilekçesi ile yargılamanın yenilenmesini talep ettiği, bu talebin .... Ağır Ceza Mahkemesinin 20.04.2015 tarihli ve 2009/393 esas, 2010/357 sayılı ek kararıyla reddedildiği, bu karara yapılan itirazın da ... Ağır Ceza Mahkemesinin 18.05.2015 tarihli kararıyla reddolunduğu anlaşılmıştır.
II) Kanun yararına bozma istemine ilişkin uyuşmazlığın kapsamı:
Hükümlünün dilekçesinde belirttiği, “hakkındaki soruşturma ve kovuşturma işlemlerini yapan kolluk ve yargı mensuplarının paralel yapı mensubu olduğu, bu yapıya bağlı şahısların kurguları sonucu mahkum edildiği, delil olarak dosyaya sunduğu akit gazetesinin haberine göre "...." örgütü üyeliği suçundan.... Ağır Ceza Mahkemesince mahkumiyetlerine karar verilen ...isimli şahsın yeniden yargılanma talebinin kabul edilerek tahliye edildiği, ... ve... isimli şahısların ise tahliyesine karar verildiği", şeklindeki iddiaları bakımından 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 311. maddesi kapsamında yapılacak değerlendirme sonucu ortaya çıkacak delillerin hükümlü lehine kabule değer olabileceği gözetilerek yapılan itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine dair .... Ağır Ceza Mahkemesinin 18.05.2015 tarihli ve 2015/443 değişik iş sayılı kararı yerinde olmadığından 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi gereğince kanun yararına bozulması istemine ilişkindir.
III) Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 311. maddesinin 1. fıkrasının e bendinde “...yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm edilmesini gerektirecek nitelikte...” olmasının, yargılamanın yenilenmesinin koşulu olduğu öngörülmüştür.
Yeni olaylar veya delillerin hükmün verildiği anda mahkemece bilinmemesi gerekir. Yargılama aşamasında bilinen olayları veya tanıkları “yeni delil veya yeni olaylar’ türünden saymak olanaksızdır. Bu olgunun, davanın süjelerince ve yargılamayı yapan mahkemece bilinmemesi, tespit edilememesi zorunludur, “yeni olaylar veya yeni deliller” söz konusu değil ise, hükümlü yararına yargılamanın yenilenmesi sebeplerinden bahsetmek kanun koyucunun amacına ve kanunun özüne uygun düşmeyecektir.
Temyiz incelemesi yapılmaksızın kesinleşen karar veya hükümlere karşı “kanun yararına bozma” isteminde bulunulabileceği öngörülmüştür. (CMK.309/1)
İleri sürülen nedenler yerinde görülür ise kesinleşen karar veya hüküm kanun yararına bozulur. (CMK.309/3)
Bozma nedenleri: CMK"nın 223. maddede tanımlanan ve davanın esasını çözmeyen bir karara ilişkin ise, gerekli inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra yeniden karar verilir. (CMK.309/4-a)
Bozma nedenleri; mahkûmiyete ilişkin hükmün, davanın esasını çözmeyen yönüne veya savunma hakkını kaldırma veya kısıtlama sonucunu doğuran usul işlemlerine ilişkin ise, kararı veren hâkim veya mahkemece yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre gereken hüküm verilir. Bu hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamaz. (CMK.309/4-b) Hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektiriyorsa cezanın kaldırılmasına, daha hafif bir cezanın verilmesini gerektiriyorsa bu hafif cezaya Yargıtayın ilgili ceza dairesince doğrudan hükmedilir. (CMK.309/4-d)
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere; hükümlü ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan açılan davanın yapılan yargılaması sonunda, dosya içeriğine ve mevcut delillere göre suçlarının sübut bulduğu kabul edilerek cezalandırılmasına karar verildiği, hakkında verilen mahkumiyet hükmünün temyiz kanun yolu ile Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamından; hükümlünün gerek yargılama evresinde gerekse hüküm kesinleştikten sonra ileri sürdüğü hususlar yargılama aşamasında değerlendirilmiştir. ... (...) .... Ağır Ceza Mahkemesi, hükümlünün savunmalarını, tüm takdiri ve maddi delilleri birlikte değerlendirip hüküm kurmuştur.
Mahkeme hükme varmak için topladığı delilleri yeterli görüp, takdir ederek kararını vermiştir. Hükümlünün ve müdafiinin yargılama aşamasında ileri sürdüğü, suçun sübutuna yönelik itirazlar yerinde görülmeyerek haklı gerekçelerle reddedilmiştir.
Hükümlünün yeniden yargılama istemini içerir dilekçesinde belirttiği iddiaların, dosya içeriğine, mevcut delillere göre kesin hükümden dönülmesini gerektirecek ve yeniden yargılama yapılmasını haklı gösterecek nitelikte ve ciddiyette yeni delil olarak kabul edilemeyeceği, yeniden yargılama istemine emsal olarak gösterdiği şahısların yargılandığı davanın da suç tarihinin 2004 yılı olduğu dolayısıyla kendisinin yargılandığı olayla herhangi bir bağlantısının bulunmadığı değerlendirilmiştir.
Bütün bu saptamaların ışığında; hükümlünün, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 311/1-e madde fıkrasında belirtilen “yeni olaylar veya yeni kanıtlar" ortaya koyamadığı anlaşıldığından, “Kanun Yararına Bozma” (CMK.309/1) cihetine gidilmemiştir.
IV ) Sonuç ve karar:
Açıklanan nedenlerle; Yargılamanın yenilenmesi isteminin reddine dair .... Ağır Ceza Mahkemesinin, 20.04.2015 gün, 2009/393 esas, 2010/357 sayılı ek kararına karşı yapılan itirazın reddine dair .... Ağır Ceza Mahkemesinin 18.05.2015 gün ve 2015/443 değişik iş sayılı kararında isabetsizlik görülmediğinden, haklı nedenlere dayanmayan “Kanun Yararına Bozma” isteminin REDDİNE, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 31.05.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.